CHP kurumsal bir suskunluk içinde

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Yaklaşık 4 saat süren toplantıya ilişkin açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, şunları kaydetti:
(CHP yönetiminin teşkilattaki taciz ve tecavüz olayları karşısındaki tutumu) Taciz ve tecavüz meselesinde kurumsal bir suskunluğa dönüştü bu. Öteden beri bu susanlardan daha kıdemli CHP'liler bunun karşısında partinin susmaması gerektiğini ifade ediyorlar. Tam tersine bu taciz ve tecavüz olayları karşısında susulmasının CHP açısından, siyasi ahlak açısından kabul edilemez olduğunu söylüyorlar. Kadın onuru karşısında susanın siyasi ahlaktan bahsetmeye hakkı olabilir mi? 'Biz bu konuda konuşmuyoruz, mağdurlarda daha fazla travma yaratmamak için' diyorlar. Biz 'Çıkın da mağdurun eşkâlini verin' demiyoruz. Mağdurun hakkına sahip çıkmadığınız zaman asıl travmayı yaratıyorsunuz. Bu suskunluk Türk siyasi hayatına geçecek utanç durumudur. Bu konuda herkesin sesini çıkarması gerekmektedir.
(CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun çiftçilere yönelik sözleri) AK Parti'ye oy veren çiftçileri tehdit etmiş. Daha önce işçileri ve öğretmenleri tehdit etmişti. Normal şartlar altında şaşırmak gerekiyor. Kuşkusuz işçilerimiz, öğretmenlerimiz, çiftçilerimiz gereken karşılığı verecektir. Kutuplaşma dili, iki tarafı karşı karşıya getirmek şeklinde siyasi dil ve argüman kullanmak şeklinde tezahür eder. Yalan siyaseti, yıkım siyaseti, tehdit siyasetini kullanacaksınız, ondan sonra kutuplaşmadan bahsedeceksiniz, doğrusu Türk siyasi hayatında bu kadar düşmanlık üreten bir şey görülmemiştir. Kimse milletin üstünde değildir.
(AİHM'nin Demirtaş kararı) Bu sıcak bir karar. Yaklaşık 100-150 sayfalık bir gerekçeli kararı var. Hukuk sistemimiz tabii ki bunu değerlendirecek ve buna göre bir yaklaşım üretilecektir.
KİMSE İBADETİN DİLİYLE OYNAMASIN
(İBB'nin skandal Şeb-i Arus gösterisi) Bu bizim kültürel, dini, sosyal hayatımızda ciddi acılar, acı hatıralar oluşturmuş mesele, ibadet dilini değiştirmeye çalışmak. Bu ortaya çıktıktan sonra özür dileriz diyecekleri yerde çok daha sakıncalı bir iş yapıyorlar. 'Türkçe bizim dilimiz değil mi' diye. Tabii ki Türkçe meal okuyabilir, bu bizim karar vereceğimiz bir şey. Alimlerin dediği çerçevede ibadet diliyle oynamak çok zalim bir yaklaşımdır. Bu kadar acı hatıranın üzerine hâlâ ibadet diliyle oynamaya çalışmak, gerçekten Murat Bardakçı'ya atıf yapayım insanın zihninde bir İstiklal Mahkemesi'yle ilgili bir şeydir. Hiç kimse milletin diniyle, diyanetiyle, ibadetiyle oynamaya kalkmasın.