Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı'na tahsis edilen ve şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın adının verildiği Adalet Ormanı'nda fidan dikim törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, bugüne kadar Türkiye genelinde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla 620'ye yakın Adalet Ormanı oluşturulduğunu belirtti. Yeni dikilecek fidanlarla birlikte bu sayının 621'e ulaşacağını ifade eden Tunç, proje kapsamında bugüne kadar 2 milyon 329 bin ağacın toprakla buluştuğunu söyledi.
HÜKÜMLÜLER VE YÜKÜMLÜLER ORMANLARIN BAKIMINA KATKI SAĞLIYOR
Bakan Tunç, Adalet Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasında yapılan iş birliği çerçevesinde, denetimli serbestlik kapsamındaki yükümlülerin ve açık cezaevlerindeki hükümlülerin ağaçlandırma çalışmalarında görev aldığını vurguladı. Bu kapsamda 3 milyon 900 bin ağacın bakımının hükümlüler tarafından yapıldığını belirten Tunç, 2019'dan bu yana yaklaşık 400 bin hükümlü ve yükümlünün bu projelerde çalıştığını kaydetti.
HUKUKLA CEVAP VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ
"Teröre, vandallığa, şiddete karşı adaletle, hukukla cevap vermeye devam edeceğiz." diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Demokrasi, bireylerin seslerini duyurabildikleri, fikirlerini özgürce ifade edebildikleri bir zeminde hayat bulur. Ancak bu hakkın kullanılmasındaki amaç hiçbir zaman nefretin, şiddetin ya da hoşgörüsüzlüğün hakim olduğu bir ortam oluşturmak olmamalıdır. Çünkü her insanın düşüncelerini ifade ederken başkalarının haklarına ve güvenliğine saygı göstermesi, demokratik bir toplumun temellerinden biridir. Şiddet, hiçbir zaman düşünce ve ifade özgürlüğünün, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının bir aracı olamaz, olmamalıdır." dedi.
ÇOK TEHLİKELİ BİR PROVOKASYONA GİRİŞİLMEKTEDİR
Devam eden adli soruşturmanın hedef alınarak sokakları terörize etmenin, kamu düzenini bozmaya dönük söylem ve eylemlerde bulunmanın suç teşkil ettiğini belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ne yazık ki günlerdir yalan ve iftiralar üretilerek bağımsız ve tarafsız Türk yargısına saldırılmakta, kamu düzenini bozma pahasına güvenlik güçlerimiz, polisimiz marjinal gruplara hedef gösterilerek çok tehlikeli bir provokasyona girişilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve merhum annesine yönelik ağza alınmayacak hakaretler edilerek milletimizin sabrı zorlanmaktadır. Bu ahlaksızlığı ve aşağılık hakaretleri buradan lanetliyoruz." ifadelerini kullandı.
BOYKOT ÇAĞRISI YAPILMASI ÇOK TEHLİKELİ VE YANLIŞ BİR YAKLAŞIMDIR
İbadet yerleri başta olmak üzere ortak milli ve manevi değerlere yönelik çirkin eylemlerin sorumlusunun da yine bu saldırgan ve provokatif dil olduğunu söyleyen Bakan Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'boykot' çağrısına tepki gösterdi. Tunç, "Meydanlarda kontrolsüz gruplar önünde kışkırtıcı bir dil kullanarak, ülkemizin büyümesine katma değer sağlayan markalarının isim isim hedef gösterilmesi, boykot çağrısı yapılması ve bu yolla ekonomimizin hedef alınması çok tehlikeli ve yanlış bir yaklaşımdır." şeklinde konuştu.
BASINA YAPILMIŞ BİR DARBEDİR
İfade özgürlüğünün, halkın doğru bilgilendirilmesinin teminatı ve demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu belirten Bakan Tunç, "Basın kuruluşlarının yine düşmanca bir tutumla isimlerinin anılması, tezahüratlarla yuhalatılması, basın özgürlüğüne yapılan bir darbedir. Yayın politikası ne olursa olsun, bugüne kadar hiçbir basın kuruluşu bu şekilde hedef alınmamıştır. Medyanın kamuoyunu doğru bilgilendirme görevi yerine getirmesinden, yargının yürüttüğü soruşturmalara dair haberleri duyurmasından rahatsız olanlar, suçluluk psikolojisi ile yabancı basın kuruluşlarına ülkemizi şikayet etmekten de geri durmamaktadır. Yabancı bir yayın kuruluşuna 'Türkiye'de yargı bağımsız değildir' demek, çirkin bir algı operasyonundan başka bir şey değildir." dedi.
TÜRK YARGISI TERÖRDEN DE HESAP SORAR, YOLSUZLUK YAPANDAN DA
Bağımsız ve tarafsız Türk yargısının anayasaya, kanunlara, dosyalara ve delillere göre karar verdiğini vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türk yargısı terörden de hesap sorar, teröristten de hesap sorar, yolsuzluk yapandan da hesap sorar. Yetimin hakkını, milletin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunur. O nedenle bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yaptığı soruşturmalar üzerinden konuyu farklı bir alana çekerek adi bir soruşturmayı siyasallaştırmaya, dosyaların üstünü örtmeye yönelik bir çaba gösterilmek isteniyorsa, bu nafile bir çabadır. Böyle bir çaba, doğru bir çaba değildir." dedi.
SORUŞTURMANIN YAPILACAĞI YER SOKAKLAR DEĞİLDİR
Yalan ve iftiralarla toplumun sinir uçlarıyla oynamanın, insanları kutuplaştıran zehirli bir dil kullanmanın özellikle sorumluluk makamında oturanlar tarafından taşınmasının bir zorunluluk olduğunu ifade eden Tunç, "Hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Millet adına karar veren hakimler ve savcıları hiç kimse baskı ve tehditle korkutamaz, sindiremez. Yargı mensuplarımız, sokak çağrılarından, yalan ve çarpıtmalardan etkilenmez. Anayasamızın 138. maddesi açıktır: Hiçbir makam, merci emir ve talimat veremez; hiç kimse bağımsız ve tarafsız yargıya tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Terör ve yolsuzluk soruşturmalarından rahatsız olup sokağı karıştıran vandallar tek tek tespit edilmekte, gözaltılar da devam etmektedir. Suç teşkil eden hiçbir eylem cezasız kalmaz, suç işleyen herkes adalet önünde mutlaka hesap verecektir." şeklinde konuştu.