Giriş Tarihi: 29.12.2016

Sanatçılar ülkenin kalbinde ve hafızasında

Cumhurbaşkanı Erdoğan:“Tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız var. Karşılıklı etkileşim kaçınılmaz ama maalesef biz kültür ve sanatta sadece kopya çektik, taklit ettik”

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Edebiyat alanında Mustafa Kutlu, sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, müzik alanında Prof. Dr. Erol Parlak, sinema alanında Şener Şen, geleneksel sanatlar alanında Feridun Özgören ödüle layık görülürken vefa ödülü, 1986'da vefat eden merhum Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'e verildi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ödül töreninde yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:

Erdoğan: Maalesef bir dönem kültür ve sanatımızı dışarıdan kopyaladık
KAT EDECEK ÇOK YOL VAR: Türkiye'nin kültür, sanat ve ilim hayatına katkı sağlayan herkes bu ülkeye çok büyük hizmet vermektedir. Esasen kültür-sanat alanında gelişmeyen bir ülkenin gerçek manada bağımsız olabilmesi mümkün değildir. Ülke olarak maalesef bu gerçeği yeteri kadar idrak edemediğimizi kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sadece yeni değerler yetiştirmek noktasında değil, sahip olduğumuz kıymetleri küresel düzeyde anlatma ve büyük kitlelerin onları tanımalarını temin konusunda da kat etmemiz gereken çok mesafe var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Müzik Üniversitesi müjdesi
FELAKETİ KISMEN YAŞADIK, YAŞIYORUZ: Sizin sağlam bir ekonomik, askeri, siyasi gücünüzü yoksa kültürünüzü, sanatınızı, ilminiz yaşatmakta, geliştirmekte, yaygınlaştırmakta zorluk çekersiniz, hatta tam tersi yönde bir akıbete düçar olursunuz. Türk sanat müziğinizi kaybederken türkülerinizi muhafaza edemezsiniz. Divan şiirinizi unuturken hece şiirinizi canlı tutamazsınız. Çünkü kültür ve sanat eserlerinin her biri diğerini de besleyen unsurlardır. Gerileme, çöküş başlayınca hiçbiri bunun dışında kalamaz. Türkiye, Türk milleti olarak böyle bir felaketi ne yazık ki kısmen yaşadık, yaşıyoruz.
KOPYA ÇEKTİK, TAKLİT ETTİK: Son iki asırdır arka arakaya maruz kaldığımız travmalar bizi beka sorunumuza öylesine odakladı ki diğer hususlara yeteri kadar zaman ayıramadık, enerji sarf edemedik. Sonuçta yeni devletimizi dışardan kurarken pek çok alan gibi kültür sanat konusunda da bana göre yanlış bir strateji tercih ettik. İletişim imkânlarının böylesine geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde elbette kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz. Karşılıklı etkileşim mutlaka olacaktır. Ama biz bu etkileşimi tek taraflı yaptık. Diğer alanlarla birlikte kültür ve sanatta da sadece, üzülerek söylüyorum, kopya çektik, taklit ettik, üstelik onları da kötü bir şekilde yaptık. Kendimize ait olanları geliştirmek şöyle dursun mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ise ne özü ne şekli itibariyle dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık.
TEK ŞEY PARA, PARA, PARA: Hayatın dinamizmi hiçbir alanı boş bırakmıyor. Siz kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, bu yönde bir vizyon ortaya koymazsanız, kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalara, modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkûm edersiniz. Bunları görüştüğümüz kişilerin bize karşı tezleri inanın bizi öyle yoruyor ki artık 'illallah' der noktasına geliyorsunuz. Çünkü tek şey, para, para, para...
FEVKALEDE ÜZGÜNÜM: Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılı altyapıdan ekonomiye, dış politikadan sağlığa kadar pek çok alanda tarihi başarı hikayeleriyle doludur. Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı fevkalade üzgünüm. Bunlardan biri eğitim, diğeri kültür-sanat. Önümüzdeki dönem, bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkarmak mecburiyetinde olduğumuza inanıyorum. Eğitimle kalıcı hale getirilmemiş, kültür-sanatla tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizlik, sevgisizlik ve karanlıktır.
MİLLETİ VE TARİHİYLE BARIŞIK MÜNEVVERLER: Kendi kültür, sanat, ilim eserlerimizle tüm dünyayı etkileyeceğimiz günlerin yakın olduğuna inanıyorum. Kalıcı olana kültürü ve sanatı irfan ve hikmetle yoğurarak ulaşabiliriz. Bunun için milletine tepeden bakan, onu hor gören, saplantılı aydınlara değil, gerçekten hür düşünceli ama aynı zamanda kendi tarihi ve milletiyle barışık münevverlere ihtiyacımız var. Yaşadığımız diğer krizler gibi kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz."
ÖDÜL ALANLARI TEK TEK ANLATTI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ödül alan sanatçıları tek tek anlattı. Edebiyat ödülünü alan Mustafa Kutlu ile ilgili, "Mustafa Kutlu hocamız iyi ki yazmış diyoruz" diyen Erdoğan, tarih alanında ödül alan Prof. Kemal Karpat için de "Ülkemizin siyasi tarihini en iyi anlatan ilim adamlarımızdan" diye konuştu. Müzik alanında ödül alan Erol Parlak'ın ömrünü türkülere adadığını, sözün gelişi değil hakikaten türkünün profesörü olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, oyuncu Şener Şen için de, "Türk sineması deyince gözlerimizin önüne Şener Şen'in olmadığı bir sahne gelmesi mümkün değildir" diye konuştu.
Rahatsızlığı nedeniyle ödülünü Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman'ın aldığı Feridun Özgören'i, geleneksel sanatlardaki çalışmalarıyla adeta tek başına bir ordu olarak niteleyen Erdoğan, merhum Süheyl Ünver ile ilgili de "Son Osmanlı beyefendilerinden olan hocamızın geleneksel sanatlarımızın ihyasında çok büyük hizmetleri geçmiştir" şeklinde konuştu.
ÖDÜL ŞEHİTLERE ARMAĞAN
Rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Mustafa Kutlu'nun ödülünü oğlu Murat Kutlu aldı. Oğlunun okuduğu mektubunda yazar şöyle dedi: "Bu ödülü Sayın Cumhurbaşkanımız'dan almak benim için onurdur. Çünkü o milletin bağrından çıkmış bir kahraman, İslam âleminin parlayan yıldızıdır. Bu ödülü şehit asker ve polislerimizin aziz ruhlarına armağan ediyorum." Müzik alanında ödül alan ve asistanıyla mini bir konser veren Prof. Erol Parlak ise konuşmasında bir müzik üniversitesi kurulması gerektiğini söyledi. Erdoğan da, "Müzik üniversitesi kurma noktasında YÖK Başkanımız hazırlıklarını yapsın" dedi.
'Toplumsal barışa bir katkısı olsun'
Törende konuşan başarılı oyuncu Şener Şen, şunları söyledi: "Canlandırdığım karakterlerin iyiye, doğruya ve güzele hizmet etmesi için rol aldığım hikâyeleri özenle seçmeye çalıştım. Bazen hiçbir şey yapmadan öylece bekledim. Bir aktör için intihar sayılabilecek kadar uzun yıllar beğeneceğim bir hikâyede o rolü bekledim. Çok değerli, yaratıcı yol arkadaşlarım oldu. Birlikte Türk halkına mal olan hikâyeler anlattık. Halkımızın kendinden bir şeyler bulacağı karakterler yarattık. Doğru hikâyelerin toplumda çatışma yerine sevgi ve saygıyı hâkim kılacağına inanıyorum. 75 yaşında hâlâ bu inanış doğrultusunda yürüyorum. Bu inanç beni ayakta tutuyor. Bu ödülü de toplumsal barışımıza bir katkısı olması umuduyla kabul ediyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.