Cuma 28.02.2020

28 Şubat postmodern darbenin mağdurları: Bin yıl geçse de unutmayacağız

Bundan tam 23 yıl önce Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat’ın mağdurları o süreçte yaşananları SABAH’a anlattı

Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak kayıtlara geçen 28 Şubat 1997'deki MGK'nin üzerinden 23 yıl geçti. Süreç, rejim ve irtica tartışmaları, Sincan'daki "Kudüs Gecesi", tankların yürütülmesi ve "Demokrasiye balans ayarı yaptık", "28 Şubat bin yıl sürecek" sözleriyle zihinlere kazındı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında 8 saat 45 dakika süren MGK toplantısı ve sonrasında yaşanan süreç, Başbakan Necmettin Erbakan'a konulan siyaset yasağı ve Refah Partisi'nin kapatılmasıyla noktalanmıştı.
Toplum üzerinde psikolojik harp taktiklerinin uygulandığı o süreçte, irtica bahanesiyle milyonlarca kişi fişlendi, başörtülü kadınlar okul kapılarından geri çevrilirken işten atılanlar, sürgün edilenler, işkenceye uğrayanlar, cezaevlerine konulanlar oldu. İçinde siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarını barındıran bu darbe milyonlarca insanı mağdur etti, toplumda derin izler bıraktı. 28 Şubat mağdurları o karanlık süreçte yaşadıklarını anlattı. İşte söyledikleri:

İŞKENCEYLE İFADESİ ALINDI, 23 YIL HAPİS YATTI
28 Şubat sürecinin mağdurlarından biri olan İsmail Uysal'ın hayatı o dönemde yaşanan baskı ve zulümü gözler önüne seriyor. 1995'te işkence ile ifadesi alınıp hapse atıldı. DGM'de idamla yargılandı, müebbet hapis cezası aldı. 23 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 2018'de tahliye edilen Uysal, yaşadıklarını anlattı. "Bana mağdur demeyin, ben 28 Şubat'a direnenim" diyen Uysal şöyle konuştu: Yıl 1995. Fatih ilçesinde oturuyordum. Arkadaşlarla ciddi şeyler konuşurduk; dergi satıyorduk, gösterilere gidiyorduk, keskin konuşuyorduk. Dinime, ahlakıma uymayan kanunlar çıkarılıyordu. Derdimiz ise dünyada Müslümanların zulüm çekmesiydi. Mimlemişlerdi bizi. Ekarte etmek istediler." Uysal, "Gözaltında itfaiye hortumuyla kalasa asıldım. 20 dakikayı geçerse kalasta biter insan. Cinsel organıma, kulak memelerine, göğsüme elektrik verildi. Niçin? Çünkü ben bir görüşe sahibim. Bu dünya görüşünün hiçbir yabancılığı da yoktu; yerli ve milliydim. 28 Şubat'ta gerçek dindarlar zulüm çekti. 28 Şubat FETÖ'ye yaradı, ama 15 Temmuz darbe girişimi FETÖ'nün bitmesine neden oldu" dedi.
ÇIKTIĞIMA İNANAMADIM
Cezaevinden çıktığına inanamadığını anlatan Uslu, "Koğuşta tek başımaydım. Ethem Köylü benden bir hafta önce çıkmıştı. Bir hafta sonra gardiyan 'Tahliye var' deyince şoke oldum. Bolu'da F Tipinde, bir anda çıktım. Annem 80 yaşında, tahliye olacağıma ümidi yoktu. İstanbul'da ilk günden hiç bilmediğim bir şehirde gezer gibi geziyordum. Yabancı bir şehre gelmiş gibi hissettim" diye konuştu. Damla KAYA/ÖZEL İSTİHBARAT

BACAĞINI KAYBETTİ AMA YILMADI
Dilek Gürgen Yıldırım, 28 Şubat sürecinin sembol isimlerinden. Yıldırım, 21 Aralık 1998'de başörtüsü yasağı protestosu sırasında Bursa Nilüfer İmam Hatip Lisesi'nin önünde kamyonun çarpması sonucu sağ bacağını kaybetti. Ama yılmadı, liseyi dışarıdan bitirdi. Protez bacakla hayatına devam etti ve Saraybosna Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. Yaşama tutunan ve evlenip üç çocuk sahibi ola Yıldırım şunları söyledi:
* Başörtüsü yasağının ilk uygulanmaya başlandığı gündü. Okul kapısının önünde kalıp içeri alınmamıştık. O sırada yaşadığım kaza sonrası sağ bacağımı kaybettim. Hayatımın en keskin, en zorlu süreciydi.
* 28 Şubat siyasi, ekonomik, bireysel ve toplumsal telafisi yapılamayacak tüm ciddi sonuçlarıyla Türkiye ve Türkiye'nin kendi insanı için büyük bir travma ve kayıp dönemi olmuştur. Darbenin ne anlama geldiğini dahi tam bilmezken, o sürecin birinci muhatapları olduk. Acımasız, hastalıklı bir düşünce ve algının ürünü olan 28 Şubat, topluma dayattıkları, kabul edilemez uygulama ve yasaklarıyla hayatlarımızı kâbusa çevirip alt üst etmiştir.
* Rabbim bir daha o günleri yaşatmasın. "28 Şubat bin yıl devam edecek" diyenleri bugün kimse hatırlamıyor. Başörtüsü yasağını kaldıran Cumhurbaşkanımıza bu hususta bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Kenan KIRAN / SABAH

'BAŞÖRTÜSÜ ZULMÜNDEN BİZİ ERDOĞAN KURTARDI'
Kayseri'de yaşayan doktor Necla Çimen de 28 Şubat sürecinin mağdurlarından birisi. Erciyes Üniversitesi'nde okuduğu yıllarda başörtüsü taktığı için hakkında soruşturma açılan Çimen, mezun olup göreve başladıktan sonra da hastanede baskılarına maruz kaldı. Dayanamayıp istifa etti. Çimen o günleri şöymle anlattı: "O dönemde profesörler ve rektör bizlere çok baskı yapıyordu. Hakkımda soruşturma açmışlardı. Bir süre peruk takmak zorunda kaldım. Üniversiteden mezun olduktan sonra Sinop'ta pratisyen hekim olarak göreve başladım. Orada da sıkıntılar yaşadım. Daha sonra Kayseri'ye tayinim çıktı. O dönemde hem başhekim hem de sağlık grup başkanıydım. Kaymakam bey ve jandarma komutanının baskısına maruz kalıyordum. Hem başhekimlik hem de sağlık grup başkanlığından istifa etmek zorunda kaldım. AK Parti iktidarı ile birlikte başörtüsü yasağı kalktı. Başörtüsü zulmünden bizleri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kurtardı" dedi. Ali ALTUNTAŞ / SABAH

OKULA GİTMEK HAYALDİ, ÜNİVERSİTEDE DERS VERİYORUM
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden Türkiye STK'ları Platformu'nun "Gençlik ve Sosyal Girişimcilik" ödülünü alan yönetmen Tülay Gökçimen şunları anlattı: "O zamanlar biz başörtülü birey olarak birçok şeyi yapamıyorduk. Sokakta yürümek bile zordu aslında. Ben çok net hatırlıyorum. Bize gelen misafirlerle dışarıya çıktığımızda bile sağdan soldan başörtümüze kötü sözler geliyordu. Ben her zaman gazetecilik yapmak, sinema film çekimleriyle uğraşmak istiyordum. Ama mümkün değildi. Üniversitede sınavlarıma çalıştığım halde giremiyordum. Belgesel çekmek, film yapmak istediğim için birçok yere başvurdum. Özel sektör bile bize karşı olumsuz tavırlar vardı. Şu anda yaptığımız hiçbir şeyi yapamıyorduk tabi. Başörtü yasağı kalktıktan sonra okullarımıza devam edip mezun olduk. Ben şimdi üniversitede seminer ve ders veriyorum. O zamanlar bir okula gitmek bile hayaldi, şimdi üniversitede ders veriyorum. Başörtüsünün bizim beynimizi örttüğünü zannediyorlardı. Bizim ekibimizde başörtülü olmayan arkadaşlar da var. Biz hiçbir zaman böyle bir ayrıştırıcı bir şekilde davranmadık, davranmıyoruz." Zeynel YAMAN / SABAH

"ÖZGÜRLÜK" İSTEDİ EVİNE YAPILAN BASKINLA TUTUKLANDI
Kayseri'de 28 Şubat sürecinde Milli Gençlik Vakfı'nda öğrenci sorumlusu olarak görev yapan Rabia Öcalan (44), başörtülülere yönelik zulmün en şiddetli olduğu 1997 yılında üniversitede düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemlerine katıldığı için tutuklandı. Evine yapılan baskında iki çocuğunun gözleri önünde gözaltına alınan Rabia Öcalan "Protestolara katıldığım için sabah evime baskın yapıldı. İki çocuğumun gözü önünde gözaltına alınarak emniyete götürüldüm. Terörle mücadelede sorgulandım, sonrasında tutuklandım. Gözaltına alınırken 4 ve 6 yaşındaki iki çocuğumu komşuma bırakmıştım. Tutuklanınca oğlum beni uzun süre göremeyince bütün vücudunda yaralar oluşmuş. O günden bu yana oğlum sedef hastası. Daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Kızım üniversitede başörtüsü baskısı görmeden okuyabildiyse bu Cumhurbaşkanımız sayesinde" dedi. Ali ALTUNTAŞ / SABAH
TARİHİN EN KARANLIK KÖŞESİNDE YERİNİ ALDI
28 Şubat'ın 23. yıldönümü nedeniyle siyasilerden de açıklamalar geldi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Türk siyasi tarihi için en utanç verici günlerden birisi. Milli iradenin gasp edildiği, silahların millete doğrultmakta tehdit edildiği bir dönem. Siyaset üzerinde vesayet kurulmak istenen bir dönem. Hafızamızda yerini koruyor.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: 28 Şubat; soğuğuyla, zulümleriyle, baskılarıyla, insan hakları ihlalleriyle tarihin en karanlık köşesinde yerini aldı. Bu ülkeyi; dünün cuntacılarının, 28 Şubat Postmodern Darbesi'nin akıl hocalarının rüyalarına hiçbir zaman teslim etmeyeceğiz.
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş: 28 Şubat, sadece bir darbe olmanın da ötesinde millete ve onun değerlerine yönelik bir zulüm süreciydi. Topyekün millete karşı açılmış asimetrik bir psikolojik savaştı. Bu süreci yönetenlerin arkasında elbette dış güçler vardı. O zulüm sürecinde birçok masum insan ağır bedeller ödedi. Çok şükür ki artık Türkiye o karanlık günlerden kurtuldu.
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu: 28 Şubat, sadece siyasete ve demokrasiye değil aziz Milletimize ve onun iradesine karşı yapılmış en sinsi darbedir. Eda IŞIK / ANKARA

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.