Pazar 28.10.2018 00:00
Son Güncelleme: Pazar 28.10.2018 08:30

Son dakika: Suriye zirvesinin ardından liderler ortak basın toplantısı yaptı

Başkan Erdoğan'ın ev sahipliğinde Putin, Macron ve Merkel'in katıldığı Suriye konulu dörtlü zirve sona erdi. Zirvenin ardından liderlerin katıldığı ortak basın toplantısı gerçekleştirildi. Sözü ilk olarak Başkan Erdoğan aldı.

TÜRKİYE'nin ev sahipliğindeki Suriye konulu dörtlü zirve sona erdi.

3 SAAT SÜRDÜ

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde Cumhurbaşkanlığı Vahdettin Köşkü'nde ikili görüşmelerin ardından saat 16.20'de başlayan zirveye Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Astana platformu ile BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura katıldı. Toplantı yaklaşık 3 saat sürdü.

LİDERLER KAMERA KARŞISINA GEÇTİ

Zirvenin ardından liderler ortak basın toplantısı için kameralar karşısına geçti.

Erdoğan: "Astana'da yakalanan sinerjiyi daha yukarı taşıyacağız"

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: AKAN KANIN BİR AN ÖNCE DURDURULMASI HEDEFİMİZ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü ile siyasi birliğine bağlılığımızı, ayrıca ihtilafa sadece askeri yöntemlerle çözüm bulunamayacağına dair inancımızı teyit ettik. Kalıcı çözüm yolunun, Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen müzakerelerden geçtiğini vurguladık." dedi.

Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla Vahdettin Köşkü'nde gerçekleştirilen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından liderler, basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına, "Bu önemli toplantı vesilesiyle dostlarımızı İstanbul'da ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Suriye konusunda istişarelerde bulunmak üzere davetimize icabet eden Sayın Putin, Sayın Macron, Sayın Merkel'e şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Toplantımızın ve aldığımız kararların Suriyeli kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum." diyerek başladı.

Öncelikli olarak hedeflerin "sahada tam olarak ateşkesin sağlanması ve hakim kılınması ile akan kanın bir an önce durdurulması" olduğuna işaret eden Erdoğan, "Ayrıca Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda bir siyasi çözüme ulaşılması, böylece ülkede istikrarın sağlanması noktasında neler yapılabilir, bunları etraflıca ele alma fırsatını bulduk." dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Öncelikle şu gerçeğin altını çizmekte fayda görüyorum. Suriye ihtilafının küresel bir sorun haline dönüşmesinin en önemli sebebi, uluslararası toplumun meseleyi yeterince sahiplenmemesidir. Maalesef çok uzun bir dönem Suriye krizinden kaynaklanan sıkıntıların yükünü, Suriyeli siviller ile komşu ülkeler çekmek zorunda kalmıştır. Birçok ülke durumun vahametini ancak krizin etkileri kendi sınırlarına ulaşınca idrak edebilmiştir. Artık bu kayıtsızlığa bir son verilmesi gerekiyor. İnsani, siyasi ve diplomatik olarak inisiyatif alınmadığı takdirde Suriye'deki trajedi daha da kötüye gidecektir. Bugün bizleri İstanbul'da bir araya getir

en temel sebep işte budur. Astana formatında yürütülen iş birliği uluslararası topluma örnek olmuştur. Bugün, Fransa ve Almanya'nın da katılımıyla Astana'da yakalanan sinerjiyi daha ileriye taşıyabileceğimizi gördük. Bu olumlu iş birliğine ne kadar çok paydaş özellikle de paydaş ülke katkı sağlayabilirse kalıcı bir çözüme de o denli hızlı ulaşabileceğimize inanıyorum."

Bugün verimli ve samimi istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü ile siyasi birliğine bağlılığımızı, ayrıca ihtilafa sadece askeri yöntemlerle çözüm bulunamayacağına dair inancımızı teyit ettik. Kalıcı çözüm yolunun, Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen müzakerelerden geçtiğini vurguladık." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib konusunda Putin'in gayretleriyle imzalanan muhtıranın uygulanmasında sağlanan ilerlemenin teyit edildiğini vurgulayarak, "Muhtıraya riayet edilmesinin İdlib'teki mevcut ateşkesin korunması ve yeni bir insani krize mahal verilmemesi için taşıdığı öneme özellikle işaret ettik. İdlib'te sağlanan sükunetin tekrar yeşerttiği umuttan istifadeyle siyasi süreçte somut adımlar atılması gerektiğinin altını çizdik. Bu çerçevede anayasa komitesinin kuruluş sürecinin en kısa sürede şartları gözeterek, temennimiz odur ki yıl sonu itibarıyla tamamlanması çağrısında bulunduk." ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, ne sınırlarında ne de Suriye'nin herhangi bir bölgesinde terör gruplarının palazlanmasına müsamaha göstermeyeceğini belirterek, "Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni emrivakilerin dayatılmasını da asla kabul etmeyeceğiz." dedi.

Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla Vahdettin Köşkü'nde gerçekleştirilen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından liderler, basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, toplantıda ele aldıkları bir diğer önemli konunun Suriye kaynaklı terör tehdidi olduğunu dile getirdi.

Bu hususta gerek dört ülke arasında gerekse uluslararası toplum düzeyinde iş birliğinin artırılması noktasında mutabık kaldıklarını dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, 911 kilometrelik sınırı olması nedeniyle Suriye'de yuvalanan terör örgütlerinden en fazla zarar gören ülkelerden biri olduğunu kaydetti.

Erdoğan, bugüne kadar DEAŞ ve PYD tarafından gerçekleştirilen saldırılarda yüzlerce vatandaşın ve güvenlik görevlisinin yaralandığını, şehitler verildiğini belirterek, her iki terör örgütünü de kaynağından bertaraf etmek amacıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının gerçekleştirildiğini, toplamda da 7 bin 500 DEAŞ'lı ve PYD'li teröristi etkisiz hale getirerek 4 bin kilometrekarelik alanı terörden arındırarak önemli bir başarıya imza atıldığını vurguladı.

Türkiye'nin güvenli hale getirdiği Afrin, Cerablus ve El Bab gibi Suriye şehirlerinde huzur, emniyet ve barış olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hatta 260 binin üzerinde Suriyeli bu bölgelere geri dönmüş durumdadır. Biz bu sayının zamanla artacağına inanıyoruz. Türkiye, ne sınırlarında ne de Suriye'nin herhangi bir bölgesinde terör gruplarının palazlanmasına müsamaha göstermeyecektir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni emrivakilerin dayatılmasını da asla kabul etmeyeceğiz. Fırat'ın batısında olduğu gibi doğusunda da milli güvenliğimize yönelik tehditleri kaynağında bertaraf etmeyi sürdüreceğiz. Zirvede Suriye itilafının insanı boyutunu da konuştuk. Suriye halkına insani yardımın sürdürülmesi gerektiği konusunda mutabık kaldık. Bugün Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da ele aldık. Geri dönüş sürecinin uluslararası hukuka uygun olarak gönüllülük esasına göre güvenli biçimde ve Birleşmiş Milletler ile eşgüdüm halinde yürütülmesi gerektiği hususunda fikir birliğine vardık."

- ADİL YÜK PAYLAŞIMI KONUSUNDAKİ TAAHHÜTLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapmak suretiyle bu konuda en fazla öne çıkan ülke olduğunu vurgulayarak, Suriyeli sığınmacılar için harcanan 33 milyar doların Türkiye'nin fedakarlığını açıkça gösterdiğini söyledi.

Adil yük paylaşımı hususunda Avrupa Biriliği'nin verdiği taahhütlerin yerine getirilmesini beklediklerini de hatırlatmak istediğini dile getiren Erdoğan, diğer ülkelerden de yaklaşan kış şartlarını düşünerek Suriye halkının ihtiyaçları için desteklerini artırmaları çağrısında bulunduğunu kaydetti.

Erdoğan, sahile vuran masum çocuk bedenlerinin Suriye'de 7,5 yıldır yaşanan dramın ve çatışmaların en acı sembolleri olduğunu belirterek, başta zirveye katılan ülkeler olmak üzere herkesin bu trajediyi sonlandırmak için mücadele etmesi gerektiğini anlattı.

Bugünkü zirve toplantısında Suriyelilere ve uluslararası topluma önemli mesajlar verebildiklerini düşündüğünü anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Zirve katılımcıları olarak gerek sahadaki durumun iyileştirilmesine gerek siyasi süreçte ilerleme sağlanmasına yönelik çabalarımızı artıracağımıza inanıyorum. Diğer ülkeleri de bu gayretlere destek vermeye çağırıyorum. Türkiye olarak soruna çözüm bulmaya yönelik mücadelemizi hem Astana platformunda hem bugünkü gibi farklı ve daha geniş platformlarda sürdürmekte kararlıyız. Şüphesiz ki bu kararlılığımız aynı şekilde Astana sürecinin bir diğer üyesi konumunda olan İran'ı da ilgilendirmektedir. Bu attığımız adımlar, yaptığımız görüşmelerden tabii ki İran'ı da bilgilendireceğiz, haberdar edeceğiz ve bu sürecin çok daha olumlu şekilde devamını sağlamakta, bunu gerekli görüyoruz. Bu kararlılık Suriye halkıyla dayanışmamızın bir gereği, Suriyeli kardeşlerimize karşı boynumuzun borcudur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda katılımcılara şükranlarını sunarak, zirve toplantısının Suriye'de çözüm umutlarını tekrar yeşertmesini diledi.

RUSYA DEVLET BAŞKANI PUTİN

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye krizinde çözümün ancak diplomasi yoluyla mümkün olacağını söyledi.

Putin, İstanbul'daki Suriye konulu dörtlü zirvede düzenlenen ortak basın toplantısında, Türk, Fransız ve Alman mevkidaşlarıyla Suriye meselesindeki ilkesel tavırları yakınlaştırma konusunda çalıştıklarını söyledi.

Dört ülkenin ileride de Suriye'deki durumun normalleşmesi için ortak çalışma yapmaya devam edeceğini vurgulayan Putin, şunları söyledi:

"Bunun için elverişli şartlar sağlandı. Türkiye, Rusya ve İran'ın Astana formatı çerçevesinde yürüttükleri faaliyetler sayesinde ülkenin büyük bölümü teröristlerden arındırıldı. Ülke adım adım barışa doğru ilerliyor."

Putin'den Suriye meselesi için birlik mesajı!

"Suriye'de çözüm ancak diplomasi yoluyla mümkün olabilir." diyen Putin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı çerçevesinde siyasi çözümün mümkün olacağını belirtti.

Putin Suriye halkının kaderini kendisinin tayin etmesi gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti:

"Bu amaçla Astana formatının ve küçük grupla çabalarını birleştirmesini bu yönde görüştük. Suriye'deki siyasi çözümün sahada hızlı ilerlemesine, yapıcı tutum sergileyen Suriye temsilcilerini bu sürece dahil etmeye çalışacağız. Öncelikle Cenevre'de anayasa komitesi çalışmalarına başlamamız gerekiyor."

Komitenin Suriye'deki toplumun tüm katmanlarınca tanınması gerektiğinin altını çizen Putin, "Çoktandır ihtiyaç duyulan anayasal reformları yapabilecektir. Bu da Suriye'deki devleti daha güçlü hale getirecektir. Böylece Suriye'deki toplumu birleştirecektir. Bizi son derece titiz bir çalışma bekliyor." diye konuştu.

Putin, Suriye'de şiddet oranının önemli ölçüde azaltıldığına değinerek, "Fakat orada biriken radikal unsurların temizlenmesi gerekiyor. Bu bizim için son derece güncel bir hedeftir. Savaş tecrübesini elde eden bu caniler, ülkelerimizde sessizce taraftar devşirebilir. İdeolojilerini topluma aşılayabilir. Bu kabul edilmez bir şeydir." ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Alman ve Fransız mevkidaşlarını Soçi mutabakatıyla ilgili bilgilendirdiklerini söyleyen Putin, "Silahsızlanmış bölgenin oluşturulmasının geçici bir tedbir olduğu düşünüyoruz. Kısa süre içinde hem muhaliflerin hem de ağır silahların çekilmesi için çaba sarf edeceğini ümit ediyoruz. Türk partnerlerimiz bununla ilgili elinden geleni yapıyor." şeklinde konuştu.

Putin, "Rusya, Suriye Arap Devleti'ne terör tehdidinin ortadan kaldırılmasına kararlı bir şekilde yardımcı olacaktır." dedi.

İnsani yardım noktasında da Rus lider Putin, mültecilerin dönüşü konusuna değinerek, "Uluslararası toplumun el ele çaba sarf etmesi lazım." ifadesini kullandı.

"Bizim şöyle bir teklifimiz var. Mültecilerle ilgili bir uluslararası konferans düzenlemeyi hedefliyoruz." diyen Putin, bu olmazsa ilerleme kaydedilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İstanbul'da düzenlenen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından, dörtlü zirve formatının sürmesine ilişkin henüz bir anlaşma sağlanmadığını, katılımcıların sayısının artırılmasını faydalı bulduğunu söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla Vahdettin Köşkü'nde gerçekleştirilen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından liderler ortak basın toplantısı düzenledi.

Putin, toplantıda, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya'nın aynı formatta bir daha bir araya gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soruya Putin şöyle cevap verdi:

"Bu konuda henüz bir anlaşma sağlamadık. Her şey olabilir. Katılımcıların sayısının artırılması faydalıdır diye düşünüyorum. İlk olarak Astana Grubu ile küçük grubun birleştirilmesini Fransa Cumhurbaşkanı teklif etti. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan bunu faal bir şekilde destekledi. Bugünkü görüşmemizin girişiminde bulundu ve bence faydalı bir görüşme oldu."

Rus lider, bir soru üzerine, "Suriye'nin meşru hükümetine saygı duyulmalıdır. Herkes Suriye rejimi diyor burada. BMGK kararında ise Suriye Arap Cumhuriyeti hükümeti ifadesi kullanılıyor. Suriye'nin meşru hükümetine saygı duymaktan yola çıkarak, muhalefetle verimli diyalog kurmak için her zaman Suriye hükümetini böyle yapıcı diyaloga çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.

Anayasa komitesi çalışmalarına konusunda ise Putin, "Senenin sonuna kadar ilgili şartlar oluşursa anayasa komitesi tamamen oluşturulacaktır ve faaliyetlerine başlayacaktır." diye konuştu.

Komitenin iki parçasının (rejim ve muhalefetin listesi) tamamlandığını, halihazırda STK'leri içeren üçüncü parça üzerinde çalıştıklarını anımsattı.

Putin, "İran, Astana ve barış sürecinin garantörlerinden biridir. Gerginliği Azaltma Bölgeleri'nin faaliyette olmasının da teminatıdır. İran olmadan bu konu çözülemez." dedi.

Soçi'de anayasa komitesi kurulması kararının üzerinden 9 ay geçtiği halde sonuç alınamadığına ilişkin bir soru üzerine Rus lider, "Evet, gerçekten istediğimiz kadar hızlı ilerleyemiyoruz ama başarılar elde edildi. Suriye hükümetini kendi listesini vermesi konusunda ikna ettik. Mevkidaşım sayın Türkiye Cumhurbaşkanı da kendi kendi üzerine düşeni yaptı. Muhalefetten bir liste ortaya çıktı. Şimdi de üçüncü listeyi hazırlıyoruz. Bu zorlu bir süreçtir." değerlendirmesini yaptı.

Suriye halkının kendi liderlerini kendisinin seçmesi gerektiğine inandıklarını belirten Putin, bir soru üzerine, "Bunun için anayasa komitesi kurulmalıdır ve faaliyetlerine başlamalıdır. Bugün şu ya da bu şahsı görüşmedik. Bu yapıcı bir yaklaşım olmaz." diye konuştu.

"Rusya, çeşitli provokasyonlara ilişkin Suriye hükümetini destekleme hakkını saklı tutuyor." diyen Putin, Hımeymim'deki Rus hava üssüne 50'den fazla insansız hava aracı saldırısı düzenlendiğini hatırlattı.

Putin, radikal grupların temizlenmesi için Türkiye ile ortak çalışmalarının sürdüğünü de vurguladı.

MACRON

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Suriye halkının kendi geleceği hakkında söz hakkına sahip olması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin ev sahipliğinde Vahdettin Köşkü'nde düzenlenen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla basın toplantısı gerçekleşti.

Basın toplantısında konuşan Macron, ABD'nin Pensilvanya eyaleti Pittsburgh şehrinde Musevilerin ayin düzenlediği saatlerde sinagoga yapılan silahlı saldırıyı hatırlatarak, Amerikan halkının yanında olduklarını söyledi.

Macron: Faydalı görüşmeler için teşekkür ediyorum

Macron, zirveyi önemli bir adım olarak gördüğünü, önceliklerinin terör ile mücadele olduğunu ve Suriye'deki terör gruplarının çok vahim saldırılar gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Terörle mücadeleyi sürdürürken aynı zamanda bugün yapılacak askeri harekatların insani yardım konusuna da saygı göstermesi gerektiğini unutmuyoruz. Bu da bizi İdlib konusuna götürüyor. Bu konuyla ilgili çok açık söyledik, rejimin hamilerinin desteğiyle birlikte İdlib'e yapacağı askeri saldırı kesinlikle kabul edilemez olacaktır insani konularla ilgili olarak. Burada Türkiye, Avrupa ve bölgenin istikrarı söz konusu. Buradaki risk teröristlerin dağılması ve yeni sığınmacı dalgalarının ortaya çıkması anlamına gelecektir. Bunu zaten gördük daha önceki saldıralar sonucunda. Rusya ve Türkiye birkaç hafta önce harfiyen yerine getirilmesi gereken bir karara vardılar. Bu konuyla ilgili bugün de teminatlar dile getirildi. Bunu sonuç bildirgemizde de belirttik. İdlib'te kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin tesis edilmesi son derece önemli. Bu taahhütlerin yerine getirilmesi ve kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes olmasına çok önem veriyoruz. Konuyla ilgili olarak, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanın istihbarat paylaşımı ve insani yardım konularındaki eylemlerine katılıyoruz."

"Kimyasal silahların kullanılması kabul edilemez"

Macron, Rusya'ya, Suriye'deki rejim üstünde baskı kurması konusunda güvendiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hem bölgede hem dünyanın diğer bölgelerinde kimyasal silahların kullanılması, kim kullanırsa kullansın kabul edilemezdir. Suriye ile ilgili olarak ikinci bir konu da siyasi süreç konusu. Hiçbir zaman unutmamak gerekir ki Suriye'de aslında iki savaş süregeliyor. Hep birlikte teröristlere karşı sürdürdüğümüz bir savaş var, Suriye'deki tüm terör gruplarına karşı. Bir de Suriye'deki rejimin kendi muhaliflerine karşı sürdürdüğü bir çatışma ve bunun bir sonucu olarak milyonlarca sığınmacı... Tabii ki bu durum sürdürülebilir değil ve bunun çözümlenmesi siyasi bir çözüm bulmaktan geçiyor. Tüm Suriyelilerin ülkelerine dönebilmesini sağlayacak siyasi bir çözüm olması gerekiyor. Kapsayıcı bir Suriye'nin tekrar yapılandırılması çok önemli. Bugün rejim, askeri olarak yeniden fetih mantığında davranıyor, bu da Suriye'nin istikrarını sağlayacak bir yaklaşım değil.

Soçi toplantısından 10 ay sonra henüz anayasa komitesi toplantısı yapılmış değil. Sene sonuna kadar anayasa komitesiyle ilgili listelerin onaylanması ve bu toplantının yapılmasını istiyoruz. Tabii ki dördümüze bağlı bir durum değil. Bu konuyla ilgili irademiz tamdır ve kapsayıcı siyasi çözüm için bunun mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Suriye halkı kendi geleceği hakkında söz hakkına sahip olmalı. Yani şeffaf ve özgür seçimlerin uluslararası gözetim altında yapılması gerekiyor. Bu konuyla ilgili olarak şu aşamada bir jest görmüş değiliz bu nedenle konuyla ilgili güçler, uluslararası mekanizmayı hayata geçirmek için elinden geleni yapıyor. İşte bugün de bunu yaptık. Sene sonuna kadar tüm paydaşlarla ilgili olarak bu anayasa komitesinin bir an önce toplanmasını hayati öneme sahip olduğunu söyledik. Konuyla ilgili olarak iradelerimiz örtüşüyor. Çünkü bunu Suriye halkına borçluyuz, hayatını kaybedenlere borçluyuz, şu anki rejimden kaçan Suriyelilere borçluyuz."

"RUSYA VE TÜRKİYE İLE BERABER ÇALIŞMAYA DEVAM ETMEMİZ GEREKİYOR"

Macron, bildirgede değindikleri üçüncü konun ise insani yardım olduğunu aktararak, "Rusya ve BM ile birlikte birkaç hafta önce Doğu Guta'da bir ortak harekatımız oldu. Rusya ve Türkiye ile beraber çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Alman Şansölyesi ile bunu dile getirdik. Sivil topluluklara insani yardım ulaştırılması son derece önemli. Bu konuyla ilgili tüm paydaşların insani yardım konvoylarının erişimini sağlaması gerekiyor, STK'ların da iş birliğini alarak. Bugün hala bazı blokaj durumları olduğunu, insani konvoyların önünün kesildiğini görüyoruz, bu kabul edilemez. BM çerçevesinde ve iş birliği felsefesinde birlikte çalışmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE, ÜRDÜN, VE LÜBNAN'IN ÇABALARINI TAKDİRLE KARŞILIYORUM"

Bildirgede değinmek istediği bir başka konunun da sığınmacıların, mültecilerin geri dönüşü olduğunu dile getiren Macron, şunları kaydetti:

"Konuyla ilgili olarak Türkiye, Ürdün, ve Lübnan'ın çabalarını takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Uzun yıllardır bu ülkeler gerçekten sorumluluklarını yerine getirerek çok önemli sayıda Suriye'den kaçan ve başka ülkelere giden sığınmacıları ağırlıyorlar. Bugün açık konuşmak gerekir. Gerçekten bu sığınmacıların ülkelerine geri dönmesi inandırıcı ve kapsayıcı olamaz, siyasi bir çözüm getirilmediği sürece. Çünkü bu kişiler rejimin gasplarından kaçan kişiler. Nitekim sene başından bu yana yeni sığınmacı dalgalarını görüyoruz. Burada her birimizin İdlib ile ilgili olarak yaptıklarımızı, bu ülke ile ilgili yapmazsak başka mülteci akınlarını göreceğiz. Bunun önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır. İşte o yüzden bu gün Yüksek Mülteciler Konseyi'nin belirlemiş olduğu şartlar dahilinde yani güvenli ve insan haysiyetine uygun ve gönüllü bir şekilde sığınmacıların geri dönüşünü sağlayabiliriz. Burada güvenli, insan haysiyetine uygun ve gönüllü geri dönüşten bahsediyorum. Yani bir takım alt yapıların oluşturulması su, elektrik tedariki gibi. Bu zirve gerçekten de son derece yararlı bir aşama oldu, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bugün buradaki toplantımız son derece önemli ama bizlerin de sorumluluğunu beraberinde getiriyor. Konuyla ilgili olarak gerçekten birkaç milyon Suriyeli'den bahsediyoruz ama dünyayı ilgilendiren bir mesele bu. Dolayısıyla bugün görüştüğümüz konular önümüzdeki süreçte bir sorumluluk yüklüyor ve teyakkuz halinde olmamızı gerektiriyor."

Macron, zirvenin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'ya ilişkin bir soru üzerine, Almanya Başbakanı Angela Merkel'le bu korkunç cinayeti ele aldıklarını söyledi.

Cinayeti kınadıklarını belirten Macron, "Konuyla ilgili istihbarat paylaşımımız var. Tabii ki kınıyoruz olan biteni ve konuyla ilgili istihbarat paylaşımımız var. Tabii ki delillerin paylaşımı konusunda çok iyi işbirlikleri söz konusu. Türkiye'nin de şimdiye kadar ki seferberliği son derece önemli. Şunu söylemek isterim; birtakım olgular söz konusu ama soruşturmanın sonuna kadar gitmesi gerekiyor hem olguların aydınlatılması hem sorumlulukların ortaya çıkarılması için. Bu konularla ilgili olarak yaptırımların alınması gerekiyor. Bunların tutarlı ve tam olması gerekiyor. Bu yaptırımların bazı sektörlerle kısıtlı kalmaması gerekiyor. Bu yaptırımlar Avrupa düzeyinde alınacaktır. Avrupa, bu tür durumlarda her seferinde eş güdüm içinde hareket etmektedir." diye konuştu.

"REJİM TÜM SURİYELİLERİ TEMSİL ETMİYOR"

Macron, İdlib konusundaki soru üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yönde söylediklerine katıldığını belirterek, "Suriye devletinin yapısıyla ilgili olarak karar vermek bize düşmez ama Suriye halkının kendi geleceğini belirleyebilmesi için gerekli şartları ortaya koymakta biz yardımcı olabiliriz. Şimdi burada bize düşmüyor, Beşşar Esed'in iktidarda kalıp kalmamasına karar vermek." dedi.

Bu konuyla ilgili somut olarak Soçi'de alınan kararlar olduğunu ifade eden Macron, Anayasa Komitesi'nin bunlara dahil olduğunu, Anayasa Komitesi'nin toplanmasının bu yöndeki ilerlemenin ilk aşaması olacağını dile getirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, şöyle devam etti:

"Tabii ki burada bir egemen hükümet var, buna saygı gösterilmesi gerekiyor ama bunun üzerinde uluslararası topluluğun baskısını göstererek. Çünkü Soçi'de ne dedik, 'Uluslararası topluluk da bir söz hakkı var. Soçi'de verilen kararlar doğrultusunda uluslararası topluluğun da söyleyeceği şeyler var.' dedik. Önümüzdeki aylarda nitekim bu yönde hareket edeceğiz. Suriye halkının egemenliğine saygı göstereceğiz. Bunlardan biri yine Suriye'deki rejim. Ama burada söylememiz gereken şey, bu rejimin artık tüm Suriyelileri temsil etmediği. Çünkü milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk etti. Suriyeliler Ürdün'e, Lübnan'a, Almanya'ya, Fransa'ya sığındılar. Bu yüzden de bir anayasal çerçeve kurarak tüm Suriyelilerin oy vermeye ve kendi geleceklerini tayin etmeye yönelik şartları oluşturmamız gerekiyor. Bunu da yaparken bizim bir talebimiz var. Bu da bu halkın kendini özgür şekilde ifade etmesine yer vermek."

MERKEL

Almanya Başbakanı Angela Merkel, İdlib'de sürdürülebilir bir ateşkes olması için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını bildirdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla Vahdettin Köşkü'nde gerçekleştirilen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından liderler ortak basın toplantısı düzenledi.

Merkel, konuşmasında Suriye'de siyasi açıdan da bir çözüm bulmak gerektiğini vurgulayarak, 17 Eylül'de Rusya ve Türkiye arasında İdlib'de bir ateşkes noktasında çok verimli bir çalışma gerçekleştirildiğini kaydetti.

Angela Merkel bu kapsamda, "Bunun sürdürülebilir bir ateşkes olması için elimizden geleni yapmaya hazırız." diye konuştu.

Merkel: Sadece askeri açıdan değil siyasi açıdan da çözüm gerekiyor

Suriye'de siyasi çözümün gerekli olduğunun altını çizen Merkel, hem yurt dışındaki hem ülkelerindeki Suriyelilerin bir araya gelerek oy kullanabileceği bir seçim yapılması gerektiğini söyledi.

Almanya Başbakanı Merkel, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönebilmeleri konusuna ilişkin ise "İnsanların geri dönebilmesi için siyasi bir çözüm gerekiyor." ifadesini kullandı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin, "Failler ortaya çıkarıldıktan sonra Avrupa Birliği genelinde gerekenlerin yapılacağını taahhüt etmek isterim." dedi.

Merkel, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında değerlendirmede bulundu.

Açıklamasında "Son derece verimli bir zirve oldu" ifadesini kullanan Merkel, "Farklı yaklaşımlarımız olsa da mutabık kalarak ortak bir bildirge yayımlayabildik. Bu da bizim ortak bir iradeye sahip olduğumuzu göstermektedir." diye konuştu.

Merkel, Suriye'de bir tarafta terörle mücadele diğer yanda da rejimin kendi halkına yönelik yürüttüğü bir savaşın söz konusu olduğunu söyleyerek, bölgede sadece askeri açıdan değil siyasi açıdan da bir çözüm bulmak gerektiğinin altını çizdi.

Suriye'de birçok insani felaketin yaşandığını anlatan Merkel, nüfusun yarısından fazlasının Ürdün, Türkiye ya da Avrupa ülkelerinde mülteci olarak bulunduğunu hatırlattı ve başka insani felaketlerin yaşanmaması için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi.

"Kimyasal silahların kullanılmaması konusunda kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum" diyen Merkel, siyasi çözüm kapsamında katkılarından ötürü Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'ya teşekkür etti.

Suriye'de siyasi çözüm kapsamında Anayasa Komitesi çalışmalarına da değinen Merkel, "Anayasa Komitesinin yıl sonuna kadar bir araya gelebilmesi için katkıda bulunmak istiyoruz." dedi.

Merkel, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda BM Mülteciler Yüksek Komiserliğiyle sıkı bir iş birliği yapılmasının önemine dikkati çekerek, geri dönenlerin tutuklanmamaları ve kötü muamele görmemeleri gerektiğini dile getirdi.

Suriye'nin yine bütün halkı için güvenli bir vatan olması gerekliliğine vurgu yapan Merkel, "Siyasi sürecin tam da bu zamanda bulunması çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Merkel İdlib'de insani bir felaket olmadan barışçıl bir çözüm bulunması konusunda da gayret göstermeye devam edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

- "ULUSLARARASI TOPLUMUN DA GÖĞÜSLEMESİ GEREKEN BİR SÜREÇ"

Suriye'de siyasi çözüme vurgu yapan Merkel, bu kapsamda olası seçimlere ilişkin, "Suriye halkının tamamı gelecekteki siyasi sistemle ilgili uluslararası denetim altında yapılacak özgür seçimlerde kendileri karar vermelidir." dedi.

Merkel, ülkesinden kaçmak zorunda kalan Suriyelilerin de bu karara katılmaları gerektiğinin altını çizerek, kendi geleceklerine Suriye halkının karar vereceğini dile getirdi.

Suriye rejiminin çok sayıda insanı öldürdüğünü belirten Merkel, siyasi çözümün bu açıdan kolay olmayacağını söyleyerek, "Uluslararası toplumun da göğüslemesi gereken bir süreç olacaktır." yorumunu yaptı.

Merkel, İdlib konusunda Soçi mutabakatında atılan adımlardan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu süreci desteklediklerini ifade etti. Merkel, "(Suriye'de) Milyonlarca insanın tekrar tehlikeye atılmasını istemiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- KAŞIKÇI CİNAYETİ

Yemen savaşıyla ilgili son derece kesin bir politika sürdürdüklerini kaydeden Merkel, "Suudi Arabistan'a olabilecek herhangi bir silah ihracatının tarafımızdan yapılmadığı ve buna karşı bir karar aldığımızı ifade ettik." değerlendirmesinde bulundu.

Merkel, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin, "Kimlerin failler olduğunu ortaya çıkardıktan sonra Avrupa Birliği (AB) olarak Avrupa genelinde kendi ortak değerler zeminimizde gerekenlerin yapılacağını taahhüt etmek isterim." ifadesini kullandı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.