Cuma 23.09.2011
Son Güncelleme: Perşembe 22.09.2011

Çorak ülkenin 'gönülçelen'i

Ergenliğe adım atan bir şizofren gencin New York metrosunda geçen öyküsü, yer altına indikçe bizi insan psikolojisinin karanlık yüzleriyle tanıştırıyor. TURGUT BARAN, Amerikan edebiyatının parlak yeteneklerinden John Wray'in Dipteki Çocuk'unu yazdı

Artık çok klişeleşmiş bir tanımlama olsa da edebiyatın parlak çocuklarından olmak diye bir durum vardır. Ama iş, o parlak isimlerin arasına girmekle bitmez, bir de sözün hakkını verip parıldamak gerekir. John Wray, Amerikan edebiyatının son dönem parlak yeteneklerinin arasında gösterilen bir isim. İlk romanı The Right Hand of Sleep ile kurgu dalında Whiting Ödülü'nü almış, ikinci romanı Canaan's Tongue ile Granta dergisi tarafından 35 yaş altındaki en iyi Amerikan romancılarından biri seçilmiş. Ancak tüm bu başarısına ve ödüllerine rağmen ortalıkta adının sürekli duyulmasını isteyen biri değil Wray. Örneğin aynı onun gibi bir diğer parlak yetenek olan, aynı kuşaktan Jonathan Safran Foer ne kadar ışıl ışıl parlayıp adından söz ettiriyorsa, Wray de bir o kadar gölgelerde dolaşmayı tercih eder gibi. Bu yine de onun eserlerindeki pırıltıyı görmemize engel değil şüphesiz. Yazdıklarını bir kez okumaya başladığınızda dilinden kurgusuna onda farklı bir şeyler olduğunu görüyorsunuz. Dipteki Çocuk büyük oranda New York metrosunda, yani yer altında geçen bir hikayeyi anlatıyor. (Zaten yazarın kendisi de hikayedeki inandırıcılığı yakalamak için, tüm yazım sürecini metro trenlerinde kucağında bir laptop, kulağında bir kulaklık eşliğinde gerçekleştirmiş.) Bunda simgesel bir şey de var, çünkü öykünün kahramanı olan 16 yaşındaki Will de diğer insanlara göre farklı bir boyutta 'yerin altında' yaşıyor. Çünkü o bir şizofreni hastası... Kullandığı ilaçları bırakan ve kaldığı 'özel okul'dan (yani aslında zorla kapatıldığı düpedüz bir ruh sağlığı kliniği) kaçan Will, yalnızca kendisinin farkında olduğunu düşündüğü dünyanın küresel ısınma sonucu yok olması tehlikesini yine yalnızca kendisinin durdurabileceğini düşünmektedir. Will, bir sabah New York metrosuna adımını atar ve böylece roman da başlar. Dünyayı kurtarmak için Manhattan'ın altında kurulduğu söylenen mitolojik bir şehri aramaktadır. Will bu arayışının peşinde istasyonlar ve metro trenleri arasında yol alırken hikaye de ilerler ve bize pek çok New Yorklu karakteri tanıtır.

ARAYAN VE ARANAN

Ancak Will'in bir arayışın peşine düşmesi gibi o da aynı anda aranmaktadır. Avusturya asıllı, çok güzel ancak hafif nevrotik bir kadın olan annesi Violet ve onunla birlikte dedektif Lateef tarafından. Will'le beraber 'yeraltını' tanırken, Violet ve dedektif Lateef'le birlikteyken de 'yerüstündeki' bir New York'u izleriz. Bu arada Violet ve dedektif Lateef arasında gelişen bir tür yakınlaşmaya da tanık oluruz. Öte yandan Will'in dünyası yalnızca bu çevreyle sınırlı değildir. 17 yaşındaki Emily, rüyalarının kızıdır ve aslında kliniğe zorla yatırılmasının en önemli nedeni, hikayenin düğüm noktasındaki kişi olan Emily'dir. Will, tüm bu kaçıp kovalamaca esnasında, özgür olduğu ilk gün Emily'i görmeyi başarır ve aynı anda hem birbirinden kaçan hem de kovalayan tüm bu kahramanların yazgısı giderek bir kesişme noktasına doğru ilerler. Bizi bir şizofrenin beyninin içindeki dünyaya davet eden John Wray, az bulunur bir edebi yetenekle şizofreninin yarattığı özel bir dünya ile devasa bir metro sisteminin fantastik yanlarını aynı simgesel paralellikte anlatıyor. Görünürde ergenliğe adım atan bir şizofren gencin New York metrosunda geçen öyküsü, yer altına indikçe bizi insan psikolojisinin karanlık yüzleriyle tanıştırıyor. Bir şizofren hastasının 'aynadaki sureti' sürekli değişip, dünyayı algılayışı farklı düzlemlerde seyrederken, Wray'in şiirsel üslubu da aynı fazda ilerliyor. Dipteki Çocuk'u tek bir türle sınırlamak çok zor. Aynı anda hem psikolojik derinliği olan bir hikayeyi hem de bir tür dedektiflik hikayesini anlatıyor ve bu arada her anlamda 'yer altı'nın fantastik sularında geziyor. Öte yandan bu sancılı bir büyümenin de hikayesi ve pek çok yönden, en azından başındaki farklı maceralara gebe kaçış hikayesinin başlangıç tonuyla, okuyucuya Gönülçelen'in unutulmaz karakteri Holden Caulfield'ı da anımsatıyor. Ama farklı bir Holden bu, çok daha hüzünlü, çok daha çaresiz ve trajik; New York'un 'yer üstündeki' cıvıltılı caddelerinde özgürce dolaşan Holden yerine yer altında adeta T.S. Eliot'ın Çorak Ülke'sinde (aslında şiirin orijinal adı olan Waste Land, buraya daha çok yakışıyor) umutsuzca koşturup, dünyaya neden geldiğine dair bir anlam arayan 'dipteki' bir çocuk...
DİPTEKİ ÇOCUK
John Wray Çeviren: İmge Tan Everest Yayınları Roman 327 s.; 15 TL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.