Giriş Tarihi: 31.10.2020 11:23

Kadir Şeker olayında flaş! Mahkeme: Olay kasten öldürmedir

Konya'da, 12,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Kadir Şeker (20) ile ilgili gerekçeli karar açıklandı. Mahkeme açıkladığı kararında olayın bir kasten adam öldürme olduğu belirtti.

Konya'da, 12,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Kadir Şeker (20) ile ilgili gerekçeli karar açıklandı. Mahkeme açıkladığı kararında olayın bir kasten adam öldürme olduğu belirtti.

Olay, 5 Şubat akşamı, Selçuklu ilçesi Yeni İstanbul Caddesi Piri Reis Parkı'nda meydana geldi. Özgür Duran'ın sevgilisi Ayşe Dırla'yı dövdüğü gerekçesiyle olaya müdahale etmek isteyen Kadir Şeker, çıkan arbedede Duran'ı bıçaklayarak öldürdü. Tıp fakültesinde okumak için üniversite sınavına hazırlanan Kadir Şeker, 'kasten adam öldürme' suçundan yargılandığı 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 14 Ekim günü görülen karar duruşmasında önce ömür boyu hapse çarptırıldı. Suçun haksız tahrik altında işlendiği gerekçesiyle ceza; önce 15 yıla, Kadir Şeker'in duruşmadaki iyi hali de göz önünde bulundurularak 12,5 yıla indirilip, tutukluluk halinin devamına karar verildi.


GEREKÇELİ KARAR: 'OLAY KASTEN ADAM ÖLDÜRMEDİR'
Karar duruşmasının ardından Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını da açıkladı. Kararda olayın bir kasten ama öldürme eylemi olduğu belirtildi. "Sanık ile maktulün olay öncesi birbirlerini tanımadıkları, aralarında bir husumet bulunmadığı, sanığın maktulü öldürmesi için bir neden ve ya bu yönde bir iddia bulunmadığı, aniden gelişen olay sırasında eylemin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Olay anında yapılan hakaret ve fiili saldırı nedeniyle kendisini savunmak için bıçağını çıkartan sanığın, maktulün elleri boğazında iken elindeki bıçakla maktulün hayati bölgelerini hedef almadan yaralama kastı ile hareket etmesi mümkün iken bunu yapmadığı ve bıçağı doğrudan maktulün hayati bölgesini hedef alarak kullanması nedeniyle mahkemece sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu kabul edilmiştir"denildi.
MEŞRU MÜDAFAA ŞARTLARI GERÇEKLEŞMEMİŞTİR
Olayda meşru müdafaa şartlarının gerçekleşmediği belirtilen kararda, "Sanığın sadece yurttaşlık bilinciyle tanımadığı bir kadına bağrılıp küfür edilmesi ve kadınında ağlaması nedeniyle iyiniyetli olarak maktulü uyarmak için yanlarına gittikten sonra maktul tarafından sürekli sanığa küfür edilmesi ve sonrasında da darp edilip boğazının sıkılması üzerine sanığın bu haksız saldırı nedeniyle kendisini savunma hakkı doğmuştur. Ancak sanığın cebinden çıkardığı sustalı benzeri bıçağı ile, kendisine saldıran mağduru hayati bölgeleri dışında, yaralamaya yönelik olarak örneğin bacaklarına doğru vurarak saldırıyı defetmesi mümkün iken maktulün göğüs bölgesine doğru bıçağı vurması sonucu bıçağın kalbe denk gelmesi ve bunun sonucunda ölümün gerçekleşmesi eyleminde, saldırı ve savunmaya ilişkin meşru müdafaaya ilişkin diğer şartların oluştuğunda şüphe bulunmamakta ise de, gerçekleştirilen savunmanın maruz kalınan tecavüzü defedecek ölçüde olması yani saldırı ile savunma arasında oran bulunması şartı gerçekleşmediğinden, meşru savunmanın şartlarının oluşmadığı, başka bir anlatımla savunma ile saldırı arasındaki denge savunma tartışmasız bir şekilde sanık lehine bozulmuş olup, dolayısıyla da ölçülülük ya da orantılılık ilkesi ihlal edilmiş ve meşru müdafaa şartlarının gerçekleşmediği mahkememizce kabul edilmiştir."

OLAYDAN SONRA ARKASINI DÖNÜP GİTTİ

Savunmanın, meşru savunma şartları altında başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunma şartlarının oluşmadığı değerlendirilen kararda, "Sanık ve maktul tek başına olup olaya müdahil olan başka birinin bulunmadığı, maktulün sanığa karşı herhangi bir alet kullanmadan ona sadece elleriyle vurup boğazını sıktığı, küfür dışında sanığı öldürme niyetini ortaya koyacak şekilde bir tehditte bulunduğuna ilişkin bir iddianın da olmadığı, her ne kadar boğazının sıkılması nedeniyle nefesinin kesildiğini hisseden ve bunun verdiği acının etkisi ile kendini korumak için sanığın bıçağı çıkartarak kullandığı anlaşılmış ise de, sanığın saldırı sırasında kendisinden daha iri bir yapıda olmadığı anlaşılan maktulün saldırısına özellikle başka türlü savunma imkanlarını denemeden ve yanında bulundurması mutat olmayan 9.8 cm uzunluğundaki sustalı bıçağını cebinden çıkartarak kendisini savunmaya çalışması, olay sonrası tanık Ayşe Dırla'nın maktulün yaralandığına ve ambulans çağırılmasına ilişkin yardım çığlıklarının çevre civarda oturan tanıklarca bile duyulmasına rağmen, sanığın bu duruma kayıtsız kalarak olay yerinden yürür şekilde hızla uzaklaşması durumu birlikte değerlendirildiğinde sanığın mazur görülebilecek bir korku, panik ya da heyecanın tesiri altında olduğu kabul edilmemiştir"denildi.
OLAY HAKSIZ TAHRİK ALTINDA İŞLENMİŞTİR
Sanık hakkında meşru müdafaa ve sınırın aşılması hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı bu şekilde kabul edilmiş ancak yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere olay sırasında maktule yönelik uyarı dışında hiçbir haksız davranışı bulunmayan sanığa başından beri küfür ederek darp eden ve son aşamada elleriyle boğazını sıkan maktulün tüm bu haksız davranışlarının sanık üzerine yarattığı acının etkisiyle haksız tahrik altında öldürme suçunu işlediği kabul edilmiş ve haksız tahriki oluşturan eylemlerin niteliğide gözetilerek tahrik halinde müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verileceğini düzenleyen TCK'nun 29/1 maddesi uyarınca takdiren sanık hakkında müebbet hapis cezası yerine tahrik nedeniyle 15 yıl hapis cezası verilmesine, iyi hal hükümleri de uygulanarak cezanın 12 yıl 6 aya indirilmesine karar verilmiştir.
MAHKEME BİZİMLE AYNI GÖRÜŞTE
Duran ailesinin avukatı Furkan Akbulut açıklanan gerekçeli kararla ilgili olarak, "Kadir, boğuşma esnasında yere düştüklerini ve bu esnada bıçağın Özgür'e saplandığını iddia ediyor. Ancak bu tamamen hayal ürünü. Bıçağın battığı zaman Özgür'ün kanının Kadir'in montuna sıçraması lazım. Ancak Adli Tıp raporunda montta sadece Kadir'in kanı var. Düşme olayı kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Kadir'in sağ elinde olduğu kabul edilen bıçağın sanığın soluna düşen maktulün vücuduna dik bir açıyla isabet etmesinin mümkün görülmediği, ancak bu yönde bir savunma olmasa da Kadir'in düşerken bıçağı maktulün yere düştüğü tarafa tutması halinde bıçağın vücuda dik bir açıyla girmesinin mümkün olabileceği belirtildi. Bıçağın maktule 11 santimetre girmesi söz konusu. Bir düşme ile bıçağın o kadar girmesi beklenemez. Yine Kadir'in karşısındaki insan alkollü biri. Cüsse olarak ta Kadir'den daha cılız biri. Alkollü bir insan karşısında bir insan kendisini çok rahat savunabilir. Kadir bir polisi aramak yerine bıçakla yanlarına gidiyor. Bunu sorgulaması gerekiyordu. Mahkemenin kasten adam öldürmeye yönelik gerekçeli kararı bizce doğrudur. Bizde savunmalarımızı bu yönde yapmıştık. Mahkeme ile bu konudaki görüşlerimiz benzerdir" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.