M. KEMAL ÖZUĞUR: Yangını körüklemek

Türkiye günlerdir gergin, bu tansiyon bugünden yarına düşecek gibi görünmüyor.
Gezi Parkı için çevre duyarlılığı ile başlayan harekete en çok destek veren illerden biri de Eskişehir.
Zaten aksi de düşünülemezdi. İki üniversitesinde binlerce öğrencinin bulunduğu kentte böylesine bir eylemin destek bulması kadar doğal bir olay olamazdı.
Üniversiteliler 'Çevre hassasiyeti'nin yanı sıra, iktidarın 'yaşam biçimlerine müda- hale ettiği' algısıyla günlerce direndiler, direniyorlar.
Ama onları diğer kentlerden ayıran en büyük özellik, hafta başında şafak baskını ile çadırları yerle bir edilene kadar eylemlerini yakıp, yıkmadan sürdürmeleriydi.
***
Gençler ve onlara her gün yiyecek- içecek taşıyan Eskişehirliler 'Gezi Parkı' özelinde bir başka isteklerini de seslendirdiler:
Bu, bir türlü temeli atılmayan yeni stadyumun tamamlanmasından sonra yıkılacak Atatürk Stadı'nın arazisinin 'Kent Meydanı' olarak değerlendirilmesiydi. Şehrin göbeğinde bir 'Beton yığını'nın yükselmesini arzu etmiyorlardı.
Seslerini çok yükseltemeseler de AK Parti milletvekilleri Salih Koca ve Ülker Can da 'Kent Meydanı'ndan yana olduklarını defalarca beyan ettiler.
Özetle, bu sadece CHP'lisi, MHP'lisi, DSP'lisi ve diğer partilere destek verenlerin değil, AK Partililerin de ortak dileği haline geldi.
***
Diğer konuları bırakın, sadece 'Kent Meydanı' konusundaki büyük uzlaşma birbirini dinlemenin, birbirini anlamanın, birbirinin fikrine saygı ile yaklaşmanın güzel bir örneği oldu.
Bu 'ortak akıl' TOKİ'yi etkiler mi, bilinmez ama en azından karar vermeden bir kez daha düşünmeye zorlar.
Şu konuyu kabul etmek gerekir ki; Türkiye'de artık "Ben yaptım oldu", "Ben karar verdim olacak" dönemi kapandı.
Bunun en çarpıcı örneği bazılarını tatmin etmese de Başbakan Erdoğan'ın çok arzu etmesine rağmen "Topçu Kışlası" ile ilgili son kararı "Kamuoyu eğilimine" bırakması oldu.
Üstelik, mahkeme 'Topçu Kışlası'nın yapımına onay verse bile...
***
Gariptir yumuşamanın, uzlaşmanın daha kolay sağlanabileceği Eskişehir'de İl Genel Meclisi'nde alınan son karar resmen "Yangına körükle gitmenin" en çarpıcı örneği oldu.
Eskişehir'in zaten kısıtlı olan yeşil alanlarından biri olan 'Vilayet Fidanlığı'nın yapılaşmaya açılmasına yol açacak karar başka nasıl izah edilebilir ki?
İl Genel Meclisi Başkanı Ahmet Yapıcı ne akla hikmetse böyle bir dönemde İl Genel Meclisi'ni toplantıya çağırıp, "Yangından mal kaçırır gibi" bu kararı çıkarttırarak en büyük zararı hiç kuşkunuz olmasın mensubu olduğu AK Parti'ye verdi.
***
Bu alandaki yapılaşmanın "2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti" çerçevesinde 'Kalıcı eser'ler için değerlendirileceği savunmasının da bir anlamı yok.
Yıllar önce, "Yeşil alan olarak kalması şartıyla" bağışlanan, başka bir amaçla kullanılamayacağına hükmedilen mahkeme kararlarına rağmen bu inadı anlamak mümkün değil.
Buraya ister kütüphane, ister kültür sarayı, ister kamu yararına başka bir şey yapılsın. Hiç biri ortadan kalkacak yeşil alandan değerli değildir.
Üstelik Mart 2014'te yapılacak seçimlerden sonra İl Genel Meclisi ortadan kalkacak.
İl Genel Meclisi'nin sahip olduğu taşınmazlar belediyeye devredilecek.
Amaç özellikle Büyükşehir Belediyesi'ne 'Borçtan' başka bir şey bırakmamaksa, bunun anlamı Ahmet Yapıcı ve bu karara destek veren AK Parti üyelerinin şimdiden seçimi kaybetmeyi kabullenmeleridir.
Eskişehirliler şimdi 'Gezi Parkı' direnişini örnek alıp, 'Vilayet Fidanlığı' için sokaklara dökülürlerse haksız mı olacaklar?