Bir evliliğin şöhretle imtihanı!

Çok konuşulan Şeytan Marka Giyer'in yazarı Lauren Weisberger, bu küçük çapta bir skandal yaratan ilk romanının ardından (hatırlarsanız kitap Amerikan Vogue'un efsanevi yayın yönetmeni Anna Wintour'u hiç sakınmadan anlatıyordu!), yine benzeri pırıltılı çevrelerde geçen romanlar yazmayı sürdürmüştü. Yazarın en son romanı olan Chateau Marmont'ta Son Gece de yine aynı pırıltının peşinden gidiyor. Weisberger, bu kez neredeyse bir gecede şöhrete kavuşan bir rock yıldızının eşinin yaşadıklarını, hayli eğlenceli bir tonda anlatıyor. Bugüne kadar ani şöhrete kavuşan yıldızların bu yolda yaşadıklarına dair sayısız kitap okumuştuk. Chateau Marmont'ta Son Gece ise bu kez yaşananları eşin gözünden anlatarak benzerlerinin arasından sıyrılıyor. Yazar bir anlamda, Külkedisi masalındaki kahramanların yerini değiştiriyor. Lauren Weisberger her zamanki gibi mizahi bir dille anlattığı öyküsünde; New Yorklu sıradan bir çiftin, bir anda Los Angeles'ın şöhretler dünyasına katılmalarının ardından, evliliklerinin geçirdiği büyük sınava şahit oluyoruz.

SINANAN EVLİLİK
Weisberger, romanının ilk bölümünde birbirlerine son derece aşık olan Brooke ve Julian çiftiyle tanıştırıyor bizi. Brooke, işinde son derece başarılı olan bir beslenme uzmanıdır. Kocası Julian ise ümit vadeden bir müzisyendir ve Sony tarafından, az da olsa keşfedilmiş gibidir. Ancak henüz önemli bir başarısı olmadığı için büyük yeteneğinin yalnızca Brooke farkında gibidir. Aslında Julian, zengin bir New Yorklu doktor çiftin tek oğludur ancak hayli snob ebeveynleri tarafından hem seçtiği meslek hem de sıradan bir kadın olan eşi aşağı görülmektedir. Kocasına inancını asla kaybetmeyen Brooke ise zar zor geçinebilmek için iki işte birden çalışmaktadır. Ona bu stresli yaşamında moral veren tek şey ise birbirlerine duydukları büyük aşktır. Derken bir gün mucize gerçekleşir ve Julian bir performans sırasında keşfedilir. Yeni menajeri ve halkla ilişkilercisi artık ona birbiri ardına gösteriler, televizyon şovları ve turneler hazırlamakta, imajından yaşam tarzına dek her şeyi büyük bir değişme uğramaktadır. Attıkları her adım artık paparazziler tarafından izlenirken, çift artık birbirlerini de giderek az görmeye başlar. İlk başta her şey güzel başlamıştır. Lüks otellerde konaklamalar, Jon Bon Jovi gibi yıldızlarla birlikte yemekler gibi... Ancak Julian'ın yoğunluğu artıp, her geçen gün Los Angeles'ta biraz daha fazla zaman geçirmeye başlayınca, Brooke da bu tempoya ve değişen yaşam tarzlarına ayak uyduramamaya başlar. Eşine destek vermek için onunla birlikte seyahatlere çıktığında iki işini de ihmal etmek zorunda kalır, işlerine yoğunlaşmak istediğindeyse Julian'ı yeterince göremez. Julian ünlendikçe, etrafındaki güzellerin de sayısı artar. Ve bir gece dedikodu dergilerine yansıyan bir skandal yaşanmakta gecikmez! Artık Brooke ve Julian, giderek koptukları evlilikleri ve ilişkileri hakkında önemli bir karar vermek zorundadırlar.

SIRADAN KADIN, FEDAKAR EŞ
Julian Weisberger, kendisinin de çok iyi bildiği şöhretler dünyasını tüm canlılığı ve markalara dek varan detaylarıyla anlatırken, son derece sıradan bir genç kadının hiç bilmediği bir dünyayla baş etme çabalarını da başarıyla aktarıyor. Beslenme uzmanı olmasına rağmen kendi kilo sorunuyla uğraşmak zorunda kalacak kadar normal; lüks markalardan haberi olmayacak kadar da sıradan bir kadın olan Brooke. Kocasının kariyeri için kendini paralayan, fedakar eş profiliyle, bir roman kahramanı için biraz sıkıcı bir duruşa sahip olsa da, Weisberger'in aslında yapmak istediği tam da bu... Herhangi bir kadının kocasına şöhret tozu serpildiğinde neler yaşanacağını, bir aşkın ve evliliğin, böylesine büyük bir sınavdan yara almadan geçip geçemeyeceğini anlatmak... Magazin dergilerindeki şaşaalı yaşamların, skandal fotoğrafların ardında gerçekte neler yaşandığını gözler önüne sermek... Tabii şampanyanın su gibi aktığı, çılgın alışverişlerin sıradan sayıldığı bir dünyadan sunulan manzaralar da cabası!
CHATEAU MARMONT'TA SON GECE
Lauren Weisberger Çeviren: Pınar Öcal Altın Kitaplar Roman 366 s., 20 TL