Çarşamba 02.01.2019 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 02.01.2019 13:06

Özgürlük peşinde mülteci hayatlar!

Sabzagul, Behzad, Neçirvan, Fazala, Nevruz ve daha yüzlercesi... Bosna Hersek'in Bihaç şehrinde Türk Kızılayı'nın paydaşı olduğu mülteci kampında 2 binden fazla kişi, umutlarının peşinde sürüklendikleri yolculaklarının son durağında özgür bir hayata adım atacakları günü bekliyor. Yıllardır aileleri veya tek başlarına zorlu yolcularda işkence veya hırsızlıkla mücadale etmelerine karşın hepsi de hayallerine kavuşmanın ümidini koruyor.

Bosna Hersek'te, Hırvatistan sınırına 30 km uzaklıkta bulunan Bihaç Baira Kampı birbirinden acı hikâyelere tanıklık eden insanlara ev sahipliği yapıyor. Uluslararası Göç Örgütü, Bosna Kızılhaçı ve Türk Kızılayı'nın ortak projesi olan kampta, 2 binden fazla kişi çadır ve konteynırlarda yaşamlarını sürdürüyor. Kampta ağırlıklı olarak Afganistan, Pakistan, Bangladeş, İran, Irak ve Suriye'den mülteciler var. Türkiye, Yunanistan gibi ülkeleri kaçak yollardan geçerek daha iyi bir yaşam umuduyla Avrupa'ya doğru yol alan mülteciler, aylar hatta yıllar süren bu yolculuklarının nereye varacağını bile kestiremiyor.

"YABANCI DÜŞMANLIĞINA DÖNÜŞTÜRÜLMEDEN ÇÖZECEĞİZ"

Bihaç Kampı'nı ziyaret eden Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık yaptıkları çalışmaları anlattı. Kızılay'ın şimdiye kadar 9 TIR dolusu insani yardım gönderdiğini ifade eden Kınık, "Buradaki insanların temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında çalışıyoruz. 3 bin civarında insana destek veriyoruz. Göçmen krizinin Bosna-Hersek'te yabancı düşmanlığına dönüştürülmeden, güvenlik temelli insancıl politikaları ezmesine müsaade etmeden bir yordam oluşturmasına destek vermeye çalışıyoruz. Buradaki insanlar sınır dışı edildiklerine paralarına ve eşyalarına el konulduğu için 2 TIR kışlık giysi göndereceğiz ve bir ambulans göndereceğiz. Kızılhaç'ın kapasitesini arttırmak için eğitimler vereceğiz. Tahminimiz, havaların ısınmasıyla birlikte buraya yönelecek göçmen dalgasını artacağı şeklinde." dedi. Kınık, mültecilerin ülkelirine gönüllü dönmelerini sağlamak adına kendi ülkelerinde iş ve istihdam oluşturacak sosyal projeler yürüttüklerini de belirtti.


"BİZİ ÖLDÜRECEKLERDİ"

Kampta kalanların her birinin ayrı dramı var. Her bir mülteci bambaşka hikâyelerin kahramanı. İşte onlardan bazıları:
Sabzagul Fakiri(27): Henüz 1.5 yaşında olan oğlu ve eşiyle beraber kampta hayatını sürdürmeye çalışıyor. 2016'da Afganistan El Harat'tan yola çıkan karı koca, Türkiye-Yunanistan-Makedonya-Sırbistan rotasından sonra kampa ulaşmış. Sırbistan'da çocuğunu kucağına alan kadın, "Ailemin istediği kişiyle evlenmek istemediğim için kocamla beraber kaçtık. Orada kalsak bizi öldüreceklerdi. Şimdi de bulsalar bizi öldürürler. Oraya asla dönmeyeceğim. Almanya'ya gidip çocum için güzel bir hayat ve huzur istiyorum" diyerek çaresizliğini dile getiriyor.

"TÜRK KIZILAYI YATACAK YERİ ÇÖZDÜ"

Behzad Muhammedi Durta: Törer baskısın kaçtı. Nişanlısını bırakmak zorunda kalıp 'yeni bir hayat için' yollara düştü. Kendisini kampa kadar getiren süreci paylaşan Durta, "Kürt olduğum için İran'ın PKK'sı PEJAK beni örgüte katılmaya zorluyordu. Hem baskı hem ağır vergi vardı. Özgür bir hayat kurmak için hedefim Danimarka. Sonra eşimi (nişanlısı) yanıma alacağım. Yunanistan'da 6 ay hapiste kaldım. Hırvatistan'da yakalanınca her şeyimizi alıp bize şiddet uyguladıktan sonra sınır dışı edildim. Kaburgalarım kırıldı. Bu yolda şu ana kadar 27 bin 500 euro (165 bin TL) harcadım. Bu kampta berbat bir ortam vardı ama Türk Kızılayı sayesinde yatacak yer sorununu çözdük" dedi.

ÜÇÜNCÜ BEBEK UMUT OLDU

Neçirvan Ahmet(24) ve eşi Nevruz Ramazan(22): 1.5 yaşındaki oğlu Muayyede Neçirvan ile kampta kalan çift, Irak'ın Musul kentinden düştü yollara. Onların da yürek yakan bir dramı var. Neçirvan Ahmet şu detayları aktarıyor: "İlk olarak 2015'te tek başıma Almanya'ya kaçak gittim ve iltica başvurum kabul edildi. Eşim hamileydi ve Irak'ta DEAŞ saldırısından korkup bebeğini kaybetti. Irak'a dönmek zorunda kaldım. İkinci çocuğunu de Haşdi Şabi saldırılarında korkudan kaybetti. Üçüncü çocuğunu dünyaya getirince yola çıktık. Türkiye üzerinden Bulgaristan'da 2 günü aç susuz şekilde, bebeğimizle 20 gün hapiste kaldık." diyor.


"TÜM AİLESİ BOMBALI SALDIRIDA ÖLDÜ"

Fazala Amin Armeni(24): Afganistan Celalabad'dan yollada düşmüş umudunun peşinden... İlk olarak 2015'de eşini ve çocuğunu bırakıp Almanya'ya gitmiş. 2016'daki bir patlamada bütün ailesini kaybetmiş. Acılarla geçen yaşamını şu sözlerle anlatıyor: "Ailemin öldüğünü öğrendikten sonra Afganistan'da kalmak için bir gerekçem yoktu artık. Bütün Avrupa ülkelerine gittim ama hepsinden sınır dışı edildim. Kuzenlerim de başka ülkelerde mülteci. Şu an yaşamak için hiçbir şeyim yok. Kızılay buraya geldiği için mutluyum ama tek isteğim başka bir ülkeye gitmek."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.