Salı 19.11.2019

Petrol paylaşımı teklif edenlere bizim derdimiz insan dedik

Başkan Erdoğan 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nın açılışında konuştu: Petrol için terör örgütleriyle kol kola girenlere karşı onurumuzu koruyoruz. Petrol paylaşımını bizim önümüze de getirdiler. ‘Bizim derdimiz petrol değil, insan’ dedik. Bu konuda başımız dik, alnımız açık

Başkan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nın açılışında konuştu. İşte Başkan Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları;
DEVLET-MİLLET GÜÇLÜ BAĞI TÜRKİYE'NİN FARKI: Vatandaşıyla güçlü bağlar tesis edemeyen devletler iç ve dış müdahalelere karşı çok daha korunmasız. Halkının sahip çıktığı bir ülkeyi hiçbir gücün ve etkinin yıkabilmesi mümkün değildir. Buna karşılık kendi insanının sesine kulak vermeyen, sıkıntılarına çözüm yolu aramayan, tam tersine itirazları hoyratça bastırmaya çalışan devletler, çok büyük acılar ve yıkımlarla karşılaşabiliyor. Özellikle bölgemizde bu vahim hataya düşen pek çok devlet ve yönetim var. Türkiye'nin farkı, tarihi tecrübelerinden süzülüp gelen bir ferasetle devlet ile millet arasındaki güçlü bağa sıkı sıkıya sahip çıkmasıdır. Bu sayede yıllardır terör örgütlerinin saldırılarından ekonomik tuzaklara kadar pek çok tehditle yüzleşmemize rağmen dimdik ayakta kalmayı ve gücümüzü sürekli artırmayı başardık. Dünyanın en büyük ve en uzun süreli devletlerinden olan Osmanlı'nın manevi kurucusu denilebilecek Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." sözünü düstur edindik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan "İnsan merkezli olmayan her yapı yıkılmaya mahkumdur"

MİLLİ İRADEYİ DEMOKRASİNİN MERKEZİNE YERLEŞTİRDİK: Yönetim sistemi değişikliğiyle milli iradenin üstünlüğü ilkesini demokrasimizin merkezine yerleştirdik. Milletimizin kamu kurumları karşısındaki hak arayışını ne kadar çoğaltır, çeşitlendirir ve etkin hale getirirsek, devletimizin o derece güçlü olacağına inanıyoruz. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun açılmasından Cumhurbaşkanlığımız bünyesindeki CİMER ve belediyelerde çeşitli isimlerle faaliyet yürüten birimlere kadar bu yaklaşımla hayata geçirdiğimiz pek çok uygulama var. TBMM bünyesinde ihdas ettiğimiz Kamu Denetçiliği Kurumu, diğer adıyla Ombudsmanlık da yine bu anlayışın bir ürünüdür.
* Kamu imkanlarını belirli güç odaklarının tekelinden çıkartıp milletimizin emrine verdikçe içeride ve dışarıda çok daha emin adımlarla yürüyebilen bir ülke haline geldik. 2053 ve 2071 vizyonlarımızın en önemli unsuru bu sağlam altyapı olacaktır.
* Modern yönetim anlayışının özünü oluşturan, bireyi devlet karşısında koruma hassasiyeti, "sınırların iyi bir şekilde belirlenmesi" şartıyla kesinlikle doğru bir ilke. Buradaki sorun Batılı ülkelerin diğer ülkeler söz konusu olduğunda tamamen bireyci bir dayatma içine girmesi. Demokratik işleyişi yeterince oturtamamış ülkeler kendi içlerindeki eksikliklerinin mahcubiyetiyle bu tür dayatmalara ya boyun eğmekte ya da refleks olarak tam tersi uygulamalara yönelmekte.

GÜYA DEMOKRASİDE VE İNSAN HAKLARINDA İLERİ GÖZÜKEN ÜLKELER EN KÜÇÜK BİR KRİZDE DESPOTLAŞIYOR: Güya demokraside ve özellikle de insan haklarında en ileride gözüken kimi ülkelerin en küçük bir kriz durumunda nasıl süratle despotlaşabildiklerini açık ve net görüyoruz. Güvenlik sorunlarını çözmüş, refah düzeyini yükseltmiş, demokratik kurumlarını ve pratiklerini oturtmuş bir ülke iyi yönetim konusunda çok yüksek standartlar ortaya koyabilir.
70 YILLIK ÇOK PARTİLİ DEMOKRASİ TECRÜBEMİZ VAR: Tüm aksaklıklarına rağmen neredeyse 70 yıllık çok partili demokrasi tecrübemiz var. Hukuk külliyatımızda da devlet-vatandaş ilişkilerinde bireyi önceleyen oldukça hacimli bir içtihat birikimi var. Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşlarla ilişkilerde üstendiğimiz yükümlülüklerle de önemli kazanımlar elde ettik. Bu hususların üzerinde, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve iyi yönetim ilkeleri doğrultusunda samimi gayret gösteren ülkelere haksızlık yapılmaması gerektiğini belirtmek için duruyorum. Avrupa İyi Yönetim Yasası, birliğin kuruluşundan neredeyse yarım asır sonra 2001'de çıkartılmıştır. İyi yönetim konusunda samimi çaba gösteren ülkeleri, güçlerini aşan dayatmalar yerine işlerini kolaylaştıracak formüllerle desteklemenin, herkes için çok daha doğru olacağına inanıyoruz.

* Terör örgütlerini kendimizden uzak tutmakla yetinmiyor, inlerine girip imha ediyoruz. DEAŞ'tan El Kaide'ye, PKK/YPG'den FETÖ'ye kadar ülkemizi ve dünyayı tehdit eden ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle de mücadele halindeyiz. Ülkemizdeki ana muhalefet 'Bunları tekrar memleketlerine göndereceğiz' diyor. Biz varil bombaları altında inleyen, oralardan kaçan insanları asla ve kata o bombalarına tekrar teslim etmeyiz. "Dünyanın en güçlüleri çıkıp ne diyor? 'Biz bir numarayız' diyor. Hayır, siz bir numara değilsiniz. Dünyada en az gelişmiş ülkelere veya mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye'dir. Bunu açık ve net söylüyorum. Devletlere sınırlarının genişliği veya çok parası olmasının "büyük" sıfatı kazandırmıyor. Büyük devlet fert fert, yönetimi altındaki tüm insanların güvenliğini, huzurunu, mutluluğunu sağlayabilen devlettir. İyi yönetim ilkeleri dediğimiz başlıkların her biri de işte bu amaca yöneliktir. Biz elimizdeki imkanları, barınmadan eğitim ve sağlığa kadar her alanda yıllardır 4 milyonun üzerindeki mağdur ve mazlum sığınmacıyla paylaşıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nda önemli açıklamalar

* Son dönemde yaşanan sığınmacı meselesi pek çok ülkenin başını öne eğecek utanç tablolarıyla doluyken bizim bu konuda hamd olsun hep başımız dik, alnımız açık olmuştur. Aynı şekilde birileri petrol paylaşımının içinde, 'acaba ne kadar daha petrol çıkartırız?' diyor. Bizim önümüze de bunu getirdiler. 'Bizim derdimiz petrol değil' dedik. Bizim derdimiz insan, bu insanları kurtarmak. Petrol veya siyasi çıkar için terör örgütleriyle kol kola girmekten çekinmeyen nice devlet varken biz bu konuda da onurlu duruşumuzu koruyoruz. Buna rağmen sözde Ermeni soykırımı gibi iftiralara muhatap olmaktan kurtulamıyoruz. Daha da trajikomik olan kendi güvenliğimizi sağlamak için attığımız meşru adımlar sebebiyle yaptırım tehditlerine maruz kalmamızdır. Tarih bu olup bitenlerin hepsini kayda alıyor. Gelecek nesiller bugünleri değerlendirirken Türkiye'yi de diğerlerini de inşallah hak ettikleri yere yerleştirecektir. İşte bunun için biz diyoruz ki iyi yönetimi sadece kendi vatandaşlarımız değil, tüm insanlık için isteyelim. Hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, saygıyı ve diğer tüm ilkeleri herkes için talep edip hayata geçirmedikçe hiçbirimiz huzurlu olamayız.

ŞİKAYETİN ÇOĞALDIĞI YERDE İDARE-İ MASLAHATTA ISRAR HALKA ZULÜMDÜR
Türkçedeki "idare-i maslahat eylemek" "var olan durumu sürdürmek" şeklinde ifade edilebilir. Burada var olan durumdan kasıt, genellikle insanların şikayet ettiği, değişmesini istediği uygulamaların sürdürülmesidir. Şikayetlerin çoğaldığı bir yerde, idare-i maslahatta ısrar ise halka zulmetmektir. Bizim milletimiz 'Zulümle abad olanın akıbeti berbat olur.' der. Hak ve adalet temelli her itirazın kamu nezdinde karşılık bulması, zulmün önüne geçecek en önemli yöntemdir. Hikmet-i hükümet dediğimiz, yaptıkları sorgulanamayan, kerameti kendinden menkul devlet yönetimi artık geride kalmıştır. Bunun yerine hukuka ve insan haklarına dayalı, güvenilir ve şeffaf devlet yönetimi genel kabul haline gelmiştir.
DUVARLARIN GERİSİNDE ÖZGÜRLÜK VE REFAH TİYATROSU OYNUYORLAR
Bugün inşa ettikleri duvarların gerisinde umarsızca özgürlük ve refah tiyatrosu oynayanlar, yarın sırça köşkleri başlarına indiğinde diğer insanların neler hissettiklerini çok iyi anlayacaklardır. Ama maalesef o gün geldiğinde iş işten geçmiş olacaktır. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nın bu yılki teması olan 'iyi yönetim' ilkelerinin bu gözle de konuşulmasını, tartışılmasını diliyorum.
ULUSLARARASI TOPLUMUN VİCDAN BORCUNU TÜRKİYE ÖDÜYOR
Ekonomisi ve yönetim sistemi bizden çok daha ilerideki gelişmiş ülkeler vatandaşlarının güvenliği ve refahı için kapılarını sığınmacılara kapattı, biz ise kapatmadık. Biz açık tuttuk, halen de açık tutuyoruz. Biz o adeta kesici tel örgülerden geçmeye kalkan o kadınları, erkekleri, çocukları gördükçe bizim ciğerlerimiz parçalanıyor ama onlarda böyle bir şey söz konusu değil. Türkiye tüm çabalarıyla sadece kendi güvenliğini ve huzurunu sağlamakla kalmıyor, tüm uluslararası toplumun vicdan borcunu da ödüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.