15 Temmuz gecesi Türkiye'nin üzerine çöken o karanlıkta, milyonlar gibi o da sokağa koştu. 22 yaşındaki genç bir sporcu, genç bir evlat, genç bir vatanseverdi Muhammet Yalçın... Gazi Üniversitesi'nde beden eğitimi öğretmeni olmaya hazırlanıyordu. Hayalleri vardı, bir takımın başında çocuklara spor öğretmek, hayatlarına dokunmak istiyordu. Ama o gece, hayallerinden vazgeçip vatan için yürümeyi seçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısını duyar duymaz 4 arkadaşıyla birlikte evden fırladı. Ankara'nın karanlık gecesinde, hedefi belliydi:
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önü. Babası Selahattin Yalçın, televizyon başında gözyaşlarıyla izliyordu olup biteni. Oğluyla telefonda konuştu,yalvardı: "Oğlum bomba atıyorlar, dön geri." Ama aldığı cevap yüreğini dağladı: "Baba, vatan elden gidiyor! Ben şehit olacağım..."
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, saat 06.10'da son kez konuştu babasıyla. Sesinde bir heyecan vardı, bir de kararlılık. "Baba, çok yakınımıza bomba attılar." dedi. Ardından büyük bir patlama duyuldu telefonda... Sonra ayak sesleri... Sonra sessizlik.
Muhammet Yalçın, Külliye'nin önünde F-16'dan atılan bombanın 10 metre yakınına düşmesiyle şehit oldu. Güvenlik kameralarına yansıyan o anlarda, yere yığıldığı ve helikopter ateşine hedef olduğu görüldü.
Milletin gözyaşı, ümmetin duasıyla toprağa uğurlandı. Memleketi Karaman'da bir okula ismi verildi: "15 Temmuz Şehit Muhammet Yalçın Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi."
Baba Selahattin Yalçın gözleri dolarak anlatıyor:
"Vatan sevgisiyle büyüttük oğlumuzu. O da şehitlik makamına koştu. Gurur duyuyorum. Vatan sağ olsun." Muhammet'in son sözü ise "Önce vatan" oldu. Bu millet onu unutmayacak.