Perşembe 13.04.2017 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 13.04.2017 16:13

"The Economist’e kapak olacak bir cevabı milletimiz sandıkta verecektir"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara’nın Etimesgut İlçesi’nde katılacağı program öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. The Economist Dergisi’nin halkoylaması öncesi çıkacak sayısındaki kapaktan verdiği yorumu eleştiren Bakan Bozdağ, “Görüyoruz ki onları çok büyük bir telaş, korku sarmış durumda. Eminim ki Türk halkı Pazar günü yapılacak halkoylamasında The Economist’te kapak olacak bir cevabı sandıkta verecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Türk halkının 15 Temmuz gecesi duruşları ve mücadeleleri ile demokrasi kahramanı olduklarını belirten Bakan Bozdağ, batılı ülkelerin bu kahramanlığı ve mücadeleyi görmek istemediğini vurguladı.

Bakan Bozdağ'ın konuşmasından bazı bölümler şu şekilde:

BASIN İLKELERİNE RİAYETSİZLİK

The Economist Dergisi'nin yaptığı çok büyük bir saygısızlıktır. Basın ilkelerine riayetsizliktir. Ama öte yandan da çok büyük bir özensizlik de yapıyorlar. Çünkü Almanlar biliyorsunuz, Türkçe manşet attılar, hiç olmazsa Türkçe manşet atsalardı amaçlarına daha çok ulaşırlardı. Çünkü İngilizceyi herkes bilmiyor. Gördüğünüz gibi İngilizce manşet atmışlar. Ben diyorum keşke Türkçe manşet atsalardı. Başka televizyonlar, batıda Türkçe haberler, programlar yapıyor, gazeteler Türkçe manşetler atıyor. The Economist bu açıdan fazla akılcı davranmamış, onu buradan ifade etmek isterim.

TELAŞ VE ENDİŞE İÇİNDELER

Türkiye'de yapılacak halkoylamasında Türk halkı İngiltere'nin hükümet sistemini değiştirmek için oy kullanmayacak, İngilizler de Türkiye'deki hükümet sisteminin değişmesi hakkında oy kullanmayacak. Tamamen Türk halkı kendi ülkesinin hükümet sistemini değiştirip, değiştirmeyeceğini oylayacak ve bunun kararını verecektir. İngiltere'deki medyanın ve Avrupa'daki bazı ülkelerin, Avusturya, Hollanda, Almanya başta olmak üzere Türkiye'deki halk oylamasından ve sistem değişikliğinden bu kadar rahatsız olmalarını anlamakta zorlanıyorum. Onları ne ilgilendiriyor bu konu, neden rahatsız oluyorlar, neden telaş içindeler, neden korkuyorlar? Onu açıklamış olsalar Türk halkı da bunları öğrenmiş olsa. Ama görüyoruz ki onları çok büyük bir telaş, korku sarmış durumda. Eminim ki Türk halkı Pazar günü yapılacak halkoylamasında The Economist'te kapak olacak bir cevabı sandıkta verecektir.

SANDIKTAN 'BİZİM İŞİMİZE KARIŞMAYIN' CEVABI ÇIKACAKTIR

Almanya, Avusturya, Hollanda diğer ülkelerin hepsine de en güzel cevabı milletimiz sandıkta verecek, Türk milletinin ve Türkiye Devleti'nin geleceğine dair kararları batılılar, The Economist gibi dergiler veya Türkiye'ye düşmanlık yapanlar vermeyecektir. Türk halkı verecektir. 'Bizim içimize, bizim işimize karışmayın' diye büyük bir cevabı onlara vereceklerine ben yürekten inanıyorum. Benim görüşüm bu kadar müdahil olmalarının sebebi yeni sistemin Türkiye'de siyasi istikrarı, sistemin zorunlu ve doğal sonucu olarak kalıcı tesis etmesi, güçlü iktidar kurması ve hızlı karar alma ve etkin yönetimle Türkiye'ye kazandıracaklarından endişe ettikleri için bu sistem değişikliğine karşı çıkıyorlar.

CUMHURBAŞKANIMIZ VE TÜRK HALKI DEMOKRASİ KAHRAMANIDIR

Milletimiz 16 Nisan'da bu değişikliği onlara rağmen yapacaktır. Tabi bir de batıda sayın Cumhurbaşkanımıza karşı büyük bir düşmanlık besleyen çevreler var. Cumhurbaşkanımız ve Türk halkı demokrasi kahramanıdır. Tayyip beye diktatör iftirası yapanlar, Tayyip beyin Türkiye'de verdiği, demokrasi, insan hakları mücadelesini ve bütün dünyada verdiği insan hakları, hukuk ve demokrasi mücadelesini görmezden geliyorlar. Düşünün 15 Temmuz'da Türkiye'de kanlı bir darbe teşebbüsü oldu. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan açıklama yaptı, halkı meydanlara çağırdı: 'Ben halkın gücünün üstünde bir güç tanıyorum' dedi.

HALKININ MÜCADELESİNE KATILMAK İÇİN ADETA ÖLÜME UÇTU

Yani bu demokrasiye olan inancın çok net ifadesidir. Uçakla darbecilerin karşısında mücadeleye çağırdığı halkının arasına girmek için ölüme adeta uçtu ve İstanbul'da darbecilere karşı halkıyla beraber mücadele etti ve sonunda darbecileri yendi, darbe başarısızlığa uğradı. Dünyanın neresinde görülmüştür ki bir diktatör veya onların dediği şekliyle otoriter veya tek adam var ve bu tek adam, diktatör, otoriter olan kişi demokrasiyi korumak için ölüme uçuyor? Demokrasiyi korumak için demokrasiyi yok etmek isteyen darbecilere karşı halkıyla beraber savaş uçaklarına, tanklara karşı mücadele ediyor. Dünyada bir tane örnek göstermeleri lazım. Diktatör diye iftira attıkları Türkiye'nin Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan demokrasiyi ve demokratik değerleri, milletin iradesini, hukuk devletini bu değerleri yok etmek isteyenlere karşı mücadele ederken halkıyla beraber, ölümü göze almıştır ve büyük bir kahramanlık göstermiştir.

BATI ÜLKELERİ DEMOKRASİ KAHRAMANLIĞINI VE MÜCADELESİNİ GÖRMÜYOR

Eğer İngiliz veya Alman halkı, İngiliz veya Alman liderleri demokrasi veya insan haklarını koruma konusunda Türk halkının, Türkiye lideri sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu cesaret dolu büyük mücadeleyi yapmış olsalardı şimdi The Economist dahil herkes onu yere göğe sığdıramazdı. Parlamentolar, devlet yönetimleri, uluslararası örgütler, o halka üstün nişanların en üstünü vermek için, ödüllerin en büyüğünü vermek için yarışa giderlerdi. Liderlere de ödül vermek için yarışırlardı. Ama Tayyip Erdoğan demokrasiye ölümüne müdafaa edince ve Tayyip Erdoğan ve onun peşinden koşan Türk halkı darbecileri yenince batı bunu görmüyor. Batıda demokrasiye inandığını söyleyenler ve büyük demokrasi kahramanlığını ve mücadelesini görmüyor hala utanmadan iftira atmaya devam ediyorlar.

DEMOKRASİYE KARŞI OLANLAR İFTİRALARI YAPANLARDIR

Tayyip Erdoğan diktatör değildir, Tayyip Erdoğan halkın adamıdır, halkın oylarıyla iş başına gelmiş ve her defasında da halkın oylarıyla yetkileri yenilenmiş olan bir liderdir. Demokrasiye, insan haklarına inanmış biridir hayatı da bunun mücadelesi ile doludur. Esas demokrasiye karşı olanlar Tayyip Erdoğan'ı ve onun arkadaşlarını bu iftiralara muhatap kılanlardır diye düşünüyorum. The Economist de en büyük cevabı Türk halkı verecektir ve eminim ki 16 Nisan'dan sonra Türk halkının verdiği cevabı kapak yaparlar, Tweetter hesabına koyalarlar. Merak ediyorum, kapak yapacaklar mı ben de takip edeceğim.

MAİL TAKİP ETMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİL

Bir defa şunu ifade edeyim Adalet Bakanı olarak benim veya herhangi şekilde Adalet Bakanlığı'nın sayın Kılıçdaroğlu'nun maillerini takip etmesi söz konusu değil. Tweetter hesabı herkese açık onu takip edenler olabilir ama Adalet Bakanı olarak yanılmıyorsam ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun takipçilerinin biri değilim. Yani açık alanı herkes takip eder ama mail hesaplarını Adalet Bakanlığı'nın veya bakan olarak benim takibim söz konusu değildir. Bu hem gayri ahlakidir hem de hukuk dışıdır ve suçtur. Bunu düşünülmesini bile ben kabul edemem. Böyle bir şey yok. Bunu kim söylüyorsa ispat etmesi lazım. Biz de diyoruz ki; böyle bir şey yok, böyle bir şeyin olması da mümkün değil, böyle bir işi yapmak da suçtur.

DOĞRUYU AÇIKLAMAK YERİNE, BİZİ İTHAM EDEN BİR YAKLAŞIM SERGİLİYOR

Ancak söylediğiniz şey şu: Sayın Kılıçdaroğlu'na ve CHP'li bazı vekillere FETÖ terör örgütünün bu darbe teşebbüsünün senaryo olduğuna dair bilgiler iletildi mi, iletilmedi mi? Ben bunun sorularını kendilerine soruyorum. Size bu konuda herhangi bir yerden mail, bilgi geldi mi, gelmedi mi, elden geldi mi, yoksa mail yoluyla mı geldi? Elden geldiyse kim getirdi? Bunu açıklayın diyoruz. Yok mail yoluyla geldiyse o zaman böyle bir mail geldi mi, gelmedi mi? Bunu açıklayın. Geldiyse kim gönderdi? Siz bu mail ile ilgili ne yaptınız diye ben kendilerine çağrıda bulundum. Maillerini takip ettiğimi söylemedim. Böyle bir takım fikir değişikliklerine neden olan bir durum var mı, yok mu? Bunu açıklamalarını istedim. Daha sonra ortaya çıktı Aytun Çıray CHP milletvekili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelen bir maili götürüp veriyor. Onun ekinde de Adil Öksüz'ün FETÖ terör örgütünün iftiralarında olduğu gibi hani MİT ajanı dedi ya Kılıçdaroğlu. MİT ajanı olduğuna dair sahte belgeler var ekinde o belgeler görülüyor. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu'na ben soruyorum: Siz Adil Öksüz'ün MİT ajanı olduğuna bu darbenin senaryo olduğuna dair kanaat bu mailler geldikten sonra mı verdiniz, yoksa daha önce vardı da bu mailler teyit etti mi veya size elden başka birileri bir takım bilgiler getirdi de siz ona göre mi bir kanaat sahibi oldunuz? Bunu açıklamalarını istedik. Onlar da kalkıp bizim maillerimizi mi takip ediyorlar diyor. Yok, öyle bir şey. Aytun Çıray'ın savcılığa verdiği belgelerin içerisinde o maili gönderen açık açık yazıyor. Bugün gazetelerde vardı görmüşsünüzdür. Orada ne diyor; ben bunu televizyonlarda dile getireceğine inandığım Kılıçdaroğlu'na, Darbe Komisyonunun CHP'li üyelerine ayrıca gönderdim. Orada yazıyor. Sana geldi mi, gelmedi mi? Milletvekiline gelmiş. Aytun Çıray bunu alıp götürüp vermiş. Bunu açıklaması zor bir iş mi? Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir şey var. Varsa biz şöyle yaptık, bunu yaptık demesi lazım. Yoksa çıkıp onu söylemesi lazım. Bunu yapmak yerine bizi itham eden bir yaklaşım içerisine giriyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

ÖLÜM KUSAN BU GECEYİ HEP BİRLİKTE YAŞADIK

Bu darbenin kontrollü darbe olduğu iftirası FETÖ'nün iftirasıdır. Şu anda bu iftiranın Türkiye'de avukatlığını CHP yapıyor. Bu avukatlığı yapması için kendilerine bir vekalet verildi mi, verilmedi mi, vekaletin ekinde bir şeyler var mı, yok mu? Bunu öğrenmesi Türkiye kamuoyunun hakkıdır. Biz de bunu söylüyoruz. Ayın 15'inde bu darbeyi bütün 80 milyon beraber yaşadık. Bombaların altında beraber durduk. Yanı başında şehit olan kardeşini kucağına bu millet aldı. Gazilerimizi hastanelere beraber götürdük. Uçakları, tankları, helikopterleri, otomatik silahları ölüm kusan bu geceyi hep beraber yaşadık. Milletin şahitliğinde olan, milletin bizzat yaşadığı bir hadiseye kalkıp siz bunu söylediğiniz de o zaman sizin elinizde gerçekten bunu söyleyecek çok ciddi şeylerin olması lazım. Millet duyduğu zaman ayağa kalkacak laflar olması lazım. Elinde bir şey var mı? Yok. Söylediklerinde bir şey var mı? Yok. O zaman neden siz bu iftirayı dile getiriyorsunuz? Biz bunu soruyoruz kendisine sorguluyoruz.

KAMUOYU HAVAALANI GÖRÜNTÜLERİNE AÇIKLIK GETİRİLMESİNİ İSTİYOR

Havaalanında da dediğiniz gibi görüntüler ortada Sayın Kılıçdaroğlu iniyor oraya sonra geri içeri giriyor. Belli bir süre duruluyor sonra dışarıdakilerle bir temas var, gözüküyor o da. Ayrıca başka bir temas var mı, yok mu onu da bilemiyoruz. Şimdi kamuoyu merak ediyor dışarıdaki darbecilerle bir konuşma yapıldı mı, yapılmadı mı tankın içinde, üstünde veya orada başka birisiyle veya telefonla bir konuşma yapıldı mı, yapılmadı mı? Konuşulduysa kiminle konuşuldu, neler konuşuldu? Görüntüler gösteriyor ki orada bazı işler yapılmış. Konuşmalar var görüntüler ortada. Buna bir açıklık getirilmesini istiyor Türkiye kamuoyu. Yani Sayın Kılıçdaroğlu'da açıklık getirmek yerine itham etme yolunu seçiyor. Biz diyoruz ki itham etmeyin, açıklık getirin. Ben indim orada şöyle şöyle oldu. Ondan sonra şununla konuşuldu, bununla konuşuldu, bana bilgi verildi. Biz oradan sonra da şuraya gittik deyin. Ona da açıklık getirmiyor.

DÜRÜST SİYASET YAPMAK LAZIM

Mesela diyor ki otellerde yer bulamadık o yüzden belediye başkanının evine gittik. Hangi oteli aradınız da yer bulamadınız? Bir otele gittiniz mi, gitmediniz mi? Gittiyseniz deyin ki biz şu otele gittik orada da yer yoktu veya telefon ile aradık bize dediler ki yer yok. Bunları da açıklamıyor. Onun üzerine herkesi itham ediyor, karalıyor. Biz de diyoruz ki dürüst siyaset yapmak lazım. Söylediğimizi kulaklarımızın duyması lazım. Milleti aldatmamak lazım. Elimizde bilgiler, belgeler varsa kamuoyundan bunları gizlememek lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'na bizim söylediğimi şey; elindeki bilgileri milletten lütfen gizleme, delilleri milletten lütfen gizleme. Ne varsa ortaya koy. Millet bunun kararını versin. Niye saklıyorsun. Bak şimdi referanduma gidiyoruz eğer burada senin elinde vekiller ile ilgili bylock listesi varsa açıkla. Vatandaş da bunu görsün. O zaman Kılıçdaroğlu haklı desin. Açıkla senin lehine olur varsa.

ATIYOR ÇAMURU GERİ ÇEKİLİYOR

Ama olmayan şeyi nasıl açılayacak, gösterecek bu bilemiyorum. Ama hiç olmazsa alt alta bazı isimler yazıp açıklayabilir. Öyle yapsın. Yani açılacak tazminat davalarını vesairesini hesap ederek belki onu yapmaya bilir veya şikayetleri. Ama bunu söylüyorsanız altını dolduracaksınız. Söylüyor altını doldurmuyor. Atıyor çamuru ondan sonra geri çekiliyor. Öbürü de hodri meydan diyor. Ortada bir şey yok. Yine hepsini söylüyorum bu söylediklerinizin altını dolduracak ne varsa lütfen bunları kamuoyuna açıklayın. Ama yapmıyorlar, iftira ediyorlar. Milletimiz bunlara en güzel cevabı inşallah sandıkta verecektir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.