Cuma 16.11.2012

Hatırlamak için yaşamak

İskoç romancı Muriel Spark'ın 1961'de yayımlanan başyapıtı Bayan Jean Brodie'nin Baharı, çocuklukları 1930'larda geçmiş bir grup kız öğrencinin hayatını değiştiren bir karakteri, Jean Brodie'yi anlatıyor. KAYA GENÇ yazdı

Geçmişi, onu yaşadığımız gibi hatırlarız çoğu zaman. O günleri, ileride geçmiş denilen şeyi hatırlayacağımızı hiç düşünmeden yaşamışızdır ve şimdi kendi bakış açımıza indirgenmiş bir durumda, aradaki boşlukları el yordamıyla doldurarak, o bulanık âlemde bulmaya çalışırız yolumuzu. Bu serüvende fotoğrafların kesinliği değil hafızanın kusurları başroldedir. Dahası, geçmişi hatırlama işini tek başımıza üstlenmeyiz, hatırlamak birlikte yapılan bir iştir çoğu zaman. Sanki tek bir geçmiş yoktur da, pek çok geçmiş yan yana gelerek bizim tekil bir sözcükle tarif etme gafletinde bulunduğumuz o geniş kategoriyi oluşturmuştur. Muriel Spark'ın ilk defa New Yorker dergisinde yayımlanan romanı Bayan Jean Brodie'nin Baharı'nda da geçmiş, muğlak ve çoğul bir şeydir. Kitabın anlattığı okul hatıralarında, onu yaşamış insanların sayısı kadar çok geçmiş saklıdır. Spark'ın karakterleri eski güzel günler üzerine düşünmeye koyulduklarında, oranın bulanık, ürkütücü ve tekinsiz bir yabancı ülke olduğunu görürler. Hikaye 1930'ların başında Edinburgh'da bir ilkokulda açılır. Jean Brodie burada sıra dışı bir öğretmen olarak isim yapmıştır. Etkileyici, cesur, duygusal bir kadındır ve en büyük amacı öğrencilerini sahip oldukları düşüncelerden 'dışarı' çıkarmak, onları aşina olmadıkları düşüncelerle tanıştırmaktır. Diğer öğretmenlerin bunun tam tersini yaptığına, öğrencilerin beyinlerini lüzumsuz bilgi lerle doldurduklarına inanır Bayan Brodie. Ona kalırsa öğretmenin asıl işi bilgiyi öğrencinin zihnine yerleştirmek değil, öğrencinin zihnini oradaki yerleşik düşüncelerden uzaklaştırmak, ona taze bir bakış açısının güzelliğini sunmaktır.
MUSSOLINI HAYRANI
Bu ilginç kadının her biri onlu yaşlarının başlarında olan öğrencileri Sandy, Rose, Monica, Eunice, Jenny ve Mary'e Bayan Brodie ilk başta ilham verici bir öğretmen gibi görünür. Okurlar olarak bizim durumumuz da onlarınkinden çok farklı değildir. Dünyada var olan şeylerin önem sıralamasında sanatın en üstte, felsefenin ikinci sırada yer aldığını söyleyen bir kadına kim karşı çıkabilir ki? Öğrencilerine yaşadığı aşklar hakkında hikayeler anlatırken, okul müdiresi tarafından basılmaları durumunda tarih dersi işlediklerini söylemelerini isteyen bir kadına kim hayran olmaz ki? Bayan Brodie'nin bu gizemli ve sıra dışı özelliklerinin onun öğrencileri arasında görünmez bağlar oluşturduğunu gördüğümüzde bunun nasıl gerçekleştiğini anlamakta hiç güçlük çekmeyiz. Brodie onlara Rönesans'tan, güzellikten, dekadan ressamlardan bahseder. İskoç Aydınlanması'nın hararetli bir savunucusu gibi görünür ilk başta. İngiliz dar kafalılığı yerine Avrupa fikrinin genişliğini öğrencilerine aşılamayı istiyordur. Gençlik aşkı, 1. Dünya Savaşı'nın son günlerinde ölmüş, öğrencileri arasında bu hikaye bir muamma ve ilham kayna kaynağına dönüşmüştür. Böylece Brodie'nin anlattığı her hikaye, bahsettiği her karakter, öğrencileri için birer hayal kurma gerekçesine dönüşür. Portresi ancak bu şekilde, yavaş yavaş belirginleşmeye başladığında anlarız Bayan Jean Brodie'nin gerçekte bir faşist olduğunu. İtalya'yı gezmiş, sokakların temizliğine, toplumdaki disipline hayran kalmış, Il Duce (Önder) lakaplı Benito Mussolini ve onun kara gömleklilerinden büyülenmiştir. Spark bu şekilde hikayesinin zaten içerdiği siyasi boyutu daha da öne çıkarır, bir yandan da Brodie'yi hem ilham verici bir öğretmen hem de bir faşist olarak ikna edici bir biçimde göstermeyi başarır.

GEÇMİŞİ HATIRLAMAK

Brodie'nin öğrencileri arasındaki en hayalperest karakterin Sandy olduğunu kitabın başlarında hemen anlarız. Edinburgh'lı bir başka büyük yazarın, Robert Louis Stevenson'ın kitaplarını büyük bir mutlulukla okur Sandy ve kendini İskoç yaylalarında romantik maceralara atılıp romanın karakterleriyle konuşurken hayal eder. Kahramanlar, haydutlar, büyük aşklar ve yüce fikirlerle dolu bu İskoç romantizmi dünyası yalnızca Sandy'nin değil, Brodie'nin diğer diğer öğrencilerinin de içini mutluluk, hayranlık ve şaşkınlık duygularıyla doldurur. Bilim kurgu yazarı Stanislaw Lem'in oraya giden insanlara hayatlarındaki pişmanlıkları ve sırları gösteren, onların zihninin şeklini alan gezegeni Solaris gibi, Brodie'nin damgasını vurduğu geçmiş de onu hatırlayanların zihnindeki sırları ifşa eder. Bu geçmişe hatırlayanların sesiyle, hatırlayanların hatırlama biçimiyle tanıklık ederiz. Bu yüzden de sık sık tarih içinde yolculuklara çıkar, on yaşındaki halini gördüğümüz bir küçük kızın öldüğü anın içine girer, sonra yine onun çocukluğuna döner, hatırlama işinin kendisinin tam da bu zigzaglarla örüldüğünü anlarız. Yıllar sonra bir otel yangınında ölecek bir karakter, sekse düşkünlüğüyle ünlenen bir başkası ve manastırda yaşayan bir üçüncüsü, üst üste bindirilmiş resimlerle sunulur bize. Onları hatırlayan kişi saf bir biçimde hatırlayamaz yaşadıklarını: Nihayetinde hatırlamanın mekanizmaları ne çizgiseldir ne de basit. Proust'un, işi hatırlamak olan kahramanı Marcel gibi Spark'ın hatırlayan anlatıcısı da geçmişi çağrışımlar, kafa karışıklıkları, benzetmeler yoluyla önümüze serer.

BRODIE'NİN SEVGİLİSİ KİM?

Spark, yalnızca bu karmaşık mekanizmayı ifşa etmez bize, bir yandan da karşımıza kitabı bir polisiye romana dönüştüren sorular çıkarır. İlk baştan itibaren öğrencilerinden birinin Bayan Brodie'ye ihanet ettiğini biliriz: Bir şikayet neticesinde Brodie okuldaki işinden olmuştur ne de olsa. Brodie'yle birlikte biz de ihanet edenin hangi öğrencisi olduğunu keşfetmeye uğraşırız. Bu arada Brodie'nin kızları, Bayan Brodie'nin aşk hayatını çözmekle meşguldür. Acaba müzik öğretmeni Gordon Lowther'la mı yoksa bir kolunu savaşta kaybetmiş resim öğretmeni Teddy Lloyd'la mı aşk yaşıyordur öğretmenleri? Herkesin bu konudaki görüşü farklıdır ve yavaş yavaş anlarlar ki hayattaki mutluluk gerçeklerin kendilerinden çok onları bulmaya çalışırken yaşanan heyecanda gizlidir. Bu şekilde öğrencilerin geçmişte giriştikleri soruşturmayla ("Brodie'nin sevgilisi kim?") öğretmenlerinin yıllar sonra giriştikleri soruşturma ("Bana kim ihanet etti?") bir hatırlayış faaliyetini anlatan öyküde iç içe girer. Yıllar sonra bir kitap yazdığını öğrendiğimiz Sandy, ilkgençliğinde onu en çok etkileyen kişinin bir romancı, müzisyen veya filozof değil, Bayan Jean Brodie olduğunu söylediğinde bu unutulmaz roman kahramanının etkisinin tıpkı bir madalyonda olduğu gibi iki farklı yüzden oluştuğunu anlarız.
BAYAN JEAN BRODİE'NİN BAHARI
Muriel Spark Çeviren: Püren Özgören Siren Yayınları Roman 152 s., 14 TL.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.