Giriş Tarihi: 2.5.2011 10:56 Son Güncelleme: 2.5.2011 10:58

Mücevher zamana meydan okur

Mücevher zamanın yakalayamadığı bir şeydir mücevher zamana meydan okur...
"Bir elbise ya da ayakkabı en iyi şartlarda kullanılsa bile zamanın izlerini taşır. Zaman üzerine yansır ama bir mücevhere yansımaz. Taşı eskir, kullanmaktan kararır ama temizlettiğin an ilk günkü gibi olur, bir elbisede onu yakalamanız çok zor. Zamanın yakalayamadığı bir şeydir mücevher, zamanı hapsediyorsunuz."
Tarih boyunca krallar ve şövalyeler için gücün simgesi olan yüzük; mücevher tasarımcısı Zeynep Öngay'ın en büyük tutkusu. 'Zeynep Öngay per Fibo' adıyla Milano'da ve Nişantaşı'ndaki showroom'unda satılan koleksiyonuyla adından söz ettiren genç tasarımcı ile Fibo markası ile yolunun nasıl kesiştiğini ve 'güç yüzükleri'ne olan tutkusunu konuştuk...
Rönesans'la birlikte yüzük işçiliğinin merkezi haline gelen İtalya, genç mücevher tasarımcısı Zeynep Öngay'ın koleksiyonunun da çıkış merkezi. İtalyan mücevher firması Fibo'nun işçiliğiyle Zeynep Öngay'ın yüzük tasarımlarından doğan 'Zeynep Öngay per Fibo' koleksiyonu hem İtalya'da, hem de Zeynep Öngay'ın Nişantaşı'ndaki showroom'unda satışa sunuluyor. Koleksiyon, üç farklı seriden oluşuyor; 'Animalier', 'Pianti' ve 'Byzantium'... 'Zeynep Öngay per Fibo' marka yüzükler Almanya, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hong Kong gibi önemli ihraç pazarlarından tüm dünyaya yayılıyor. Üniversite eğitimini Milano'da Nuova Accademia di Belle Arte'de moda tasarım bölümünde tamamlayan Zeynep Öngay, Türkiye'ye döndükten sonra kreatif direktör olarak görev aldı. 2010 yılında Daniele Mantuano ile ortak oldu ve 'Zeynep Öngay per Fibo' markasına imza attı. Tasarım üzerine bir eğitim aldınız sanırım, öncelikle bundan söz edelim mi?
Üniversiteyi Milano'da Nuova Accademia di Belle Arte'de yani güzel sanatlar akademisinde okudum. Aslında moda tasarımı üzerine eğitim aldım ama tasarımın her dalı birbiriyle çok bağlantılı. Mücevher dersleri de aldım bu arada. Akademide fotoğraf, aksesuar, mücevher, ayakkabı tasarımı, tasarım sosyolojisi, sinema tarihi gibi dersler aldık. Bir endüstriyel tasarımcı her şeyi yapabilir, yeter ki ergonomisini kavrasın.
Mücevheri çağlar boyunca kadınlar için bu kadar vazgeçilmez kılan dürtü nedir sizce?
Bir elbise ya da ayakkabı en iyi şartlarda kullanılsa bile zamanın izlerini taşır, zaman yansır ama bir mücevhere yansımaz. Taşı eskir, kullanmaktan kararır ama temizlettiğin an, ilk günkü gibi olur, bir elbisede onu yakalamanız çok zor. Zamanın yakalayamadığı bir şeydir mücevher, zamanı hapsediyorsunuz.
Fibo firmasıyla ortak iş yapma projesi nasıl gerçekleşti?
Birkaç iyi markanın sanat yönetmenliğini yaptıktan sonra Fibo firmasıyla tanıştık. Onlar Türkiye pazarına girmek istiyorlardı, ben de artık kendi adıma bir şeyler yapmak istiyordum. Hani her tasarımcının böyle bir tutkusu olur ya, çünkü ne yazık ki, Türkiye'de kısıtlısınız, bunun dışına çıkmak için kendi markanızı yaratmanız lazım. Fibo, 55 senelik bir mücevher markası. Hem dünyanın çeşitli ülkelerine, hem de İtalya'nın bazı markalarına kendi atölyelerinde üretim yapıyor. İtalya'ya sık sık gidip iş yaparken birbirimizi tanıdık, güvenmeye başladık. Ayrıca bu iki tarafın da lehine. Türkiye'de kadın mücevheri olarak ilk defa 'Zeynep Öngay per fibo' adıyla varoldular. Biz de ortak olduk ve ilk defa beraber koleksiyon hazırladık. Yüzükler el işçiliğiyle yapılıyor. Nişantaşı'ndaki showroom'umda haute couture yani kişiye özel parçalar da yapıyoruz.
Mücevher tasarımı için neden başka bir ülkeyi değil de İtalya'yı seçtiniz?
Her tasarımcı İtalya'da üretim yapmak ister, çünkü İtalya bu konuda bir numara. Biz ne kadar iyi olursak olalım onlar kadar iyi olmamız çok zor. Saray mücevherlerine bakarsanız hepsi çok güzel ama biz mıhlamada iyiyiz, modellemede iyi değiliz. Biz Çarlık Rusyası'nda olduğu gibi Faberge yumurtası yapmamışız, o mücevher ustalarının hepsi Fransa'ya ve İtalya'ya kaçmış, bu nedenle oralardaki teknik çok ilerlemiş. Tasarım İtalyanların genetiklerinde var, o yüzden çok keyifli çalışıyoruz. Bu projeden dolayı çok mutluyum, çünkü bir hayaldi benim için ve sonunda gerçekleştirdim.
"YÜZÜK ELİNİZDEKİ GÜCÜN EN ZARİF KANITIDIR"
Koleksiyonun konsepti hakkında neler söylemek istersiniz?
Zeynep Öngay per Fibo'da üç line var. Koleksiyon başlığımız 'Cabinet of Natural Curitosity'. 'Bitkiler' (Pianti), 'Animalier' (Hayvanlar) ve 'Byzantium' (Bizans). Animalier serisinde papağan, kartal, yılan, panter ve at figürleriyle bezenmiş yüzükler yer alırken, Pianti serisindeki yüzükler için vahşi dikenli bitkiler ve yosun gibi bitkilerden ilham alındı. Koleksiyonun en minimal ve sade serisi ise geometrik çizgilere sahip olan Bizans motifleriyle süslü Byzantium serisi. Burada büyüyüp de Bizans'a gönderme yapmamak mümkün değil. Bir tek Byzantium serisinde kolyeler de var.
Bu koleksiyon bugüne dek piyasaya çıkan koleksiyonlar arasında hangi özellikleriyle ayrılıyor?
Koleksiyonumu hazırlarken 18. yüzyılda yaşayan Amsterdamlı bir eczacının dünyanın dört bir yanından topladığı materyallerin el çizimlerinin yer aldığı 'Cabinet of Natural Curiosities' kitabından etkilenmiştim. Bu kitapta organik materyallerin çeşitliliği ve hepsinin karakteristik özellikleri olması beni büyüledi. Ben de bu zenginliği yüzüklerimi tasarlarken kullanmaya karar verdim. Bu seneler öncesinde peşine düştüğüm bir kitap, zamanla çok ünleniyor. Hatta Rus Çarı Deli Petro bu kitabı satın alıyor ve sergiliyor. Bu kitabı iki sene aradım, illüstrasyonlardan oluşuyor kitap. Acayip bir iş çünkü ressam tutuluyor, tüm malzemelerin resimleri çiziliyor her açıdan. Koleksiyonumun çıkış kaynağı bu kitap. Kitaptaki renk kombinasyonlarından çok etkilendim çünkü en güzel kombinasyonlar doğada.
Yüzükleri sizin için bu kadar çekici kılan unsurlar neler?
Yüzük çok simgesel bir parça, kralların, şövalyelerin, büyük aile lerin özel yüzükleri var. Örneğin her papanın kendi yüzüğü var, öldükten sonra o yüzük kırılır ve başka biri takamaz.
Yüzüklerinizde özellikle vurgulamak istediğiniz mesajlar neler?
Pırlantanın çok düz bir anlamı var, kadına tek bir kişilik veriyor, genellikle evlilik yüzüğü ama bu yüzükler daha iddialı. Yüzükte çok fazla sembol kullanılmış tarih boyunca. Ben de sembolleri kullanmayı çok seviyorum, panter, kaplan, kartal, su yılanı, papağan gibi. Ben güç yüzüklerinden, yani ilk anda göze çarpan ve iddialı tasarımlardan, küstah renk kombinasyonlarından vazgeçemiyorum. Minik, kibar modeller değil yani, takan onu göze alacak çünkü herkesin gözü takılıyor bu yüzüklere. Genelde Türk kadınları pırlantayı seviyor ama biz pırlantayı safir, ametist gibi renkli taşlarla karıştırıyoruz. Siyah elmas da kullanıyoruz ama sırf pırlantalı modelim de var, tek parça, bir eşi daha yok ama o da çok iddialı bir tasarım tabii.
"DÜNYADAKİ EN ÖZEL ŞEY; SİZİN İÇİN YARATILAN BİR ŞEYE SAHİP OLMAKTIR"
'Zeynep Öngay per Fibo' adlı koleksiyonunuz kısa süre önce Damas mağazalarında da satışa sunulmuşu. Takı tutkunları koleksiyonunuza nerelerden ulaşabilir? Koleksiyon Nişantaşı'ndaki showroom'um dışında Milano ve Roma'da satılıyor. Ben butiğimde haute couture tasarımlar yapıyorum. Genelde bir dergiden bir sayfa koparır, gelirler ve onu isterler ama dünyadaki en özel şey, sizin için yaratılmış bir parçaya sahip olmaktır. Çünkü herkesin parmak izi değişik olduğu gibi karakteri de değişik. Bir tasarımcı olarak bu çok keyifli bir şey. Hermes ya da Prada'yı hepimiz seviyoruz ama sonuçta birkaç bin dolar verip herkesin sahip olduğu bir şeye siz de sahip oluyorsunuz. Papermoon'un önünde bekleyen herkes aynı sıradan çıkmış gibi. Git, heybe kullan, daha enteresan. Avrupa oraya gitti şimdi. St. Tropez'de pazardan aldığı bir çantayı önemli bir restorana giderken de kullanıyor insanlar, çünkü herkes kendine ait bir şey arıyor. Dünyadaki trendler biraz da ekonomik krizlerle alakalı sanırım.
Ekonomik krizin mücevher sektörüne yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, dünyadaki trendler biraz da ekonomik krizlerle ilgilidir, çünkü pırlanta büyüdükçe rakamları yukarıya çıkıyor ama yarı değerli taşlarla karıştırdığınız zaman maliyet de tüketiciye daha az yansıyor. Amerika'da 1929'da yaşanan 'Büyük Buhran' yıllarından sonra büyük renkli taşlarla altın ve pırlantayı karıştırmak moda oluyor. Çünkü hem takınca herkesi kendine baktırıyor, göz dolduruyor, hem de daha ulaşılabilir bir fiyatta. Şimdi biraz o trende yöneliş var.
Yeni koleksiyonlar, yeni projeler var mı önünüzde?
Olmaz mı, sanat uzun, hayat kısa... Denizaltını anlatan bir koleksiyon yapmayı çok istiyorum. Karayip denizlerindeki o florasan renkli balıklar muhteşem mesela, uçsuz bucaksız bir renk kombinasyonu var. O konuda Alexander McQueen müthiş bir insandı, bir mücevher koleksiyonu tasarlasaydı, inanılmaz başarılı olurdu, çünkü inanılmaz bir gözdü. Herkes bir şeyler düşünüyor ama onu tasarıma dönüştürmek özel bir yetenek gerektirir. Yeni koleksiyona başlıyoruz şimdi, Dubai ve Amerika ise hedefimizdeki yeni ülkeler.

Şamdan PLUS / Gülru İncu

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.