Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisinde uluslararası basın kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığı basın bilgilendirme toplantısına katıldı. Tunç, Uluslararası Basın Kuruluşlarının Kıymetli Temsilcilerini, Adalet Bakanlığını, Dışişleri Bakanlığını ve İletişim Başkanlığını mensuplarını ve misafirleri selamlayarak açılış konuşmasını yaptı. Tunç, konuşmasına kamuoyunun gündeminde yer alan güncel soruşturmalara ilişkin; yargı bağımsızlığı ve soruşturmanın gizliliğine riayet ederek bazı değerlendirmelerinden bahsederek devam etti.
Bakan Tunç, adalet ve hukukun üstünlüğü başlığı altında Türkiye'nin geçmişten bugüne hukuk devleti ilkesini yalnızca anayasal bir ilke olarak değil, milletçe antidemokratik müdahalelere rağmen bir yaşam biçimi olarak içselleştirdiğini belirterek bu yönde güçlü ve kararlı adımlar atmaktan hiç vazgeçmediğini ifade etti. Tunç, "Hukukun üstünlüğü, demokrasimizin ve çağdaş kamu yönetimimizin temel dayanaklarındandır. Bu bağlamda, devletimizin tüm kurumları, hukuk devleti prensibine bağlılık temelinde faaliyetlerini yürütmektedir. Biz, hukuku sadece bir kanunlar bütünü olarak görmüyoruz. Hukuk, bizim irfanımızın, vicdanımızın ve toplumsal düzenimizin temel taşıdır. Adalet mülkün temelidir sözüyle, kastettiğimiz devletin bekasının yanı sıra, insan onurunun korunması ve toplum huzurunun tesis edilmesidir. Bu bilinçle, Türkiye'de hukuk devletinin tahkimi, temel hak ve özgürlüklerin daha da genişletilmesi, demokrasinin olmazsa olmazı olan düşünce ve ifade hürriyetinin güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğünün tavizsiz şekilde sürdürülmesi için son 23 yılda çok önemli reformları hayata geçirdik." ifadelerini kullandı.
SİYASAL HAK VE VE ÖZGÜRLÜKLERİN KULLANILMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLE KALDIRILDI
2002'den itibaren başlayan ve 2009'dan itibaren de planlı bir şekilde devam eden, yargı reformu strateji belgeleriyle yargının tarafsızlığını, etkinliğini ve hesap verilebilirliğini güçlendiren çok sayıda yapısal reforma imza atıldığını ifade eden Tunç, " Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dördüncüsünü bu yılın başında açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesiyle de reform iradesi devam ettirilmiş ve insan hakları eylem planlarıyla, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, savunma hakkı gibi konularda köklü ve kapsamlı adımlar atılmıştır. Bu reformlar yalnızca mevzuat değişikliğiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda uygulama alanında uluslararası kuruluşların izleme, değerlendirme ve bağımsız denetim mekanizmalarıyla desteklenmiştir." dedi. Yılmaz Tunç, demokrasi ve atılan adımlar başlığı altında ise Türkiye'de 2002'den bu yana siyasi katılımı artıran reformlarla, her vatandaşımızın sesini duyurabildiği, halkın yönetime doğrudan katılabildiği bir sistem inşa edildiğini ifade ederek, "Başta Anayasal düzenlemeler olmak üzere, gerçekleştirilen reformlarla, kadın haklarından çocuk haklarına, düşünce ve ifade özgürlüğünden adil yargılanma hakkına varıncaya kadar, temel hak ve özgürlükler her alanda güçlendirilmiş, siyasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmıştır." İfade etti.
Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, Kamu Denetçiliğinin kurulması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılması, bilgi edinme hakkı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulması, yargısal süreçlerde istinaf kanun yolu uygulamasıyla üç dereceli denetim imkanının getirilmesi, kişisel verilerin ve özel hayatın daha etkin bir koruma mekanizmasına kavuşturulması gibi, önemli reformlarla hak arama yollarının genişletildiğini, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelere son verilmiş olduğu, Milli Güvenlik Kurulu, Yüksek Askeri Şura, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılarak ülkemizin demokratik hukuk devleti niteliğinin güçlendirildiğine değindi. Tunç, "Tüm bu yenilikler Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmuş olmasında çok büyük etken olmuştur.Bundan sonra da aziz milletimiz için reform irademizi kesintisiz sürdürmekte kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum." dedi.
106 ŞÜPHELİDEN 51 KİŞİ TUTUKLU
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu, 106 şüpheliyi kapsayan 2 ayrı soruşturma hakkında Terör suçları soruşturma bürosu tarafından devam eden 7 şüphelinin bu kişiler hakkında terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiasıyla 3 şüphelinin tutuklu, 1 şüpheli hakkında adli kontrol kararı, 2 şüpheli hakkında da yakalama kararı verilmiş ve 1 şüphelinin de gözaltında bulunduğu bilgisini verdi. Tunç, ayrıca Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülmekte olan çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer aldığı soruşturma kapsamında da 48 şüphelinin tutuklandığa belirterek, her iki soruşturmada haklarında gözaltı kararı verilen 106 kişiden 51'nin tutuklandığını, 41 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verildiğini, 14 şüphelinin ise yakalama işlemlerinin devam ettiğini ifade etti.
"SORUŞMA TAMAMEN BAĞIMSIZ ADLİ MAKAMLAR TARAFINDAN YÜRÜTÜLMEKTEDİR"
Bakan Tunç, soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren, kamuoyunda bazı çevrelerin soruşturmanın içeriğini bilmeden, iddia ve savunmaları görmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, deliller hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalıştıklarından bahsederek, "Bu çerçevede soruşturmayla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza haksız, hukuksuz, mesnetsiz ve saygı sınırlarını aşan ithamlarda bulunmuşlar, adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları kesin bir dille reddediyoruz… Şu hususun altını bir kez daha özellikle çizmek isterim, soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Söz konusu iddialara vakıf olan soruşturma makamının, bu iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez." dedi.
MADDİ GERÇEK KAMUOYU TARAFINDAN ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE GÖRÜLECEK
Tunç basın mensuplarına seslenerek "Herkes bilmelidir ki; hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa; savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yetkili yargı makamlarından beklemek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur." açıklamasını yaptı. Bakan Tunç, sözlerine soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapılmasını, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunulmasını doğru bulmadığını, soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve delillerin değerlendirileceğini ve soruşturmanın gizliliği ortadan kalktığında, maddi gerçeğin lehte ya da aleyhte tüm delilleriyle açıklığa kavuşacağını ve sonucu kamuoyu tarafından şeffaf bir şekilde görüleceğini ifade etti. Yılmaz Tunç, Türkiye'nin sadece kendi içinde değil, küresel çapta da demokratik değerleri, insan haklarını ve özgürlükleri savunan bir ülke olduğuna, bölgesel krizlerde barışçıl çözümler arayan, mazlumların sesi olan, insan haklarını küresel ölçekte savunan güçlü bir aktör olduğunu ifadesini kullandı.