(...) Gelin görün ki müstemleke medyası için bunu idrak etmek hiç de kolay değil. Zira kahrolası alışkanlıklarını terk etmeleri, millileşmeleri ve yerlileşmeleri icap ediyor.
Her şeyden önce kendi ülkelerinin menfaatlerini düşünmeleri gerekiyor. Yapamıyorlar.
Kendi ülkelerini muhataplarıyla denk görmeleri gerekiyor. Göremiyorlar.
Onlar, Batılı devletlerin liderlerinin Türkiye'ye ayar verdiği günleri özlüyorlar. Bunun için yanıp tutuşuyorlar.
BİDEN İÇİN DE DENEDİLER
Bundan tam bir yıl önce Obama'nın yardımcısı Joe Biden gelmişti hani. Adamın ağzından Türkiye aleyhine iki çift kelam almak için nasıl da çaba sarf etti bu müstemleke medyası.
Aynısını Theresa May için yaptılar. Ah bir OHAL'i eleştirse! Ne olur Erdoğan'a bir laf soksa! HDP'lilere özgürlük diye slogan atsa!
Hiçbiri olmadı elbette. Gelin görün ki müstemleke medyası boş durmadı.
Örneğin Posta gazetesi İngiltere başbakanının geliş hikâyesini şöyle haberleştirdi: "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İngiltere'nin Türkiye'ye yatırım yapmasını istedi. İngiltere Başbakanı Theresa May, 'insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmeniz çok önemli' dedi."
Bak sen!
(...)
İngiltere başbakanında olmadı, şansınızı Merkel'de deneyin! Belki imza da toplarsınız. Gerçi geçen yıl "Erdoğan'ın Türkiye'sine gitme" diye imza toplamıştınız. Şimdi de "gel de halimize tercüman ol" diye imza toplarsınız!
Sahiden de çekilir şey değil, şu müstemleke şeysi olmak...
Yazının tamamı için aşağıdaki linke tıklayın