Çarşamba 13.01.2021

Nihai hedefimiz AB’ye tam üyelik

Başkan Erdoğan: 60 yıldır onca çifte standart ve haksızlığa rağmen, AB'ye tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik. 2002'de göreve ilk geldiğimizde 'Kopenhag kriterlerine gerekirse Ankara kriterleri der, yolumuza devam ederiz' demiştim Tarihi nitelikte adımlar attık. Anayasamızın 3'te 2'sini değiştirerek, darbe döneminin izlerini büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Cuntalarla maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk. Elini vicdanına koyan herkes bunu görüyor Ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse AB'nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de birliğin geleceği için ontolojik bir tercih olacaktır

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin büyükelçileriyle Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi. İşte Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmanın satırbaşları:
Türkiye, çifte standart ve haksızlıklara rağmen AB tam üyeliğinden hiç vazgeçmedi. Biz ülke olarak uzun vadeli bir bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız. Avrupalı dostlarımızın da aynı iradeyi sergilemesini bekliyoruz. Bugün elini vicdanına koyan herkes 18 sene öncesine göre Türkiye'nin demokrasiden hukuka her alanda hayal dahi edilemeyecek derecede ileri bir konumda olduğunu görebiliyor. 2020'de Türkiye-AB ilişkileri bakımından pek çok tatsız sorunla uğraşmak zorunda kaldık. Bazı üye ülkeler Türkiye ile ikili problemlerini AB koridorlarında çözme çabasına girdi. Birlik dayanışması bahanesinin ardına sığınılarak Türkiye-AB gündemi suistimal edildi. Bu yaklaşım bir yandan köklü münasebetlerimizi esir alırken, diğer yandan birliğin bölgesel ve küresel güç olma iddiasını da zayıflatıyor.
Türk tarihini Avrupa'sız okumak nasıl mümkün değilse, Avrupa tarihini de Türkiye'siz anlamak mümkün değildir. Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz. 2002'de göreve ilk geldiğimizde Kopenhag kriterlerine gerekirse Ankara kriterleri der, yolumuza devam ederiz demiştim. Tarihi nitelikte adımlar attık. Anayasamızın 3'te 2'sini değiştirerek darbe döneminin izlerini büyük ölçüde ortadan kaldırarak darbelerle, cuntalarla maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk. Ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse Avrupa Birliği'nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır.

TÜRKİYE'SİZ HİÇBİR DENKLEMDEN AKDENİZ'DE BARIŞ ÇIKMAZ
STRATEJİK körlük olarak nitelendirdiğimiz tavrın en somut göstergesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesidir. Her iki konuda da Türkiye ciddi haksızlıklara maruz kalmıştır. Biz Doğu Akdeniz'de hakkımız olmayan bir şeyi talep etmiyoruz. Bölgede var olan hidrokarbon kaynakları konusunda ülkemizin ve milletimizin meşru menfaatlerini korumaya çalışıyoruz. Hiçbir geçerliliği olmayan, maksimalist haritalar üzerinden ülkemizin sahillerine hapsedilme girişimine itiraz ediyoruz. Türkiye'nin ve KKTC'nin içinde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmayacağı herhalde artık anlaşılmıştır. Türkiye, Akdeniz'de gerilimden değil, barıştan, işbirliğinden, hakkaniyetten ve adaletten yanadır. Yunanistan'ı gerginliği tırmandırıcı faaliyetlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz. Kıbrıs'ta da yeni ve gerçekçi alternatifleri tartışmamız gerekiyor.
ÜLKEMİZ TERÖRLE MÜCADELEDE YALNIZ BIRAKILDI
15 TEMMUZ darbe teşebbüsü ve terörle mücadelede Türkiye, Avrupa'dan beklediği destek ve dayanışmayı görememiş ve yalnız bırakılmıştır. Daha vahimi 15 Temmuz gecesi kimi Avrupalı siyasetçiler adeta darbeye çanak tutan bir tavır sergilemiştir. 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ'cü teröristler, bugün birçok Avrupa ülkesinde hiçbir tahkikata uğramadan hayatlarını devam ettiriyor. Bölücü terör örgütü mensupları da Avrupa'nın göbeğinde şahsımı, milletimizi ve ülkemizi en aşağılık şekilde hedef alan eylemleri düzenleyebiliyor. Strasbourg'da, Brüksel'de çadırlar kurmak suretiyle, hatta oralarda konferans verecek seviyede bunlara kapılar açılabiliyor. Hukukla, demokrasiyle, özgürlükle, müttefiklikle asla bağdaşmayan bu tablonun milletimizde oluşturduğu infialin Avrupalı dostlarımız tarafından yeterince kavranamadığı anlaşılıyor. Nasıl oluyor ki bu tür teröristlere Avrupa Konseyi'nin, AB'nin kapıları açılıp oralarda bunlar rahat rahat cirit atabiliyorlar.

ONURLU, ŞAHSİYETLİ
MÜCADELEYİ BİZ VERİYORUZ
TERÖRLE mücadelede biz hiçbir NATO ülkesini yalnız bırakmadığımıza göre acaba neden NATO'nun diğer ülkeleri bizi terörle mücadelede yalnız bırakıyor. Binlerce TIR silah, mühimmat, araç gereç bunlar terör örgütlerine gönderildi. Terör örgütleri bunlarla bize savaş açtı. Biz bir NATO ülkesi olarak bunlarla bu şekilde savaştık, savaşıyoruz ve savaşacağız. Geri durmak yok. DEAŞ'la mücadelede onurlu, şahsiyetli bir mücadele veren var mı AB ülkeleri içinde? Bu mücadeleyi de en onurlu şekilde veren Türkiye. Hiç gözlerinin yaşına bakmayız, gereğini yaparız.
DOST ACI SÖYLER
PKK'YLA, YPG'yle aynı şekilde mücadelemiz sürerken maalesef Batılı dostlarımız PKK, YPG bunlarla ilgili onları kendi ülkelerinde barındırıyor. Kusura bakmayın, açık ve net konuşuyorum. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Ben gerçeği söylemek mecburiyetindeyim. Şu anda müzakereci bir ülke olarak Türkiye bunları sizinle paylaşmazsa bilesiniz ki yarın aynı bela sizin de başınıza gelecektir. Avrupa'nın ve NATO'nun güneydoğu sınırlarının dolayısıyla güvenliğinin Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundan başladığını hatırlatmak isterim. Hepinizle NATO'da birlikte olduğumuza göre bu mücadeleyi beraber sürdürmemiz gerekmez mi?

BİRLİĞIN REFAHINDA
TÜRKİYE'NIN ROLÜ VAR
DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Geleceğimizi Avrupa'da görüyor ve bunu birlikte inşa etmek istiyoruz. Bugün AB bir refah projesi olabildiyse, bunda Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde NATO bağlamında kıtaya sağladığı güvenlik şemsiyesi ve yine Türk işgücü önemli rol oynadı. Bu vesileyle tüm insanlığın pandemi sürecinden çıkışı için umut verici aşı çalışmaları nedeniyle bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci'yi saygıyla selamlıyorum. Türkiye, Avrupa'dadır ve Avrupa kaderimizin bir parçasıdır. Bunun tersi de Avrupa bakımından geçerlidir.
VİZE SERBESTİSİ 2014'TE ÇÖZÜLMELİYDİ
(Başkan Erdoğan) GÜMRÜK Birliği'nin güncellenmesi, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması ve müzakerelerde mesafe kat edilmesi de 18 Mart mutabakatının parçasıdır. Vize serbestisi aslında 2020'nin değil 2014'ün sonuna kadar yerine getirilmesi gereken bir sözdü ama yapılmadı. 2021'deyiz...
ÇIKARLARIMIZ ÖRTÜŞÜYOR
AB ile Türkiye'nin çıkarları örtüşüyor. 2021'i AB-Türkiye ilişkileri açısından başarıya tahvil etmek bizim elimizde. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli bakış açısıyla hareket ettiğimizde bunu başarabiliriz. Sayın Michel ve Leyen'i ay sonunda Türkiye'de misafir edeceğiz. Hatta Ursula von der Leyen'e 'Suriye'nin kuzeyindeki briket evlerimizi ziyaret edelim' dedim. 6 ay gibi aralıkla bir araya gelelim, münasebetleri güçlendirelim. Türkiye- AB ilişkilerinde yeni sayfa açılsın.

ŞENTOP'U KABUL ETTİ
Başkan Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde TBMM Başkanı Mustafa Şentop'la görüştü. Bu arada Erdoğan, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'yi de kabul etti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.