Giriş Tarihi: 21.12.2016 11:49 Son Güncelleme: 21.12.2016 11:50

27 asker hakkında iddianame hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında gerçekleşen eylemlere ilişkin 27 asker hakkında iddianame hazırladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz 2016'daki askeri darbe girişimi kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında meydana gelen olaylara ilişkin 27 kişi hakkında iddianame düzenleyerek, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
İddianamede Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında gerçekleşen ve bu askeri birlikten darbeye katılan personel ile ilgili olarak Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma evrakının, fezlekeyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği belirtildi.

Albay Ümit Tatan'ın "müşteki" olarak yer aldığı iddianamede şu isimler "şüpheli" olarak yer aldı:

"Ümüt Ari·f Bağ, Ahmet Balaban, Türkay Bi·lge, Fati·h Ceylan, Hüseyi·n Çakıroğlu, Mustafa Çokangın, Emre Demi·r, Süleyman Ektaş, Burak Erhan, Soner Erol, Yücel Fındık, Fi·kret Gi·rgi·n, Murat Güler, Mustafa Güngör, Ramazan Gürkaynak, Eray Hazır, I·zzet Henek, Hali·t Kabi·l, Emre Kahraman, Temel I·lter Pala, Mehmet Sağlam, Umut Taşcı, Veli· Tüven, Dursun Varlı, Özalp Yeşi·l, Murat Yeşi·lyurt, Harun Yıldız."

İddianamede sanıkların "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası ile "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapse çarptırılmaları istendi.

İddianamede bazı sanıkların ayrıca "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan da mahkumiyetleri talep edildi.

"Gülen'in emir ve talimatları doğrultusunda

İddianamede halen ABD'nin Pennsylvania eyaletinde yaşayan Fetullah Gülen'in emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden FETÖ mensubu değişik rütbelerdeki bir kısım asker ile onlarla birlikte hareket eden sivil şüphelilerin 15 Temmuz 2016'da silahlı askeri darbe teşebbüsünde bulundukları belirtilerek, darbe girişimi gecesi, FETÖ mensubu teröristlerin Ankara ve İstanbul'daki eylemleri hatırlatıldı.

Darbe teşebbüsü sırasında büyük kısmı sivil toplam 246 kişinin öldüğü ve 3 bin civarında kişinin de yaralandığı, bu ölüm ve yaralamaların, darbecilerin sivil halkı uçaklarla bombalaması, helikopterlerden ve tanklardan ağır ateşli silahlarla ateş etmeleri suretiyle gerçekleştiği aktarılan iddianamede, darbeci teröristlerin suikast amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu otele baskın yaptıkları, Erdoğan'ın 15 dakika önce otelden ayrılması nedeniyle suikast girişiminden kurtulduğu vurgulandı.

Aynı şekilde İstanbul'dan Ankara'ya karayoluyla gelen Başbakan Binali Yıldırım ve beraberindeki konvoya da darbeci askerlerin silahlı saldırıda bulunduğu, konvoyun yolu değiştirerek başka bölgeye intikal etmesi ve korumaların karşılık vermesi sayesinde kurtulduğu ifade edilen iddianamede, FETÖ mensubu askerlerin darbe planlaması çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın da arasında bulunduğu birçok komutanın rehin alındığına yer verildi.

İddianamede, darbe teşebbüsüne ilişkin, çeşitli savcılıklarca yürütülen soruşturmalardaki şüpheli beyanları da özetlenerek, "darbe teşebbüsünün Fetullah Gülen'in emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden TSK içerisinde yapılanmış ve örgütlenmiş FETÖ mensuplarınca gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı" bildirildi.

Alay Komutanı olay gecesi enterne edildi

İddianamede, FETÖ mensubu askerlerle fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ettiği belirlenen Özel Kuvvetler Komutanlığı Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığında görevli şüphelilerin, Özel Kuvvetler Etimesgut Özel Hava Alay Komutanı olarak görev yapan müşteki Albay Ümit Tatan'ı olay gecesi enterne edip, askeri darbenin sevk ve idaresinin yapılacağı Akıncılar Üssü'ne götürerek Hava Alay Komutanlığının kontrolünü ele geçirmek için aldıkları talimat doğrultusunda harekete geçtikleri kaydedildi.

Rotayı Semih Terzi değiştirtti

Darbe girişiminde Diyarbakır'dan gelen Özel Kuvvetler 1. Tugay Komutanı Semih Terzi ve 26 tim personelini almaya giden uçağın, uçuş planının darbe girişiminden bir hafta önce planlandığı belirtilen iddianamede, Casa uçağının saat 23.15 sıralarında Diyarbakır'a iniş yaptığı, uçuş planlamasına göre, ilk önce Diyarbakır, oradan Cizre, Cizre'den Ankara'ya dönüş yapılacak şekilde planlanmasına rağmen Terzi'nin helikopterle geldiği Diyarbakır'da uçağın rotasına müdahale ederek uçağın Cizre'ye uğramadan Diyarbakır'dan doğrudan Ankara'ya gitmesi için emir verdiği kaydedildi.

İddianamede, Terzi'nin Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın kontrolünü ele geçirmek için geldiği, Terzi ve beraberindeki askerleri Gölbaşı'na götürmek üzere helikopterler ayarlanmaya çalışıldığı, helikopterlerin uçmama ihtimaline karşı da şüpheli Harun Yıldız'ın sevk ve idaresinde bir otobüsün hazır bekletildiği, uçağın 11. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı'na iniş yapması gerekirken şüphelilerin yönlendirmesiyle Etimesgut Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanlığı'na inişinin sağlanmaya çalışıldığı kaydedildi.

Alay komutanı müşteki Albay Tatan'ın alıkonulmasından sonra komutanlığın kontrolünü ele geçiren şüpheli Ahmet Balaban'ın darbe teşebbüsü sırasında öldürülen Semih Terzi'yi karşıladığı belirtilen iddianamede, Terzi ve beraberindekilerin Gölbaşı'ndaki Oğulbey Kışlası'na sevki için iki helikopterin hazırlanması talimatı verdiği ve alayda kendisiyle birlikte hareket eden şüphelilerle birlikte uçuş planlaması yaptığı bildirildi.

Şüpheliler Dursun Varlı, Özalp Yeşil, Murat Yeşilyurt, Mehmet Sağlam, Soner Erol ve Ramazan Gürkaynak'ın iki helikopterle Diyarbakır'dan gelen Terzi ve beraberindeki askerleri Oğulbey Kışlası'na götürmek üzere hazırlıklar yaptığı bildirilen iddianamede, Terzi ile birlikte helikopterdeki 18 kişi hakkında Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğü anımsatıldı.

İddianamede, Gölbaşı'na giden Semih Terzi'nin 16 Temmuz 2016'da saat 02.30 sıralarında yaralandığının bildirilmesi üzerine şüphelilerden Varlı, Yeşil ve Yeşilyurt'un mürettebatını oluşturduğu helikopterin Etimesgut'tan hareket ederek Oğulbey Kışlası'na geldiği ve Terzi'yi alarak GATA'ya götürdükleri, buradan ayrıldıkları sırada açılan ateş sonrasında helikopterin kuyruk kısmına mermi isabet ettiği ve helikopterin saat 03.00 sıralarında Etimesgut Özel Kuvvetler Hava Alay Komutanlığı'na iniş yaptığı aktarıldı.

Darbecilerin faaliyetleri

Şüphelilerin darbe girişimi sırasında yaptıkları faaliyetlere yer verilen iddianamede, şunlar sıralandı:

"Alayda kripto muhabere astsubayı olarak görev yapan şüpheli Süleyman Ektaş'ın çağrılmadığı halde askeri darbeyi öğrenerek alaya geldiği ve kripto odasını açtığı,

Şüpheli Veli Tüven'in başkasının yerine nöbete gelerek, alayın nizamiye nöbetini tuttuğu,

Şüpheli Yücel Fındık'ın, destek birlik komutanlığında nöbetçi astsubay olarak görev yaptığı, izinsiz uçuş yapan helikopterlere bixi silahı ile uçuş için gerekli telsiz ve tablet bilgisayarları planlı bir uçuş programı olmadığı halde diğer şüphelilere teslim ettiği,

Şüpheli Umut Taşçı'nın suç tarihinde bakım taburu nöbetçi astsubayı olarak görev yapan şüphelinin amiri olmamasına ve hava sahası uçuşa kapatılmasına rağmen Fatih Ceylan'ı isteği üzerine uçuş emrini sorgulamadan izinsiz uçuş yapan helikopterleri hangardan çıkartarak uçuşa hazırladığı,

Şüpheli Mustafa Güngör'ün stok seviye astsubayı olarak görevli olup helikopter yedek parçalarından sorumlu olduğu, olay gecesi görevli olmadığı ve çağrılmadığı halde alaya gelerek izinsiz uçuş yapan helikopterlerin yedek parça ihtiyacını karşılamak üzere hazır bulunduğu,

Şüpheli Fikret Girgin'in kalite kontrol teknisyeni olarak görev yaptığı, olay gecesi görevli olmadığı halde alaya geldiği, yetkisi olmadığı halde, nişancı personeli arayarak alaya çağırdığı,

Pilot üsteğmen olarak görev yapan şüpheliler Temel İlter Pala, Emrah Kahraman, Emre Demir, Eray Hazır ve Mustafa Çokangın'ın görevli olmamalarına ve darbe girişimini öğrenmelerine rağmen alaya geldikleri,

Şüpheliler Ahmet Balaban, Halit Kabil, Ümit Arif Bağ, Türkay Bilge, Dursun Varlı, Murat Güler, Mehmet Sağlam ve Hüseyin Çakıroğlu'nun kanuna aykırı emirlerini yerine getirerek askeri darbenin başarıya ulaşması için kendilerine verilen emir ve talimatlarını yerine getirdikleri belirlenmiştir."

Şüphelilerin ifadeleri

Buna göre, suç tarihinde Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı olarak Albay rütbesinde görev yapan Ahmet Balaban, 15 Temmuz'da kendisini arayan nöbetçi amir Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun "Acilen birliğe gelmeniz lazım" dediğini belirterek, şu ifadeyi verdi:
"Kara Pilot Yarbay Halit Kabil yanıma gelerek, 'Alay Komutanımız hakkında tutuklama emri var. Tutuklamamız lazım' dedi. Nereden çıktığını sordum. O da 'Genelkurmay Birinci Başkanının emri ile tutuklanması gerekiyor' dedi. Kimin söylediğini sordum. Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak'ın söylediğini belirtti."

Darbeci General Terzi yaralanınca GATA'ya helikopterle götürüldü

Balaban, "Ümit Bak'ı aradım ve Terzi'nin uçakla geleceğini sordum. O da, 'Evet, Komutanım Birinci Başkanın emriyle bu şekilde olacak' dedi" ifadesini kullandı.
Terzi'nin uçaktan inince kendisine, "Burada giriş çıkış olmayacak. Emniyet tedbirlerini artırın" dediğini bildiren Balaban, daha sonra Terzi'nin, iki helikopterle Gölbaşı Oğulbey'e gittiğini, helikopterler geri dönerken Bak'ın dahili telefondan arayarak Semih Terzi'nin yaralandığını söylediğini ve helikopterle GATA'ya nakledilmesini istediğini belirtti.

"12 kişilik tim dendi 6-7 kişi geldi"

Özel Kuvvetler Özel Hava Alay Komutanlığında kıdemli başçavuş olarak görev yapan şüphelilerden Murat Yeşilyurt, sonradan darbeci olduğunu öğrendiği Yarbay Halit Kabil'in kendisini arayarak "Murat Başçavuşum, alarm var. Hemen birliğe gelin." talimatı üzerine birliğe geçtiğini söyledi.

Hangardan çıkardığı bir helikopteri uçuşa hazırladığını anlatan Yeşilyurt, şöyle devam etti:
"Kontrollerini yaptım, beklemeye başladık. Muhtemelen 5-10 dakika sonra diğer helikoptere 6-7 kişi civarında bir kalabalığın yaklaştığını gördüm. Helikopteri uçuşa hazırladıktan yaklaşık bir - bir buçuk saat kadar sonra Silopi'den CASA uçağı geldi. 'CASA uçağından tim inecek.' dediler. Benim, kim nereye inecek, bilgim yoktu. Daha sonra helikoptere 1. pilot binbaşı Dursun Varlı geldi. Yanında 2. pilot Yüzbaşı Özalp Yeşil vardı. Bana 12 kişilik bir tim alacaklarını söylediler. Helikopteri çalıştırdık. Ancak bizim helikoptere 12 kişi değil 6-7 kişi geldi. Darbeci olduğunu öğrendiğim Semih Terzi ve 12 kişi diğer helikoptere bindiler. Bize bu ekibi Oğulbey'de bulunan Özel Kuvvetler Karargahı'na götüreceğimiz söylendi. Pistten kalkış yaptık ve Özel Kuvvetler Karargahı önüne indik. Timi tahliye edip biz tekrar alaya döndük.
Biz alaya döndükten sonra Semih Terzi'nin yaralandığını söylediler. Helikopterle tekrar Oğulbey'e gittik. Önceki yere tekrar indik ve yaralanın gelmesini bekledik. Yaralı geldi. Biz de onu alıp acil şekilde GATA'ya götürdük. Orada birkaç dakika ambulans bekledik. Yaralıyı GATA'ya bırakıp kalkış yaptığımızda birkaç dakika sonra havadayken hafif mermi isabeti aldık. Alayda piste indikten sonra motorları susturup helikopteri kontrol ettiğimde 4 mermi deliğine rastladım. Bu şekilde helikopterin uçamayacağını Dursun Varlı'ya ilettim. Bu esnada biz havada olduğumuz için Özel Kuvvetler Komutanımızın yaptığı açıklamayı duymadık. Biz helikopteri içeri aldık. Hangara geçtik. Olayın ne derece vahim olduğunu, iç yüzünü emir aldıktan sonra öğrendik."

'Zekai Paşa bana telefonda Semih Terzi ile ilgili kötü bir ifade kullanınca anormal bir durum olduğunu anladım'

Balaban, Halit Kabil'e bilgi vererek, "Ne gerekiyorsa yapalım" sözlerine yer verdiğini, bir helikopterin Terzi'yi alarak GATA'ya götürdüğünü ifade ederek, şunları aktardı:
"Terzi ile gelen taburdan bir unsur helikopterlere binme esnasında 'Uçakta eşyalarımız var, onları indireceğiz' dedi. Kim olduğunu hatırlayamadığım biri bana tüm personelin birliğin içerisinde gezdiğini söyledi. Bunu bana Türkay Bilge Binbaşı söyledi. Ben de çıkıp tim komutanını yürüyerek aradım. Konuştuğu cep telefonunu bana verdi. 'Zekai Paşa telefonda' dedi. Zekai Paşa bana telefonda 'Ne yaptınız?' dedi. Yaptığımız işleri anlattım. Zekai Paşa, Semih Terzi ile ilgili kötü bir ifade kullanınca anormal bir durum olduğunu anladım. Bana 'Helikopterler bundan sonra kalkmayacak, uçuş olmayacak' deyince 'Emredersiniz' diyerek telefonu kapattım. Sabaha kadar gözlem ve denetim faaliyetleri devam etti. Sabahleyin de tim personeli bizi gözlem altına aldı."

"Onu alacaksınız. O hükümet yanlısı"

Şüpheli Halit Kabil ise darbe girişimi günü Ümit Bak'ın kendisini arayarak, "Alarm durumu var, toparlanın" demesi üzerine birliğe hareket ettiğini anlattı.
Birliğe gelince Bak'ın kendisini tekrar arayarak, "Beni iyi dinle. Birinci Başkanımızın emri ve Semih Terzi Tuğgeneralin koordinatörlüğünde ülke anormal bir duruma girdi. Sıkı yönetim durumuna geçiyoruz. Alayda gerekli tedbirlerinizi alın" dediğini ifade eden Kabil, "Bana, 'Alay Komutanı geldi mi? diye sordu. Henüz gelmediğini söyledim. 'Ümit Tatan albay geldiğinde onu alacaksınız, işe karıştırmayacaksınız. O hükümet yanlısı, o bu işin içinde olmaz' dedi" ifadelerini kullandı.

Darbe girişimi sırasında Destek Grup nöbetçi astsubay olduğunu belirten şüpheli Yücel Fındık, Şüphelilerden Halit Kabil'in darbe olduğunu, bundan sonra kendisinin emir komutasında olduğunu söylediğini belirterek, şunları aktardı:

"Zaten kendisi benim 1. sicil amirimdir. Neden böyle bir şey dediğini anlayamadım. Genç teğmenler de panikledi. Ne olduğunu anlamaya çalıştılar. İdari işlerin kapısını açıp televizyonu açtık. Dursun Varlı konuşmaya başladı. 'Bu Recep Tayyip Erdoğan'a karşı bir harekettir, komutanlarımız değişecek, Alay komutanını götürdük, Diyarbakır'dan Semih Terzi geliyor, Özel Kuvvet komutasını o alacak' dedi. Mehmet Sağlam, emir komutayı anlattı. Telefonundan genelkurmayın yönetime el konulduğuna dair emrini orada bulunanlara gösterdi. 'Bundan sonra ya bizden ya da karşı taraftansınız, tarafınızı seçin' deyip eliyle tabancasını tuttu. Tabancayı çıkarmadı. Kendisini onaylatmak için oradaki genç teğmenlere değil mi diye sertçe sordu. Onlar da tedirgin olup tepkisiz kaldı. Televizyonda Zekai Paşa'nın sesini duydum. Darbe karşıtı konuşuyordu. Kabil, Sağlam ve Varlı 'nın olduğu grup bunun sahte olduğunu, gerçek olmayabileceğini söylediler, tüm ordunun darbeye destek olduğu izlenimini vermeye çalışıyorlardı. Üçü birlikte sonradan dışarı çıktı."

"Oluyor bir şeyler, başladı"

Yüzbaşı rütbesiyle helikopter pilotu olan şüpheli Soner Erol, şu beyanı verdi:

"00.35 sıralarında birliğe geldim. Aracı dışarıya park ettim ve o sırada aracından bir şey alan Türkay Bilge ile karşılaştım. Ne olduğunu sordum. Dudak büktü ve 'Anlamadım. İçeri gidelim' dedi. Nizamiyeye geldiğimizde Binbaşı Dursun Varlı ile karşılaştım. Sanki nizamiyeye gelenleri karşılama pozisyonundaydı. 'Abi ne oluyor' dedim. O da güldü ve 'Oluyor bir şeyler, başladı' dedi. 'Ne başladı' dedim. Alay komutanının nerede olduğunu sordum. 'Alay komutanını götürdüler' dedi. Kim, nereye, nasıl diye panik sorular sordum. Pis bir gülümseme yaptı. Normalde biz silah taşımayız, ancak o gün üzerinde silah taşıyordu."

'Darbe olacağını, sıkı yönetim ilan edileceğini söyledi'

Şüpheli Özalp Yeşil, darbe gecesi 22.45'te şüphelilerden Binbaşı Dursun Varlı'nın kendisini acil olarak alaya çağırdığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Saat 23.00 sıralarıydı. Dursun Varlı'yı telefonla aradım, 'Komutanım ben geldim. Ne yapayım?' diye sordum. Üniformamı giyip tabur binasının önüne gelmemi söyledi. Ben de dediğini yaptım. Gittiğimde yanında Yarbay Halit Kabil, Üsteğmen Emre Demir de vardı. Ne yapacağımızı sorduk, eşimin beklediğini söyledim, o da bana eşimi hemen göndermemi, darbe olacağını, sıkı yönetim ilan edileceğini söyledi. Ben de eşime bunu anlatarak hemen eve giderek kapıları kilitlemesini söyledim. Geri onların yanına döndüm."

"Okulda namaz kılmamamı, oruç tutmamamı söylüyordu"

İddianamede, FETÖ'nün darbe girişiminde görev aldıktan sonra tutuklanan ve TSK'dan ihraç edilen pilot Üsteğmen Müslim Macit'in ifadesine yer verildi.

Hava Harp Okulunu kazandıktan sonra da örgütle bağlantısının sürdüğünü aktaran Macit, "Biz Ramazan ile birlikte 2005 yılı Eylül ayında hava harp okuluna başladık, Ankara'da evde bulunan Mehmet isimli şahıs bizi Mustafa isimli şahsa teslim etti. Mehmet isimli kişi bizi Ankara'dan alıp İstanbul'a götürdü ve Mustafa isimli kişiye teslim etti. Ramazan isimli arkadaşım daha sonra güvenlik soruşturması sonucu Hava Harp Okulundan çıkartıldı ancak ben tek başıma Mustafa'nın bulunduğu yere gidip gelmeye devam ettim. Bu şahıs bana okulda namaz kılmamamı, oruç tutmamamı söylüyordu, yazın Mustafa ile Sincan'da bir evde buluşuyorduk. Bu şahıs normalde Ankara'da oturuyor ancak iki haftada bir benimle görüşmek için İstanbul'a geliyordu. Biz İstanbul'da, Mustafa isimli şahısla görüşürken tek bir adreste değil değişik adreslerde buluşuyorduk" dedi.

"Abilere maaşımın yüzde 15'ini veriyordum"

2009'da hava harp okulunu bitirip İzmir Çiğli'ye pilotaj eğitimine gittiğini anlatan Macit, şöyle devam etti:

"Gitmeden önce bana bu 'abiler' tarafından kimle irtibat kuracağımız konusunda bilgi verildi. Çiğli'ye gittiğimde Yavuz isimli bir şahısla görüşmem söylendi. Yavuz'u ankesörlü telefondan aradım, Yavuz İzmir'de oturuyordu. Bu kişi beni Cem isimli bir şahısla tanıştırdı. Daha sonra Çiğli'de bir ev tuttum, Cem beni Yamanlar Kolejinde tarih öğretmenliği yapan Hasan isimli biriyle tanıştırdı. Hafta sonları Abdullah ile kiraladığımız eve gidiyorduk. Çiğli'de askeri birlikte kalabilirdik ancak 'abiler' bize ev tutun dedikleri için biz ev tuttuk. Hafta sonları Abdullah ile birlikte bu evde kaldık. İlk maaşımın tamamını, daha sonra ise yüzde 15'ini bu 'abilere' veriyordum, parayı elden teslim ediyordum. 2010'da pilotaj eğitimini bitirerek Konya'ya gittim. Konya'da Yusuf ile tanıştık. Yusuf ile Konya'da onun belirlediği evlerde görüşüyorduk.

Ben 2011 yılında çocukluk arkadaşım Hülya ile evlendim. Harp okulu 3. sınıftayken 'abilere' Hülya'dan bahsettim. Onlar da 'Biz bir araştıralım, uygun olduğu taktirde sana söyleriz' dediler. Daha sonra kararı bana bıraktılar. 2011 yılı Eylül ayında Akıncı 4. Ana Jet Üssüne tayinim çıktı, üsteki lojmanlara taşındım. Yusuf isimli kişi beni kod adı Veli olan bir kişiyle tanıştırdı. Daha sonra Serdar kod isimli biriyle tanıştık, bu sırada 17/25 aralık olayları meydana geldi. O güne kadar siyaset konuşmadığımız halde o günden sonra siyaset konuşulmaya başladı. Serdar'ın daha sonra 2014 yılında devlet memuriyetine geçtiğini öğrendim. 2015 yılında Hakan kod adlı Hüseyin Eriş ile görüşmeye başladım. Bu sırada Mahmut kod adlı Mehmet Ayan ile de görüşmeye başladım. Bu iki şahıs bana 2015 aralık ayında gireceğim kurmaylık sınavına 'çok çalışın' dediler. Ben zaten çalışıyordum. Sınavdan bir hafta önce Ankara Barıştepe Mahallesi'ndeki bir evde Selim kod adlı bir şahısla birlikte Abdullah ve bana yemin ettirdi, bir SD kartı ve çok uzun bir şifre yazılı olan bir kağıt verdiler. 'Bu sorulara çalışın' dediler. Bu şahsın verdiği bütün sorular sınavda çıktı. Sınavda 88 puan aldım. Sınav sorularının bulunduğu SD kartlarını Mehmet Ayan'a çalıştıktan sonra geri verdik, Mehmet Ayan ile 23/24 Haziran tarihlerine kadar görüştük."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.