Devletimizin büyüklüğünü gördük

Türkiye yurtdışında eğitim gören öğrencileri başarılı tahliye operasyonlarıyla ülkeye getiriyor. Bu öğrencilerden 442'si Sivas Kredi Yurtlar Kurumu'na 14 günlük karantina için yerleştirildi.Öğenciler SABAH'a tahliye ve karantina sürecini anlattı.
İrlanda'nın Dublin kentine dil eğitimi gören Endüstri Mühendisi Tuba Mine Akkoca: Türkiye'ye daha önce dönmek istedim ama uçuşlar kapatılınca uçak iptal oldu. Devletimiz, konsolosluk aracılığıyla uçak ayarladı. Sivas iner inmez bizi sağlık görevlileri karşıladı. Taramalardan geçtik. Otobüslerle kalacağımız yurda getirdiler. Odalarımız isim isim ayrılmıştı. Herkese numara verildi. Teker teker odalara yerleştik. Odalarda tek kişi kalıyoruz, yemeklerimizi kapıya getiriyorlar. Ateşimizi takip ediyorlar. Bu süreçte devletimizin büyüklüğünü bir kez daha gördük. Orada başka ülke vatandaşı arkadaşlarım da vardı. Onlar bizim kadar şanslı değildi. Ülkelerine dönemediler. Bolivyalı arkadaşım evine gidemedi. Brezilyalı başka ülkelere gidip oradan ülkesine dönmek için uğraşıyor. İtalyan arkadaşım ülkesinden bir cevap dahi alamadı. Karantinada olduğumu söyledim, inanmıyorlar tedbirlerin böyle sıkı olduğunu görmek mutlu etti. İrlanda'da ve diğer Avrupa ülkelerinde durum böyle değil. Türkiye gerçekten harika bir devlet, ülkeme döndüğüm için çok mutluyum. Bu organizasyon için devletime sonsuz teşekkürler.

SINIRSIZ İNTERNET VAR
İrlanda'ya dil öğrenmek için giden işletme mezunu Furkan Koçer: Konsolosluk aracılığı ile bir uçağın ayarlanabileceğini öğrendim ben de ismimi yazdırdım. Biletim vardı onu daha erkene aldılar. Bize uçağın saati ve yeri mail yoluyla bildirildi. Erken saatte havalimanına gittim. Tek tek maske takıp uçağa bindirdiler. Sivas'ta uçaktan inerken polis ve sağlık ekipleri etrafımızda çember oluşturdu. Termal kameradan geçip, ateşim ölçüldü. Öksürüğüm ve kronik diyabet hastalığım olduğunu söyledim. Ateşimde biraz yüksek çıkınca karantina taahhütnamesini imzaladım ve Sivas Numune Hastanesi'ne gittik. Tedbir amaçlı testlerim yapıldı. İki tüp kan alındı. Daha sonra yurda götürüldüm. Orada her şey hazırdı, sadece bizim olduğumuz bir yerden giriş yaptık. Ve yine sadece benim olduğum bir odaya alındım. 4 kişilik bir oda tek kalıyorum. Odada özel banyom, havlular, 1 litre dezenfektan, çeşitli temizlik malzemeleri var. Yemeği getirip kapının önündeki masaya bırakıyorlar, kapıyı vurup gidiyorlar. Çöp saatleri var kapıya kırmızı kovaya atıyoruz. İnsanlarla hiç temas etmiyoruz. Sınırsız internet var. 14 gün buradayım.

YURTTA MİSAFİR GİBİ AĞIRLANIYORUZ
Londra'da Cambridge Üniversitesi'nde Klinik Çocuk Psikolojisi master'ı yapan Betül Öz: Salgın Avrupa'ya geldiğinde İngiltere çok rahat davrandı, okul kapanmayacak dediler. Biz de güvendik, devam ettik. Ancak bir hafta sonra okul kapandı, evinize dönün dediler. Ama uçuşları kapattılar. Ben de konsolosluğa mail attım, 'Türkiye'ye dönmek istediğimi söyledim'. Onlar da geri dönüş yaptılar. Organizasyon inanılmaz planlı ve harikaydı. Her şey düşünülmüş. Tek tek ateşimiz, ölçüldü. Zürih'e inip kalktığı için pasaportlarımız toplanmıştı. Bir sürü otobüs gelmişti ayakta olmayacak şekilde onlara bindik. Şoförden valizi getirene kadar herkes maskeliydi. Yurda geldik. Sabahın 5'iydi hemen sıcak yemek geldi. 2 saat sonra kahvaltımız geldi. Kameralarda katları izliyorlar. Başka odaya geçmek yasak. İhtiyaç halinde odadaki telefonla arayıp istiyoruz. Burada sevilen bir misafir gibi ağırlanıyoruz.