Cuma 23.03.2018 00:00
Son Güncelleme: Cuma 23.03.2018 14:30

Son dakika: 'Akın Öztürk gelmek için yalvardı'

Orgeneral Güler, Genelkurmay "Çatı" davasında ifade verdi. Kara Kuvvetleri Komutanı Güler şunları söyledi: "Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum... Saat 18.00 sıralarında Yıldırım Güvenç ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan bir ekip geldi, beni aldılar. Bu esnada Akın Öztürk yalvararak 'Ben de sizinle geleyim' dedi"

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili Genelkurmay "Çatı" davasında verdiği ifadede, "Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum" dedi.
Güler, "Çatı" davasını gören Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün "şikâyetçi" sıfatıyla ifade verdi.
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay 2. Başkanı olan Güler, daha önce verdiği ifadeyi tekrar ederek, "15 Temmuz saat 14.00'te başlayan bir toplantı sırasında bir personelin toplantı odasına gelerek, MİT Müsteşarı'nın benimle görüşmek istediğini söylemesi üzerine toplantıdan çıkarak, MİT Müsteşarı Hakan Fidan Bey ile görüştüm. Kendisi bana bir subayın MİT'e giderek önemli şeylerden bahsettiğini, yardımcısını bana göndermek istediğini söyledi" beyanında bulundu.

MİT MÜSTEŞAR YARDIMCISI DETAYLARI ANLATTI
MİT Müsteşar Yardımcıs'ının Genelkurmay Karargâhı'na gelerek detayları anlattığını, kendisinin de durumun hassasiyetine binaen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yanına giderek durumu anlattığını bildiren Güler, "Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı arayarak karargâha davet etti. Saat 18.15 sıralarında Hakan Fidan karargâha geldi, makam odasının bitişiğindeki çalışma odasına birlikte geçtik. MİT Müsteşarı durumu tekrar anlattı, bu mevzunun daha büyük bir olayın parçası olabileceğini söyledi" dedi.
Genelkurmay Başkanı Akar'ın 15 Temmuz 2016 saat 18.30 sıralarında Tuğgeneral İlhan Kırtıl'ı arayarak "Türk Hava sahasını her türlü askeri uçuşa yasaklıyorum" dediğini aktaran Güler, "Bu esnada MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanımızın Koruma Müdürü Muhsin Bey'i aradı, Cumhurbaşkanı'nı istedi. Arkasından da, 'Saldırı olursa yeterince personelin ve silahın var mı?' dedi, karşıdan gelen cevabı duymadım. Arkasından Genelkurmay Başkanı, yan odada bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı'nı çağırarak, İlhan Paşa'yı ve gerekirse Adli Müşavir'i de alarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gitmesini, orayı kontrol etmesini, gerekirse tutuklama yapmasını emretti" ifadelerini kullandı.

'DALGA GEÇER BİR EDAYLA...'
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın emri alarak odadan çıktığını belirten Güler, şöyle devam etti:
"Ben de Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi'ni aradım, General Kemal Mutlum ile görüştüm. Hava sahasının kapatılmasına ilişkin Genelkurmay Başkanı'nın emrinden haberdar olup olmadığını sordum. Kendisi de haberdar olduğunu ve emrin gereğini yerine getirdiğini söyledi. Bu sırada Genelkurmay Başkanı, Garnizon Komutanı Metin Gürak Paşa'yı telefonla arayarak Zırhlı Birlikler Okulu'na gitmesini ve orayı kontrol etmesini, hiçbir zırhlı aracın dışarıya çıkarılmamasını sağlamasını, arkasından da Kara Havacılık Komutanlığı'na giderek havacılık hareketi olmamasını sağlamasını emretti. Akabinde günlük faaliyetlerin icrası için Genelkurmay Başkanı'ndan izin isteyerek odama geçtim."

'BU BİR TATBİKAT' DEDİLER
Odasında bulunduğu saat 21.25 sıralarında kapısının açıldığını ve gelenlerin kim olduğuna dikkat etmediğini, "Yat, yere yat" diye bağırmaya başladıklarını ifade eden Güler, "10 kişiye kadar silahlı ve teçhizatlı personeli gördüm. Silahlarını bana doğrultmuşlardı. Üzerime atıldılar. Ben direndim. Zorla beni yere yatırdılar. Birisi ayağı ile başıma bastı, ellerimi arkadan bağladılar, ağzımı bantladılar, başıma maske geçirdiler. Bu esnada sivil kıyafetli olarak emir subayı Mehmet Akkurt'u gördüm. Bana dalga geçer bir edayla, 'Komutanım merak etmeyin, bu bir tatbikat' dedi. Beni sürükleyerek ve hırpalayarak binadan dışarı çıkardılar, bir araca bindirdiler" dedi.
Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı istikametindeki nizamiyeden çıkarken Akkurt ile nizamiye görevlileri arasında tartışma çıktığını bildirdi. Akkurt'un araçtan indiğini, silah sesleri geldiğini belirten Güler, araca mermi isabet ettiğini, bu esnada yanında oturanlardan birinin araçtan indiğini anlattı.
Sol tarafında oturanı sert şekilde ittiğini, arkasından kendisini araçtan çıkardıklarını kaydeden Güler, "Yerde, dizlerimin üstünde sürükleyerek beni başka bir araca götürdüler. İki üç dakika sonra anladığım kadarıyla bir ambulansa bindirdiler. Yine çekiştirerek, aynı kışla içinde bir başka binaya götürdüler" dedi.

'BEZ BAĞLADILAR'
Bu binada uzunca bir süre beklediklerini, daha sonra yanına başka birilerini daha getirdiklerini ifade eden Güler, bir süre sonra kendisini tekrar bir araca, arkasından iki kişinin bir helikoptere bindirdiğini aktaran Güler, bir süre uçtuktan sonra helikopterden inerek, bir araca bindirdiklerini kaydetti. Etrafta jet uçağı sesi duyduğu için buranın Akıncı Üssü olduğunu anladığını söyleyen Güler, karanlık bir odaya alındığını, yanında helikopterdeki iki kişinin bulunduğunu, bunların birinin sert, birinin yumuşak davrandığını anlattı. Talebi üzerine kendisine yumuşak davranan şahsın kelepçeyi önden bağladığını, karanlık nedeniyle bu iki şahsın yüzünü hiç görmediğini dile getiren Güler, bu sırada dizlerinin kanadığını fark ettiğini bildirdi.
Başındaki maskeyi sert davranan şahsın çıkararak, gözlerine bez bağladığını söyleyen Güler, bir süre sonra üçüncü bir kişinin geldiğini, aralarında konuştuklarını ancak ne konuştuklarını duymadığını ifade etti.
'YAV YAŞAR SEN BURADA NE GEZİYORSUN'
Kendisine sert davranan kişinin ayaklarının ve dizlerinin altına da plastik kelepçe taktığını aktaran Güler, şöyle devam etti:
"Uzun bir zaman sonra F-16 olmadığını, F-4 olduğunu değerlendirdiğim uçak sesleri ile makineli top atışı sesi duydum. Aynı zamanda odaya giren çıkan şahıs sayısı arttı. Bir süre sonra sessizlik oldu. Arkasından Akın Öztürk odaya girdi, 'Yav Yaşar, sen burada ne geziyorsun? Senin burada olduğundan haberim yok' dedi ve gözlerimi açtı, ellerimi ve ayaklarımdaki plastik kelepçeleri keserek çözdü, çay, su, çerez getirmelerini söyledi. Kendi astsubayı olduğunu söylediği sivil giyimli birine evimi aratarak, eşime benim iyi olduğumu söylemesini istedi. Arkasından da dışarıda silahlı nöbetçiler olduğunu, bunların manyak olduğunu, saat 23.00'ten beri bunları ikna etmeye çalıştığını söyledi, odadan çıktı. Bu esnada duvardaki saatin 11.15 olduğunu gördüm.

'AKIN ÖZTÜRK ARANDIKLARINI SÖYLEDİ'
Silahlı nöbetçi olduğunu bildiğimden odadan dışarı çıkamadım. Saat 15.30-16.00 sıralarında evimi aradım. Konuttaki görevliye eşime iyi olduğumu söylemesini bildirdim. Arkasından Zekai Paşa'yı aramasını, konuştuğum telefon üzerinde yazılı olan telefon numarasını söyleyerek, üç defa zilin çalmasına müteakip telefon açacağımı söylemesini istedim. Bir süre sonra telefon çaldı. Üçüncü çalmayı müteakip telefonu açtım. Arayan kişi Zekai Paşa idi. Kendisine durumu anlattım. Bulunduğum odayı anlasınlar diye oda pencerelerinden yere yakın olanı açık bırakacağımı söyledim. Bir süre sonra Akın Öztürk gelerek, televizyonda arandığını söylediklerini, haberim olup olmadığını sordu. Haberim olmadığını bildirdim.

'7-8 REHİNEYİ KURTARDIK'

Bir süre sonra Akın Öztürk tekrar geldi, oradakilerin teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.00 sıralarında Yıldırım Güvenç ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan bir ekip geldi, beni aldılar. Bu esnada Akın Öztürk yalvararak, 'Ben de sizinle geleyim' dedi. Bu esnada Yıldırım Güvenç ile Akın Öztürk başka rehinelerin de bulunduğunu ancak nerede olduklarını bilmediklerini söylediler. Bir araca binerek, 141. Filo yazan binaya gittik. Burada Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal Paşa ile iki havacı generali de bularak, yanımıza aldık. Arkasından bilmediğim bir yerden 7-8 rehineyi daha kurtardık, bunlar yüzüstü yatağa yatırılmış vaziyetteydiler. Elleri ve ayakları bağlıydı, bu arkadaşları da kurtardık. Dört araçla Akıncı Üssü'nden ayrıldık, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda Akın Öztürk'ü ve havacı general arkadaşları bıraktık, ben saat 19.15 sıralarında eve ulaştım. Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.