Cuma 16.11.2018 00:00
Son Güncelleme: Cuma 16.11.2018 11:37

Katli satır aralarında gizli

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesinin ardından hala birçok soru işareti açığa kavuşmayı bekliyor. Türk Arap Medya Derneği Genel Direktörü Fatih Öke, Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili önemli bir değerlendirme kaleme aldı. Öke, değerlendirmesinde Kaşıkçı'nın son yazılarını analiz ederek suikastin şifrelerini aradı. İşte o değerlendirme yazısı:

Cemal Kaşıkçı'nın Başkonsolosluk binasına girip de çıkamadığı O meş'um günden beri Türk Arap Medya Derneği olarak Dünya basınına bilgi verdik. Bütün bu süreç içerisinde hep aynı soruyu duyduk. Neden?.. Neden?..

Katlin sebebi Merhum Cemal Kaşıkçı'nın kaleminden dökülen yazılarda gizli. Daha doğrusu gizli değil. Hep orada duruyorlar.

Rahmetli Kaşıkçı'nın Washington Post gazetesinde yazdığı yazılarının ilkinden sonuncusuna hazırlanan 14 makalelik bu seçki, yazarının katilinin ismini ve sebebini fısıldıyor dikkatli okurların kulaklarına.

18 Eylül 2017 tarihinde yazdığı ilk yazısında Kaşıkçı "Suudi Arabistan her zaman bu kadar baskıcı değildi. Şimdiyse katlanılamaz" diyordu.

"Güce erişmesinin ardından Veliaht Prens Muhammed bin Salman, sosyal ve ekonomik reformları destekleyeceğine söz verdi. Suudi Arabistan'ı daha açık ve hoşgörülü hale getirmekten söz etti ve kadınların araba kullanması yasağı gibi gelişimimizi engelleyen şeyleri ele alacağını söyledi.

Fakat şimdilerde gördüğüm tek şey son tutuklama dalgası. Geçtiğimiz hafta, prensin veliaht oluşunun öncesinde, bazıları iyi arkadaşlarım olan yaklaşık 30 kişi yetkililer tarafından toplandı. Bu davranış ülkenin liderliğine aksi yönde fikir belirtmeye cüret eden dini liderlerin ve entelektüellerin halk önünde aşağılanmasını temsil etmektedir.

"ŞİMDİ İSE FARKLI BİR KARAR VERİYORUM..."

Birkaç yıl kadar önce bazı arkadaşlarımın tutuklanması benim için acı vericiydi. Hiçbir şey söylememiştim. Özgürlüğümü ve işimi kaybetmek istememiştim. Ailem için endişelenmiştim.

Şimdi ise farklı bir karar veriyorum. Evimi, ailemi ve işimi geride bıraktım, sesimi artık yükseltiyorum. Bunun aksini yapmak hapishanelerde takati kesilmiş olanlara ihanet etmek olurdu. Birçok insan yapamazken, ben konuşabiliyorum. Şunu bilmenizi isterim ki, Suudi Arabistan daha önceleri böyle değildi. Biz, Suudiler, daha iyisini hak ediyoruz."

31 Ekim 2017'de ise "Suudi Arabistan'ın veliaht prensi aşırıları ezmek istiyor, fakat yanlış insanları cezalandırıyor" diyordu.

"Prens Muhammed aşırılık yanlılarının peşinden giderek doğruyu yapıyor. Fakat yanlış insanların peşine düştü. Geçtiğimiz iki ayda onlarca Suudi entelektüel, din adamı, gazeteci ve sosyal medya yıldızı tutuklandı ki bunların çoğunluğu hükümete kısmen eleştirel bakıyordu.

Öte yandan, birçok Ulema Meclisi üyesi de aşırı fikirlere sahip. Prens Muhammed tarafından büyük saygı gören Şeyh Saleh El-Fawzan, Suudi televizyonunda Şiilerin Müslüman olmadığını söyledi. Bir başka saygı gören kişi, Şeyh Saleh Al-Lohaidan ise Müslüman hükümdarın başkalarına danışmak zorunda olmadığını tavsiye buyurdu. Demokrasi, çoğulculuk ya da kadınların araba kullanması üzerine

olan gerici fikirler, kraliyet kararlarıyla eleştiri ya da zıt argümanlardan korunmaktadır. Böylesine aşırı görüşler hoş görüldüğü sürece nasıl daha ılımlı olabiliriz?"

5 KASIM'DAKİ O YAZISINDA...

5 Kasım yazısında ise Suudi Arabistan'ın veliaht prensinin Putin gibi davrandığını söylüyordu.

"Suudi Arabistan'daki yolsuzluklar diğer ülkedekilerden oldukça farklıdır, çünkü burada yolsuzluk sadece kontrat karşılığı "rüşvetlere", prensin veya hükümet yetkilisinin aile üyesine pahalı bir hediye, devlete tahsis edilen bir özel jetin bir aile tatile gitsin diye kullanılması ile sınırlı değildir.

Bunun yerine, Suudi Arabistan'da üst düzey yetkililer ve prensler, inanılmaz biçimde şişirilmiş -ya da daha kötüsü- gerçekte var olmayan sözleşmelerle milyarderlere dönüştüler.

2004 yılında, Lawrence Wright, New Yorker'da "Sessizlik Krallığı" hakkında yazmıştı, bu yazıya göre Cidde'deki devasa kanalizasyon projesi aslında altında gerçek borular olmayan bir dizi rögar kapaklarından ibaretti.

O zamanlar önde genel bir gazetenin editörü olan bendeniz şunu söyleyebilirim ki, bunu hepimiz biliyorduk fakat asla yazmadık."

13 Kasım 2017 tarihindeki yazısına ise Kaşıkçı, "Suudi Arabistan Lübnan'da büyük karışıklık yaratıyor" başlığını atmıştı.

"Günümüzde, Suudi Arabistan bölgedeki politik olarak en istikrarlı ve ekonomik açıdan en güvenli tek ülkedir. Ne krallık ne de çatışmalarla boğuşan bölgemiz, ülkemin ayağının takılmasını kaldırabilir. Muhammed bin Selman'ın döküntü eylemleri gerginliği derinleştiriyor ve gerek Körfez ülkelerinin gerekse de tüm bölgenin güvenliğini baltalıyor."

Cemal, "Suudi Arabistan, Ali Abdullah Salih'in ölümü ile Arap Baharı'na ihanetinin bedelini ödüyor" diye başlıyordu 5 Aralık 2017 tarihli yazısına.

"Husilerin ağır biçimde mağlup olmasını ve böylelikle onları siyaset alanından uzaklaştırmayı isteyen Riyad'dakiler için sürekli savaş halinde olmak daha çekicidir. Fakat, sadece krallık değil aynı zamanda zaten inanılmaz acılar yaşayan Yemen insanları için de bunun bedeli büyük olacaktır. Bu çatışma Yemenlilerin özgürlük taleplerinin engellenmesinin korkunç bir sonucudur. Şimdi, Husi'ler büyük bir güce dönüştü ve gücü paylaşma üzerine temellendirilen Arap Baharı'nın değerlerine sahip değiller. Dünya'nın gözü Yemen'in üzerinde; Suudilerin savaşı durdurmasının yanında, İran'a da Husi'lere olan desteklerini bitirmeleri için baskı yapılmalı; her iki taraf da gücü paylaşmak için bir Yemenli formülü kabul etmeli. Belki de tiran Salih'in düşüşü Yemen'deki barış için bir fırsattır."

7 Şubat 2018 tarihli yazısında ise "Suudi Arabistan'ın veliaht prensi çoktan devlet medyasını kontrolüne aldı. Şimdiyse, daha da fena sıkıştırıyor" diyordu.

"Suudi Arabistan'ın birçok medya patronu, kendilerini yolsuzlukla suçlanan zengin işadamları, üst düzey yetkililer ve kraliyet ütesi 300'den fazla kişiyle Riyad'daki Ritz-Carlton'da bulduklarında, birçok kişi krallığın diktatörü Muhammed bin Salman'ın medyayı da kontrol altına almak istediğini varsaydı. Bu doğru olmaktan çok uzaktı çünkü kendisi bunu zaten yapıyordu."

"Suudi Arabistan'ın veliaht prensi Kraliçe II. Elizabeth'ten neler öğrenebilir?" başlıklı yazısında ise Kaşıkçı, "MBS'ın Suudi kraliyetini küçültmesi ve görece mahcup edişi hoş bir haber. Fakat, belki de biraz tevazu deneyerek itibar, saygı ve başarıyı elde eden İngiliz Kraliyet Ailesi'nden bir şeyler öğrenebilir. Eğer MBS kendisine yönelik eleştirileri de dinler ve onların da (eleştirenler) ülkelerini sevdiklerini kabullenirse, gücünü daha da arttırabilir" diyordu.

Suudi Arabistan'ın iç kısımlarındaki birçok şehir Detroit'in bir zamanlar yaşadığı olumsuzluklardan muzdarip. Bu yerlerin hepsi kraliyetin petrol zenginliğiyle dalga geçercesine rezil durumdaki Üçüncü Dünya varoşlarıdır. Dolayısıyla, MBS yeni şehirler inşa etmeye girişmeden evvel, belki de eskiler ile uğraşsa iyi olur. Mevcut küresel gezisini başlattığı Mısır ziyareti esnasında; Veliaht Prens, Mısır Başkanı Abdülfettah es-Sisi'ye, Kuzey Suudi Arabistan'dan Akabe Körfezine ve oradan Mısır'a uzanacak ve her yıl milyonlarca turisti çekecek olan "Kızıl Deniz Tatil Beldesi [Riviera]" rüyasını anlattı. Fakat hem Suudi Arabistan hem de Mısır özgür basına sahip olmadığı için, iki lidere hiç kimse Sharm El Sheikh, Hurghada ve El Gouna gibi çeşitli turistik yerler hakkında bir soru sormadı. Bunların hepsi de aynı kıyı üzerinde muazzam sahillere; kronik turist eksikliğine sahiptirler; bir zamanlar oldukları tatil mekanlarının üzülesi gölgelerinden ibaretler. Pek tabii, bu sorun kıymetli devlet fonlarının daha fazla kuma batmış şehirlere harcanmasından önce ele alınmalı."

"Günümüzde Suudi Arabistan'da insanlar konuşmaya cesaret edemiyorlar. Ülke, seslerini yükseltmeye cüret edenlerin kara listeye alındığı, ılımlı eleştirel entelektüellerin ve din adamlarının hapse atıldığı, ve kraliyet üyeleri ve diğer iş liderlerine karşı olan yolsuzluk-karşıtı olduğu söylenen baskını gördü. Bir zamanlar işleri Vehhabilik fanatiklerince sansürlenen veya yasaklanan liberaller rolleri değiştirdi: Şimdilerde bunlar kendilerine göre aşırıcılık olarak gördüklerini yasaklamak istiyorlar. Buna geçtiğimiz ay Riyad Uluslararası Kitap Fuarı'ndaki bazı kitaplarda yapılan sansürleme örnek verilebilir. Böylesine 180 derece dönüş ancak alkışlanabilir. Fakat fikir pazarının her zaman açık olmasına izin vermemeli miyiz?

MBS'ye, hükümetin aşırı Vehhabilik geleneklerinin kısıtlandığı 1979'un öncesindeki iklime geri dönmesi konusunda katılıyorum. Günümüzde kadınlar erkeklerle aynı haklara sahipler. Tüm vatandaşların hapsedilme korkusu olmadan fikirlerini ifade edebilme hakkı olmalıdır. Fakat, eski hoşgörüsüzlük taktiklerini yeni baskı yöntemleriyle değiştirmek bir yanıt değildir."

17 Nisan tarihine geldiğimizde Kaşıkçı, "Kara Panter filminden Arabistan neler öğrenebilir" diye soruyordu.

"Bu çarşamba günü, Disney'in hasılat rekorları kıran "Kara Panter" filmi Suudi Arabistan'da sinema salonlarına gelecek ki bu da ülkede on yıllardır devam eden sinema yasağının resmi olarak sonlanması anlamına gelmektedir. Belki de bu elinde patlamış mısırla sinema filmleri izleyerek büyüyen Amerikalılara saçma gelebilir, fakat bu birçok Suudi için normalleşme yolunda büyük bir adım.

Nicedir, fanatik dini figürler sinemanın ülkedeki tüm ahlaki değerlerin çöküşüne meydan vereceğini vaaz etmişlerdir. MBS bu yasağı kaldırmaya karar vererek, hatiplerin böylesine bir saçmalığı tekrarlamasını başarıyla durdurdu. Yasağın kaldırılmasında öncülük ederek, neyin hoş görülebilir olduğu veya olmadığı konusunda nihai kararın hükümete ait olduğunu, ve bazı şeylerin ulemaya değil de vatandaşların kişisel tercihlerine bırakılması gerektiğini kanıtladı.

Filmin sonunda, Wakanda'nın genç kralı ülkesinin gücünü dünyanın hayrına kullanmayı tercih ediyor. Yakında ülkesinin kralı olması muhtemel olan Veliaht Prens Muhammed bin Salman da gücünü etrafındaki dünyaya barış getirmek için kullanacak mı?"

"Suudi Arabistanlı reformcular artık korkunç bir seçenekle karşı karşıya" diyerek başladığı 21 Mayıs 2018 tarihli yazısında Kaşıkçı, reform ile yasaklamalar arasında kalışını vurguluyordu.

"60, 70 yaşlarındaki reform ikonlarının Suudi gazetelerin manşetlerinde "hain" olarak etiketlendirmeleri korkunç bir şey. Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ın sağladığı birçok sosyal özgürlüğü -- buna kadınların araç kullanması da dahildir -- savunan kadınlar ve erkekler geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan'da tutuklandı. Bu engelleme hükümetin en sadık savunucularını bile şoke etti.

Tutuklamalar tüm Suudilerin karşı karşıya olduğu badireyi gözler önüne sermektedir. Tüm siyasi özgürlük umutlarını terk etmemizi ve sadece eleştirmenleri değil ailelerini de etkileyen seyahat yasakları ile tutuklamalar hakkında sessiz kalmamızı istiyorlar.

MESAJ HERKES İÇİN NET

Coşkuyla sosyal reformları alkışlamamızı ve aynı sorunlara on yıllar önce değinmeye cesaret eden öncü Suudilere herhangi bir atıfta bulunmaktan kaçınarak tüm övgüyü veliaht prense vermemizi bekliyorlar.

Mesaj herkes için net: Hangi türden olursa olsun, aktivizm hükümet bünyesinde olmalı ve bağımsız seslere veya zıt fikirlere müsamaha gösterilmeyecektir. Hükümet politikasının dışına hiç kimse çıkamaz.

Peki, bizim için başka bir yol yok mu? Sinema salonları ile hükümetin hareketlerine yönelik destekleyici veya eleştirel fikirlerimizi vatandaşlar olarak dile getirmek arasında seçim mi yapmak zorundayız? Kendimiz, eşlerimiz, kocalarımız ve çocuklarımız için özgür seyahat ve yaşama hakkı karşılığında liderlerimizin kararlarına dair sadece olumlu söylemlerde mi bulunabiliriz?

Yemen bataklığından, alelacele yapılan ekonomik reformlara, Katar ablukasından, Iran'a karşı İsrail ile müttefiklik tartışmalarına ve geçtiğimiz yıl yapılan onlarca Suudi entelektüelinin hapsedilmesi gibi konulardan uzak durup, uzun bir süredir bahsetmiş olduğum sosyal reformları şükranla kabul etmem gerektiği bana söylendi.

Hükümet tarafından altı ay boyunca susturulduktan sonra Suudi Arabistan'ı son kez terk ettiğim geçtiğimiz hazirandan bu yana her sabah bu seçime uyanıyorum."

Bütün Dünya'nın alkışladığı kadınlar için araç kullanma yasağının kalktığı 25 Haziran 2018 günü ise, bu yeniliğe farklı bir bakış açısı getirerek "Nihayet Suudi Arabistan'ın kadınları araç sürebilecekler.

"Veliaht Prens Muhammed bin Selman olayı doğru bir şekilde sonlandırdığı için övgü almayı hak ediyor. Önceki liderler bu meseleyi ele alma konusunda isteksiz olsalar da, o (MBS) bununla yüzleşti ve Suudi Arabistan için doğru olanı yaptı. Aynı zamanda umuyorum ki kendisi bireysel olarak özgürlük ve modernizasyon için çok çaba gösteren her bir Suudi vatandaşının cesur davranışlarını da unutmayacaktır. Kadınların araç kullanabilmesi için cesurca kampanya yürüten Hathloul, Aziza al- Yousef, Eman al-Nafjan ve diğer kadınların serbest bırakılmasını emretmeli. Gözyaşları ve zahmetlerinin sonuçlarını nihayet görebilmeliler."

"Yemen'deki bu zalim savaş ne kadar uzun sürerse, hasar da o kadar kalıcı olacaktır. Yemen halkı açlık, kolera, su kıtlığı ve ülkelerini yeniden inşa etmekle meşgul olacaklar. Veliaht prens bu şiddete son vermeli ve İslam'ın doğduğu yere onurunu iade etmelidir."

Ortadan kaybolmasından iki hafta sonra 17 Ekim 2018'de gecikmeyle yayınlanan en son makalesinde ise Kaşıkçı canına ve bedenine kastedenlerin gerçek motivasyonunu ortaya koyuyordu...

"

Sevgili dostum, önde gelen Suudi yazar Saleh al-Shehi, Suudi basınında bugüne dek yayımlanan en ünlü köşe yazılarından birini kaleme aldı. Maalesef şimdi, Suudi düzene aykırı görülen yorumları için çarptırıldığı, kanuni dayanağı olmayan 5 yıl hapis cezasını çekiyor. Bu eylemler artık uluslararası toplumdan ters bir tepki almıyor. Bunun yerine, bu eylemler kınamayı tetikleyebilse de ardından yine sessizlik oluyor.

Sonuç olarak Arap hükümetlerine gittikçe artan oranda basını susturmayı sürdürme yetkisi veriliyor. Bir zamanlar gazeteciler, internetin bilgiyi sansür ve basılı medyayla ilgili kontrollerden kurtaracağına inanıyordu ancak mevcudiyeti bilginin kontrol edilmesine bağlı olan bu hükümetler, interneti agresif bir şekilde engelledi. Ayrıca yerel gazetecileri tutukladı ve reklamcıları, özel yayınların gelirlerine zarar vermeye zorladı.

ARAP DÜNYASININ, ESKİ ULUSLARARASI BASININ MODERN BİR SÜRÜMÜNE İHTİYACI VAR

Arap dünyasının, eski uluslararası basının modern bir sürümüne ihtiyacı var, böylece vatandaşlar küresel etkinliklerden haberdar edilebilirler. Daha da önemlisi, Arapların seslerini duyurmak için bir platform sağlamaya ihtiyacımız var. Yoksulluk, kötü yönetim ve yetersiz eğitimden mustaribiz. Propaganda yoluyla nefret yayan milliyetçi hükümetlerin etkisinden arındırılmış bağımsız bir uluslararası forumun oluşturulmasıyla, Arap dünyasındaki sıradan kişiler, toplumlarının karşılaştığı yapısal sorunlara değinebilir."

Ve bundan sonrası sessizlik oluyordu.

Ortadoğu'nun en büyük gazetecisi, hayal güçlerimizin hatta, en kanlı Tarantino filmlerinin bile ötesinde bir yöntemle susturuluyordu.

Daha doğrusu susturulduğu sanılıyor.

Zira, neden öldürüldüğünün cevabını veren yazıları hala orada duruyor. Katıldığı programların kayıtları, yaptığı konuşmalar, verdiği demeçler, hepsi ve daha fazlası, hatta, yabancı dil sorunu olanlar için online çeviri siteleri internette bulunuyor. Bu görüşleri asla susturamayacaklar. Onun yumuşak mizacından çıkan fikirler öyle bir gelişecek ki, elmastan sert olduğunu sanan çevreler bir zaman sonra darmadağın olacak.

Cemal Kaşıkçı'nın başlattığı seviyeli eleştiri kültürü, Ortadoğu'nun genç gazetecileri için yeni bir tarz olacak.

Son yazısında bahsettiği modern bir basın, yeni bir platform, hatta bahsetmediği genç gazeteciler için çok uluslu bir eğitim programı... Hepsi, hepsi burada hayata geçecek. Nasıl olacağını Allah bilir. Ancak bildiğimiz bir şey var ki biz vazgeçmeyeceğiz. Bizler geride bıraktığı dostları, arkadaşları ve meslektaşları olarak onun görüşlerini ve hayallerini yansıtmaya, büyütmeye ve yaymaya devam edeceğiz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.