Salı 07.03.2017 00:00
Son Güncelleme: Salı 07.03.2017 01:59

"Bu sistem böyle devam edemez"

Başbakan Binali Yıldırım Atv-A Haber ekranlarında A Haber Ankara temsilcisi Murat Akgün ve Atv Ankara temsilcisi Şebnem Bursalı'nın sorularını cevapladı.

Başbakan Binali Yıldırım, ATV-A Haber ortak yayınında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu
Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkan kısımlar şöyle:
Başbakan Binali Yıldırım, Membiç operasyonuna ilişkin, "Tabii oradaki Rusya'yla ve Amerika'yla ile bir koordinasyon sağlanmadan bir operasyon yapmanın anlamı yok. Sonuç çıkmaz. Olaylar daha karmaşık hale gelebilir. Onun için şu anda askeri düzeyde, teknik düzeyde görüşmeler yapılıyor" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım Atv-A Haber ekranlarında A Haber Ankara temsilcisi Murat Akgün ve Atv Ankara temsilcisi Şebnem Bursalı'nın sorularını cevapladı.. Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Sayın Cumhurbaşkanı eğer Avrupa'ya gitme kararındaysa yalnız değildir. MHP Genel Başkanı olarak ben de kendisiyle birlikte Avrupa'ya gelirim" şeklindeki açıklamasını şöyle değerlendirdi:
"Sayın Bahçeli tabii çok anlamlı bir açıklama yaptı, bir dayanışma örneği gösterdi. Avrupa ülkelerinin önümüzdeki halkoylamasına yönelik tutumlarına karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın, bizim yaptığımız açıklamalar üzerine doğrusu güzel bir davranış içerisinde, bir dayanışma, birlikte Avrupa'ya güzel bir mesaj verildi. Daha önce bunu Sayın Baykal da yapmıştı. Ben teşekkür ediyorum. Çünkü mesele memleket meselesi olunca diğer şeyler teferruat oluyor. Biz zor durumlarda, sıkıntılı durumlarda ne kadar ayrı düşünsek de birlikte hareket edebiliyoruz. Bunu 15 Temmuz sonrası Yenikapı ruhuyla ortaya koyduk. Bugün Avrupa'nın ülkemizdeki halkoylamasını yönlendirmeye yönelik bu maksatlı çıkışlarına karşı da böyle bir tutum güzel bir mesaj oldu. Avrupa'ya da güzel bir mesaj oldu. Türkiye'nin milli meselelerde nasıl bir araya geldiğini göstermesi bakımından önemli diye düşünüyorum.".

Başbakandan 'Almanya' açıklaması

"BU BİR ÇİFTE STANDARTTIR"
Türkiye ile Almanya arasındaki gerilime değinen Başbakan Yıldırım, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşmesini de anımsatarak, "Bir yandan Türkiye'ye ders vermeye çalışıyorsunuz, efendim OHAL var, kısıtlamalar var, şu var bu var diyeceksiniz, bir yandan da oradaki bir milyonu aşkın oy kullanacak bu halkoylamasında vatandaşımızla buluşup, onlarla görüşmemize engeller çıkaracaksınız. Bu bir çifte standarttır. Bunun açıkça doğru olmadığını ve bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini söyledik. Kendisi de Dışişleri bakanlarımızın bir araya gelmesi ve bu konuyu bir çözüme ulaştırması yönünde talimatı oldu. Biz de Dışişleri Bakanımıza aynı şeyi söyledik. Zannediyorum yarın bir araya gelecekler. Ve bu konuda daha makul, çözüme yönelik ne tedbirler alınır bunun kararını verecekler" şeklinde konuştu..

Binali Yıldırım'dan Münbiç açıklaması

"EFENDİM ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLIYORMUŞ FİLAN FALAN"
Alman kamuoyunu etkileyen unsurların Türkiye düşmanları olduğunu ve Almanya'ya "yuvalandıklarını" söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bir yandan PKK'nın ileri gelenleri, bir yandan da FETO'nun Türkiye'den kaçan ve oraya yerleşmiş binlerce insan. Okulları, şirketleri, medya kuruluşları var. Dolayısıyla bunlar, Alman kamuoyu bunlara göre oluşuyor. Bu doğru bir şey değil. Efendim neymiş? Türkiye işte gazetecileri içeri atıyormuş, efendim özgürlükleri kısıtlıyormuş filan falan. Ya bunların Ben şunu söyledim Sayın Merkel'e, 4 bin 500 tane Sayın Cumhurbaşkanımız size dosya verdi PKK'lılarla ilgili. Çıt yok. Yine bu PKK'ya kaynak aktaran 16 tane firma ismi verildi. Ses yok. FETO'cularla ilgili durum ortada..

Başbakan Yıldırım: Bu sistem böyle devam edemez


"BİZDE DE YARGI BAĞIMSIZ KARDEŞİM"
Bütün bunları söyledik, hiçbir hareket yok. Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Ondan sonra da burada işte bir gazeteci diye, dedikleri hem Alman vatandaşı hem Türk vatandaşı, Türkiye'de bir suçlamadan dolayı gözaltına alınmış, tutuklanmış. Efendim Türkiye'de akreditasyonu yok gazeteci olarak. Bunları anlatıyoruz biz ne oldu diyoruz bu Almanya'daki bizim bu verdiğimiz şeyler, Efendim bizde yargı bağımsız, yargının işi, biz karışamayız. Bize gelince niye böyle oluyor? İşte orantısız oluyor. Bizde de yargı bağımsız kardeşim. Yani size gelince yargı bağımsız da bize gelince değil mi? Bu tam bir çifte standart.".

'Kılıçdaroğlu dağılmış vaziyette'
MÜNBİÇ AÇIKLAMASI
Başbakan Yıldırım, El-Bab'dan sonraki hedefin nere olduğu ve bugün Suriye'de bulunan Türkiye askerlerinin açılan ateşle yaralanmasına ilişkin sorulan soruya şu yanıtı verdi:
"El-Bab'ın Kuzeydoğusundaki Şeyh Nasır bölgesine, Mümbiç tarafından PYD'lilerin olduğu tahmin edilen kişiler ateş açtılar, havan ateşi. Hafif şarapnel parçalarından yaralanan dört tane askerimiz var. Hayati tehlikeleri yok. Bu sabah oldu olay. Dolayısıyla tedavileri devam ediyor ama hemen karşılık verildi, gereği yapıldı. Şimdi Mümbiç meselesi şöyle, Mümbiç'te işler biraz keyifli hale geliyor. Orada işte Amerika bayrak dikiyor, Rusya da yanına bayrak dikiyor. Bayrak yarışına döndü orada iş. Bir yandan da PYD-YPG'liler orada duruyor. Türkiye'nin dediği şey çok açık. Bizim Mümbiç'te falan gözümüz yok. El-Bab'da, Suriye toprağında da gözümüz yok. Bizim dediğimiz tek şey var, buradaki PYD ve YPG unsurları Fırat'ın Doğusuna geçecek. Burası PYD-YPG'den temizlenecek. O sağlandıktan sonra orada Suriye unsurlarını olması gayet doğal. Çünkü orası Suriye toprakları efendim Amerika da olabilir, Rusya da dolabilir. Biz diyoruz eğer isterseniz bir üçlü mekanizma yaparız. Rusya, Amerika, Türkiye orada PYD ve YPG gibi terör gruplarının tamamen temizlenir aynen bizim Fırat Kalkanı'nda Cerablus'ta, Rai'de, Dabık'ta El-Bab'da şimdi yapmaya başladığımız Suriyeliler gelir buralara yerleşirler hayat normale dönmüş olur. Bizim dediğimiz bu.".

Suriyeli Pilot iade edilecek mi?

"BİR OPERASYON YAPMANIN ANLAMI YOK"
Yıldırım, Membiç'e operasyonun mümkün olup olmadığı konusunda sorulan soruya, "Tabii oradaki Rusya'yla ve Amerika'yla ile bir koordinasyon sağlanmadan bir operasyon yapmanın anlamı yok. Sonuç çıkmaz. Olaylar daha karmaşık hale gelebilir. Onun için şu anda askeri düzeyde, teknik düzeyde görüşmeler yapılıyor" diye cevap verdi.

'Bölgede iş bayrak yarışına döndü'
"BİZ KENDİ BAŞIMIZA GEREĞİNİ YAPACAĞIZ"

Barzani güçleri ile Şengal'e operasyon yapmanın gündemde olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Şimdi Sincar veya Şengal bölgesi bizim için önemli burada ikinci bir Kandil oluşturmaya çalışıyor PKK buna izin vermeyeceğimizi ve buradan teröristleri temizlemek ve uzaklaştırmak bizim gündemimizde olduğunu zaten söyledik. Ancak bize Peşmerge ve Bağdat yönetimi, biz o işi Peşmerge ve Irak güvenlik güçleriyle birlikte halledeceğiz dediler. Şu anda biz onun gerçekleşmesini bekliyoruz. Eğer burada bir adım atılırsa ne ala. Atılmazsa biz kendi başımıza gereğini yapacağız.

'Sincar bizim için önemli'
"BARZANİ'NİN BÖLGEDEKİ BAKIŞI BİZİMLE FARKLI DEĞİL"
Orada zaten bir çatışma da yaşandı. Barzani bugün de bir açıklama yaptı, 'Suriye'nin Kuzeyinde bir Kürt devleti olmaz' dedi. Dolayısıyla yani Barzani'nin bölgedeki bakışı, teröre karşı bizimle farklı değil. PKK'yla mücadele konusunda beğenelim, beğenmeyelim şu anda elle tutulur bize desteği veren Barzani'dir. Kuzey Irak Kürt Bölgesel yönetimidir. O bakımdan bizim Barzani'yle olan ilişkimiz bu çerçevede onun dışında başka bir anlam taşımıyor."

'Delil veriyoruz bir şey yapılmıyor'
"AİLESİNİN ZİYARET TALEBİ OLMUŞ İZİN VERECEĞİZ"
Yıldırım, geçtiğimiz günlerde Hatay Samandağ'da düşen Suriye uçağının pilotuna ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Şu anda tabii tedavisi devam ediyor. Şu anda herhangi bir iadesi veya tutulmasıyla ilgili bir işlem söz konusu değil. Hayati, insani bir meseledir. Tedavisi tamamlanır, şimdi de kaza kırım heyeti kuruluyor yarından itibaren çalışmalara başlayacak. Oradan çıkan rapora göre düşme nedeni nedir, ne değildir, sonuçlar ortaya çıkınca ona göre işlem yapılacak. Hatta zannediyorum bugün ailesinin ziyaret talebi olmuş. Bu insani bir meseledir. İzin vereceğiz. Buna izin vermek lazım. İzin verilmesi uygundur diye düşünüyorum. Bu konuda bizim Suriye rejimiyle ilgili tutumumuz bellidir ama biz 3 milyon mülteciye kucak açmışız, ev sahipliği yapmışız, ülkemizde 'el aman' demiş, düşmüş elimize insanlara da esir diye onlara da insani muamele yapmak bizim geleneğimizde var."

'Suriyeli pilotu ailesi görebilir'

REFERANDUM
Tek adam milletin oyuyla geliyorsa milletin oyuyla gidecek. 'Tek adam' dediğin kişi iki sandık arasında görev yapacak. Bir kişi seçmek için ehliyetliyse seçilmek için de ehliyetlidir. Bu çarpıklığı ortadan kaldırmak istiyoruz. Değişiklik, 8 milyon gencimizi ilgilendiriyor. Anamuhalefet partisi bunu gençlere çok görüyorsa diyecek bir şeyim yok..

Başbakan Binali Yıldırım, "Kemal Bey dağıtmış vaziyette. Bugün bir programda demiş ki, Efendim işte bu sistem değişirse Başbakan ile Cumhurbaşkanı anlaşamazsa ne olacak memleketin hali? Yani bu ne demektir biliyor musun? Bu bir neresinden bakarsan bak bir fecaat. Bir kere değişiklikten haberi yok, unutmuş neyi değiştiriyoruz" dedi.
"Nasıl tek adam? Yani tek adam eğer milletin oyu ile geliyorsa, milletin oyu ile gidecek. Yani o tek adam değdin kişi, iki sandık arasında görev yapacak. Sandık kurulacak göreve gelecek, sandık kalkacak görevden alınacak veya devam edecek. En fazla iki dönem, padişahlık değil ki. Arkasında millet olan hiç kimse diktatör olamaz. Arkasında milletin oyu varsa o milletin dediğini yapmak zorunda. Şimdi CHP'lilerin kafasındaki tek adam onların tek parti dönemindeki tek adam. Oradan bu tarafa daha gelemediler. Demokrasinin bu ülkeye neler kazandırdığının henüz farkında değiller. Kemal Bey dağıtmış vaziyette. Bugün bir programda demiş ki, Efendim işte bu sistem değişirse Başbakan ile Cumhurbaşkanı anlaşamazsa ne olacak memleketin hali? Yani bu ne demektir biliyor musun? Bu bir neresinden bakarsan bak bir fecaat. Bir kere değişiklikten haberi yok, unutmuş neyi değiştiriyoruz. İkincisi de aslında şuur altındaki gerçek su yüzüne çıkıyor. Tam da bizim dediğimizi diyor. Yani Cumhurbaşkanı, Başbakan mevcut sistem devam ederse mutlaka arıza çıkar. Söylemek istediği bu. Ama unutuyor değişiklik yaptığımızı. Bizim söylediğimiz bir başka yönden doğruluyor. Dediği bu aslında."
-"BUNU YAPANLAR BÜYÜK BİR YANLIŞ İÇERİSİNE DÜŞMÜŞTÜR"-
Meclis'in yetersiz hale sokulduğu iddialarına "zırva" diyen Yıldırım, Hürriyet Gazetesi'nin "Karargah Rahatsız" başlıklı haberini şöyle değerlendirdi:
"Tabii o konu eski Türkiye alışkanlıkları. Tekrar 28 Şubat'ta efendim, genç subaylar rahatsız, silahlı kuvvetler rahatsız, efendim asker rahatsız gibi başlıkları ata ata Refah-Yol hükümetini alaşağı ettiler. Ama bu AK Parti iktidarına sökmez. Bunu Balyoz davasında, Ergenekon davasında gördük. Efendim burada bize dayatma sökmez. Biz emri milletten alıyoruz. Milletin dışında herkes milli iradenin temsilcisi hükümetin emrindedir. Silahlı Kuvvetler de, efendime söyleyeyim bürokrasi de. Hepsi milletin işini görecek. Yönetim erki, siyasettedir, bu erki, bu gücü de siyasete veren millettir. Onun için bu manşet atarak iktidara ayar verme zamanı artık geçti. Çok eskide kaldı. Bunu yapanlar büyük bir yanlış içerisine düşmüştür. Bu konunun tabii Silahlı Kuvvetler boyutu da var. Bunu da konuştuk buradaki yanlışları da anlattık ama bunları tabii kamuoyuyla paylaşmamıza ihtiyaç yok."
-"GERÇEK ANKET 16 NİSAN AKŞAMI SANDIKLAR AÇILINCA ORTAYA ÇIKACAK"-
Başbakan Yıldırım, referandum anketleri hakkında şu ifadeleri kullandı:
"Benim prensibim, anketi ben yaparsam o zaman inanırım. Anket çok yapılıyor, havada uçuşuyor. Anketler var tabii her an yapılıyor ama onları paylaşmanın bir anlamı yok. Gerçek anket 16 Nisan akşamı sandıklar açılınca ortaya çıkacak. Milletimiz bir karar verecek. Vereceği her karar başımızın, gözümüzün üstünde yeri var. Biz Kılıçdaroğlu gibi milleti işte namusunuzla, şerefinizle, onurunuzla, gidin hayır oyu verin diye yönlendirmiyoruz. Eğer o mantıkla gidersek, hayır oyu vermeyen, evet oyu vermeyenler namuslu, onurlu, haysiyetli değil, Böyle bu millete bu laflar yakışır mı? Ana muhalefet partisi maalesef böyle zaman zaman gaflar yapıyor."
-"BUNLAR ACİZLİK"-
Anayasa değişiklik teklifindeki 18 yaş düzenlemesi ile AK Partililerin çocuklarının milletvekili yapılmak istendiği yönündeki eleştirilere yanıt veren Yıldırım şöyle konuştu:
"Benim 5 tane torunum var. Benim çocukların en küçüğü 35 yaşını geçmiş durumda. Benimle ilgiliyse yanlış hesap yapmış. Böyle bir şey yok. Şimdi bunlar acizlik. Seçme yaşı aynı zamanda seçilme yaşıdır. Bir insan seçmek için ehliyetli ise seçilmek için de ehliyetlidir. Biz bu çarpıklığı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Ana muhalefet partisi eğer bunu gençlere çok görüyorsa benim buna diyecek bir şeyim yok. Şimdi gençlerin askere gidip gel deyince gençler aklımıza geliyor. Efendim iki, gençler evleniyor, ev bark sahibi olabiliyorlar, işe giriyorlar hayata atılıyorlar, her türlü sorumluluğu alıyorlar siyasete gelince siz daha küçüksünüz biraz daha bekleyin.
-"AÇTIRMASIN KUTUYU SÖYLETMESİN KÖTÜYÜ"-
15 Temmuz'da şehit olan 7 tane 18 yaşında gencimiz var. Gençlere bu memleketin sorunlarını bilmez diyenler, gençler apolitik diyenler 15 Temmuz gecesi o gençlerin nelere muktedir olduğunu, ne güce sahip olduklarını gördüler. Belli ki ana muhalefet partisi hala gençleri anlamamış. Gençlere hak vermede bu kadar haksız davranan başka birisi olamaz. Şimdi çocuklar, torunlar meselesine gelince, orada açtırmasın kutuyu, söyletmesin kötüyü. Sayın Kılıçdaroğlu, sadece şu kadar söyleyeyim, SSK Genel Müdürü olduğu zaman 14 aylık torununu sigortalı yaptırdığını herhalde biliyorsunuz. Yani orada dürüstlük dersi vermeye kalkmasın. Her şeyin cevabı var. Kişisel meselelere girmekte mümkün mertebe uzak duruyorum. Ama girerse herkesin söyleyeceği şey var."
-"AÇIK HAVA MİTİNGLERİNİ BİRLİKTE YAPMA DÜŞÜNCEMİZ YOK"-
Başbakan Yıldırım, referandum öncesinde MHP ile AK Parti'nin ortak miting düzenleme ihtimali hakkında şu açıklamada bulundu:
"Bu konuyu görüştük Sayın Bahçeli'yle. Prensip olarak onlar kendi kampanyasını yapacak, biz kendi kampanyamızı yapacağız. Olmayacak demedik ama gelişmelere göre icap ederse yapabiliriz şeklinde bir mutabakata vardık. Nitekim Sayın Bahçeli işte açıkladı, yurt dışına gidecekseniz ben de geleyim dedi. Bu bir tekliftir Sayın Cumhurbaşkanımız mutlaka bunu değerlendirecektir. Biz ortak bir etkinlik yapmaktan ziyade, MHP'yle, Sayın Bahçeli ile bir amaç birlikteliğimiz var. Beraber yola çıktık, evet için beraber yola çıktık, bu değişiklik için beraber yola çıktık. Dolayısıyla bu değişikliğin halkımız tarafından onaylanması için aynı doğrultuda ayrı ayrı programlar yapmaya karar verdik. Bazı kapalı toplantılar, biraz daha akademik toplantılar bizim de MHP'nin de milletvekillerinin katılımıyla yapılıyor. Ama açık hava mitinglerini birlikte yapma düşüncemiz yok."
-"HAKKINI YARGIDA ARAYABİLECEKSİN"-
KHK ile kurulan OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bu komisyon henüz göreve başlamadı. Mevcut komisyonlar daha önce Bakanlıkların kurduğu, Başbakanlık'ta kurulan itiraz değerlendirme komisyonuydu. Bunlar idari kararla kurulmuş komisyonlar. Bu komisyonların çalışmaları devam ediyor ama itiraz edenlere hukuki bir yolu açmıyor. Bu kurulan bir KHK ile kurduk, burada adı OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu. Bu komisyon artık hukuki dayanağı olan bir komisyon. Nasıl oluşuyor? Yedi üyeden müteşekkil. Üç üye Başbakan tarafından atanıyor, bir üye Adalet Bakanı'nın tarafından veriliyor, hakimler, savcılar arasından seçiliyor. Bir üye yani mülki idare amirlerinden İçişleri Bakanlığı tarafından öneriliyor, iki üye de HSYK tarafından öneriliyor. Komisyon, kendi üyeleri arasında bir Başkan seçiyor ve çalışmalara başlayacak. Bunun şuanda kuruluş aşamasında. Ne iş yapacak? Memuriyetten çıkarma işlemlerini değerlendirecek, itirazları. Öğrenciliğiyle ile ilişiği kesilenlerin durumunu değerlendirecek, özel kurum ve kuruluşların kapatılması, vakıflar, okullar, dernekler bunların durumunu değerlendirecek. Emekli personelin rütbeleri söküldü o rütbe konularının iadesi yahut edilmemesi bunlar değerlendirilecek. Burada şöyle bir yol izlenecek. Şuanda 100 binin üzerinde müracaat var. Bu müracaatlar oraya devredilecek. Yani 'Ben haksız yere memuriyetten çıkarıldım' diyenlerin talepleri burada ayrı ayrı heyetler kurulacak fazlaca. Bunlar inceleyecekler, ya diyecekler ki, 'Tamam kardeşim senin itirazın yerindedir' iade edecekler iş bitecek. Ya diyecek ki, 'Tamam kardeşim sen müracaat ettin, dosyana bakılacak, sana yanlış işlem edilmiş tamam haklarını iade ediyoruz, memuriyete geri dönüyorsun' veya doğru işlem yapılmış diyecekler bu sefer ne değişiyor mevcut sisteme göre? Sana yargı yolu açıyor. Hakkını yargıda arayabileceksin. AİHM'e kadar gidebileceksin. İlk derece, üst derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemeye bireysel başvuru, hatta AİHM'e kadar. Dolayısıyla bu gerçek anlamda hukuki bir hak arama yolunu da açmış olacak."
-"TOPLAM 128 BİN 13 FETO'DAN DOLAYI"-
Yıldırım, KHK ile görevlerinden uzaklaştırılan veya memuriyetten çıkarılanların sayılarını, "Uzaklaştırma, yani açığa alınma 31 bin 14, memuriyetten çıkarma 96 bin 999 toplam 128 bin 13. Bir de bu FETO'dan dolayı. Bir de PKK, DHKP-C gibi bölücü örgütlerle ilişki içerisinde olanlar var. Bunlarda da uzaklaştırma 141, ihraç yani memuriyetten çıkarma 2 bin 796, toplam 2 bin 937. İade edilenler bu itirazlar sonucu, 12 bin 586. dosyası bekleyenler burada yazılmamış ama 100 bin civarında" diye açıkladı.
-"BİZ TEKLİFİMİZİ YAPTIK BİZE RESMİ BİR DÖNÜŞ OLMADI"-
Başbakan Yıldırım Rakka'ya operasyon şansının olup olmadığına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun için tabii her şey bitmiş değil. Amerika Birleşik Devletleri'ne biz teklifimizi yaptık, bize resmi bir dönüş olmadı. Dolayısıyla yani şimdiden ortada yazılanları, çizilenleri veri kabul ederek böyle, 'Bizimle yapılmayacak, bunların başka planları var' demek doğru olmaz. Biz onlara teklifimizi yatık, dedik ki, 'Bir terör örgütüyle aşka bir terör örgütü yok edilemez' Türkiye-Amerika köklü bir müttefiktir. O bakımdan yapacağınız her türlü faaliyeti Türkiye'yle yapmanız işin doğru olanıdır. Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü PYD, YPG, SDF gibi unsurlarla yapmayın, açık şekilde söyledik. Şu anda onların cevabını bekliyoruz. Şunu açık söyleyeyim, biz onların, terör örgütlerinin olduğu yerde biz olmayız. Bu kadar net."
"YA KONUYU BİLMİYORLAR YA DA KASITLI ZORLUK ÇIKARIYORLAR"-
460 bin KOBİ'ye 12 milyar tutarında kredi verileceğini anımsatan Yıldırım, " Bu krediler üç yıllık. Bir yılı ödemesiz, iki yılı faizsiz geri ödemeli. Öyle kefil falan yok. Teminat yok. Teminatı Kredi Garanti Fonu verecek. Buradan söylüyorum. Bankalara gidiyor vatandaş, 'Efendim teminat mektubu getir, kefil getir' bunlar yok. Ya konuyu bilmiyorlar ya da kasıtlı zorluk çıkarıyorlar. Ben buradan bankalara, yöneticilerine bir kez daha hatırlatıyorum. Bu kredilerin teminatını Kredi Garanti Fonu verecek. Dolayısıyla Kredi Garanti Fonu, hak sahibi olan herkesin bankaların istediği teminatı verecek" diye konuştu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.