Son Güncelleme: Pazartesi 28.08.2017
Yalanı yaşam tarzı haline getirmişler
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil eden Avukat Hüseyin Aydın: Sanıklar örgütsel tavırla, bilinçli olarak yalan söylüyor. Bu stratejiyle aklanmayı ümit ediyorlar. Bir kısım siyasi partiler ve birçok devlet de el altından bunları destekliyor
Ceza soruşturmalarında sanıkların verdikleri ilk ifadeler daha samimi ve gerçeğe uygun. 16 Temmuz sabahı darbenin başarısız olduğu anlaşıldığında örgüt ve mensupları büyük bir şok ve panik yaşadı. Bu koşullarda bir kısım sanıkların ortaya çıkan manzaranın vehametinin de tesiriyle olayı aydınlatacak beyanlarda bulundukları anlaşılmakta. Ancak kısa bir süre örgüt yönlendirmesi ile organize bir şekilde hareket etmeye başladılar.
Kahir ekseriyeti örgüt üyeliğini inkar etmek suretiyle kendilerini doğrudan, örgütü de dolaylı olarak aklamaya çalışmakta. Örgütün savunma stratejisine harfiyen uyuluyor. Tüm bu hususlar, sanıkların örgüt görüntüsünü teyit eder mahiyettedir.
Pişmanlık yok, intikam hayali kuruyorlar. İmkan bulabilirlerse söz konusu savunma stratejisi ışığında aklanmayı ümit etmekle birlikte akladıktan sonra karşıtlarını sanık sandalyesine oturtmayı hedeflemekteler. Bu proje içerde bir kısım siyasi partiler dışarda da birçok devlet tarafından el altından desteklenmekte.
Burada iki türlü vaad söz konusu. Birincisi ahirete yönelik bir vaadin varlığı. Bu vaatin bir kısmı rüyalar üzerinden oluşturulmakta. Ayrıca sanıklar, mensup oldukları örgütün kendilerini bir şekilde kurtaracağına ve tahliye edeceklerine inanmakta. Bu inancın oluşmasında örgütün ilettiği mesajlar temel faktör olmakla beraber, bir kısım siyasi partilerin doğrudan veya dolaylı olarak örgütün stratejisine müzahir gözükmesi de bu inancın pekişmesine yol açmaktadır.
RÜTBEYE GÖRE YALAN USTALIĞI
Sosyal hayatta zaman zaman yalan söyleyen insanlarla hatta yalanı meslek haline getiren insanlarla karşılaşmaktayız. Ancak yargılamalarda gözlemlediğimiz sanık profili, yalanı yaşam tarzı haline getiren ve örgüt menfaatleri söz konusu olduğunda yalanda sınır tanımayan bir sanık profili. Yalan söyleme becerisi, sanıkların örgüt içindeki konumlarına göre paralellik arz etmekte. En çok ve en ustaca yalan söyleyenler, örgütteki pozisyonu en yüksek olanlar. Bu çerçevede başta sivil yöneticiler olmak üzere 15 Temmuz gecesi yönetici pozisyonundaki üst rütbeli askerlerin en çok ve ustaca yalan söyleyen sanıklar olduğunu söyleyebiliriz.
'ÇOK TEMKİNLİ OLUNMALI'
Edindiğimiz tecrübeler, insana dair tüm ezberlerimizin ve ön kabullerimizin sarsılmasına yol açtı. Bu sözü "Hiçbir insan söylemez" dediğiniz şeylerin söylendiğine "İnsan olan yapmaz" dediğimiz eylemlerin de yapıldığına şahit olduk. Karşımızda rol yeteneği fevkalade yüksek bir örgüt liderliği ve mensupları söz konusu. Bu koşullarda neyin rol neyin gerçek olduğu karıştırma olasılığınız yüksek. Çok temkinli olunmalı. Sanıklar örgütsel tavırla, bilinçli olarak insanlık dışı yalanlar söylüyor. Ancak bu yalanlar onları kurtarmayacak.
Avukat Hüseyin Aydın
MİLLET, DAVALAR KISA SÜREDE BİTSİN İSTİYOR
FETÖ konusunda darbe davaları da olmak üzere Türkiye genelinde açılmış birçok dava var. Bildiğim kadarıyla devam eden soruşturmalar da bulunuyor. İstinaf ve temyiz aşamaları da düşünüldüğünde davaların uzun süre daha kamuoyunun gündemini meşgul edeceğini söylemek mümkün.
Özellikle darbe davalarının en kısa sürede sonuçlanması milletimizin yüksek bir beklentisi haline gelmiştir. Bu nedenle en azından yerel mahkeme aşamalarının 2018 yılı bitmeden sonuçlanması bu beklentiyi karşılayabilmek açısından önemli.
Bir kısmı cumhuriyet savcısı olmak üzere geride bıraktığım 20 yılı aşkın uygulama tecrübesine dayalı olarak ifade edebilirim ki darbe yargılamaları, adil yargılama ilkelerine ve ceza yargılamasına dair ilke ve kurallara en çok riayet edilen davalar olarak tarihe geçecektir.
Buna rağmen sanıkların, gerçek dışı iddia ve ithamlara AİHM'ye olası başvurular için bir zemin oluşturma gayreti içinde olduklarını gözlemlemekteyiz. Yargılamalar sonuçlandığında ve AİHM'ye başvurular yapıldığında ne tür bir karar çıkacağını şimdiden kestirmek mümkün değil.
Şunu da unutmamak gerekir ki, AİHM yargıçlarının özellikle politik yönü olan ve mensubu bulundukları ülkelerin siyasi pozisyon belirledikleri konularda sadece hukuku gözetmedikleri hukuk dışında başka parametreleri dikkate aldıkları bir gerçek.
'KONTROLLÜ DARBE' ALGISI İÇİN ZEMİN ARIYORLAR
Sanıklar, örgütün himaye görebileceği bir siyasi iklimin oluşması halinde kurtulacaklarından emin gözüküyor. Esasında savunmalarıyla kontrollü darbe iddiasının hukuken alt yapısını oluşturmaya çalışıyorlar. O gece talimat veren konumunda olduklarına dair çok güçlü deliller olan sanıkların tamamı, kimliğini bilmedikleri yüzü kapalı kişilerce derdest edildiklerini ve suç teşkil eden talimatları silah zoruyla verdiklerini iddia ediyor. Bunu da MİT üzerinden sivil iradeyle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Bu hususlar örgütün yurt dışında firari olan unsurlarının hazırladıkları raporlarda, akıl almaz ithamlarla dile getiriliyor.
EN SON HABERLER
- 1 MİT Başkanı Kalın, Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ile görüştü
- 2 13. Çalışma Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde sona erdi
- 3 Bakan Yerlikaya'dan şehit askerler için başsağlığı
- 4 Bayraktar TB3'ten bir adım daha! 33. test uçuşu başarıyla tamamlandı
- 5 Tuzlaspor soruşturmasında yeni gelişme: 5 futbolcu tanık olarak ifade verecek
- 6 Son dakika: Başkan Erdoğan'dan 'Taksim' tartışmalarına tepki: Masum bulmuyorum
- 7 İstanbul Valisi Gül'den 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü mesajı
- 8 Seçil Erzan davasında yeni bilirkişi raporu! Silindi denilen kamera görüntüleri ortaya çıktı
- 9 SON DAKİKA | Yer ve saat netleşti! Başkan Erdoğan ile Özgür Özel AK Parti'de görüşecek
- 10 SON DAKİKA | AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten İmamoğlu'na "Hamas" tepkisi: Tamamen yanlış bir yaklaşım