Cuma 16.11.2012

Virginia Woolf ile buluşma

İngiltere Sussex'in doğu yakasında, bir tabloyu andıran; her tarafı ağaçlarla ve göz kamaştırıcı çiçeklerle kaplı yolda, yıllardır kurduğum hayalimi gerçekleştirmek üzere ilerleyen bir arabanın içindeyim. Yolda müthiş bir sessizlik var. O sessizliğin içinde ona ait cümleleri duyuyorum, tıpkı onun duyduğu sesler gibi. Araba ilerledikçe duyduğum heyecan, Rodmell köyüne ait tabelayı görmemle daha da büyüyor. Rodmell, özellikle yemyeşil alanları ve sevimli evleriyle insanda bir masal kitabının sayfalarını karıştırıyormuş hissi uyandırıyor. Yol üstünde gördüğüm her şeye, sanki ona ait bir iz bulacakmışım gibi büyük bir dikkatle bakıyorum. Yıllar/The Years kitabıyla tanıştığım, sonrasında büyük bir hevesle diğer kitaplarını okuyup cümlelerinin içinde kaybolduğum, edebiyatın en büyük isimlerinden biri olan Virginia Woolf'un evine iyice yaklaştığımı söylüyor harita. Sanki onunla karşılaşacakmışım gibi üstümü başımı düzeltiyorum. Ve nihayet Woolf'un Monk's House adıyla bilinen evinin önündeyim. Tarihi bina koruma altında. Evin girişinde bir resepsiyon var, buradan biletimi alıyorum. Bilet fiyatları çocuklar için 2.20 pound (yaklaşık 6,5 TL), yetişkinler için 4.40 pound (yaklaşık 12,5 TL). Virginia Woolf ve eşi Leonard Woolf bu eve, 26 Haziran 1919'da, bir açık arttırma ilanında rastlamış. Kısa bir süre önce Lewes'te bir ev satın almış olmalarına rağmen, 3 bin 35 metrekarelik arazisiyle birlikte satılan bu evi görmek istemiş. Evin odalarını küçük, mutfağını da çok kötü bulan Virginia Woolf'un evle ilgili ilk izlenimleri pek olumlu olmamış. Fakat bahçenin büyüklüğü ve çekiciliği, 1 Temmuz'daki açık arttırmada Woolf çiftinin 700 pound vererek evi satın almalarına neden olmuş. Evin bahçe kapısından içeri adım atıp ihtişamıyla büyüleyen bahçeyi gördüğümde, Woolf'ların baktıkları sıra banyo için sıcak su bile bulunmayan evi almaya nasıl ikna olabildiklerini anladım. Virginia Woolf'un "Mütevazı bir evdi; uzun ve alçak, bol kapılı bir ev," diye bahsettiği evin konforlu olmamasından, İngiliz edebiyatının önemli yazarlarından ve aynı zamanda Woolf'un yakın arkadaşı E.M. Forster da nasibini almış. Woolf'ların evinde kaldığı gece, çok üşüdüğü için sobanın fazla yakınında duran Forster, pantolonunu yakmış. Kapıdan girip oturma odasına doğru yöneliyorum. Virginia Woolf'un "Oturuyoruz, yemek yiyoruz, gramofon dinliyoruz, ayaklarımızı şömineye uzatıp bitmez kitaplar okuyoruz," diye bahsettiği odada çok sayıda kitap ve tablo var. 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar değişik tarihlere ait objelerin olduğu odada büyük bir masa ve Virginia Woolf'un baş harflerinin arkalarına kazındığı sandalyeler duruyor. 1929'da, üst kattaki oturma odası ilave edilene kadar burası evin ana odası olarak kullanılmış. Partiler de burada yapılmış.
İKİNCİ KAT ZİYARETE KAPALI
Son halini 1929'da alan yemek odasında ise, 17. yüzyıla ait bir örnekten ilham alınarak imal edilmiş, altı kişilik bir yemek masası bulunuyor. Woolf çifti mutfağı yenilemiş ve yeni bir gaz ocağı almış. Virginia Woolf'un bunun üzerine "Şimdi cam tabaklarda servis edilecek akşam yemeği mükemmel şekilde pişirilebilir. Böylece ben de kendimi daha özgür, daha bağımsız görüyorum," diye yazdığı cümlelerden memnuniyetini dile getirdiğini görüyoruz. Boğazlarına düşkün Woolf'ların yemekleri, Londra'dan getirdikleri aşçı ve kahya tarafından yapılıyordu. Yemek odasının karşısındaki merdivenlerden yukarı çıkamıyorum, çünkü ikinci kat ziyaretçilere kapalı. Görevlilerden, yukarıda Leonard Woolf'un odasının bulunduğunu öğreniyorum. Merdivenin altındaki kutunun içinde ise Woolf'ların sık sık evin bahçesinde oynadıkları 'bowls' oyunun tahtaları ve Woolf çiftinin köpeklerinin su içtikleri mavi kase var.
HAYATA VEDA ETTİĞİ YER
"Burası sonsuza kadar adresimiz olacak," diyen Virginia Woolf haklı çıktı. Woolf çiftinin ilk başta hafta sonları ve tatillerde Londra'dan kaçış için kullandıkları Monk's House zamanla onların yaşadıkları tek yer haline geldi ve yaşamlarının sonuna kadar burada yaşadılar. Büyük hayranlık duyduğum, dünya edebiyatını etkilemiş bir yazarın evine konuk olmuş olmanın yarattığı duygu yoğunluğu içinde evden ayrılırken, Virginia ile buluşmamın tamamlanmadığının farkındayım. Görevliye Ouse Nehri'ne giden yolu soruyorum; Virginia'nın paltosunun cebine taşları doldurup yaşama veda ettiği nehre. Nehre doğru yürürken aklımdan geçen tek şey; Virginia'nın nehre gitmeden önce eşi Leoanard'a yazıp bıraktığı mektup. Mektupta çıldırmak üzere olduğunu hisseden ve kendisi için her şeyin bittiğini düşünen Virginia, kim bilir bu yolda ilerlerken aklından neler geçti? Bu düşüncelerle birlikte kendimi Ouse Nehri'nin tepesindeki köprüde buluyorum. Akıntının çok güçlü olduğu, büyük bir nehir. Virginia'nın bu güçlü akıntıyla uzaklaşan bedeni, kendini nehre bıraktıktan üç hafta sonra bulunmuş. Ben de Virginia'ya yazdığım birkaç sayfa ile birlikte, çok sevdiğim başka bir yazarın kitabının sayfalarını nehre bırakıyorum. Benim için çok özel bir buluşma böylece tamamlanmış oldu. Şimdi Virginia'ya veda etme zamanı. Köprüden giderken, nehre bıraktığım sayfaların akıntıyla birlikte hızla uzaklaştığını görüyorum, tıpkı Virginia gibi...
KENDİNE AİT BİR ODA
Evin beni en çok etkileyen bölümü şüphesiz "Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır," diyen Woolf'un odası. Bu oda, Woolf'un kadın hareketinde önemli bir yeri olan Kendine Ait Bir Oda kitabı üzerinde çalıştığı sıralarda, eve sonradan ilave edilmiş. Odada üç adet kitaplık, çalışma masası, yatak, lavabo, ayna, sandalye ve şömine bulunuyor. Odada bulunan kitaplıklardan biri, Woolf'un farklı dillere çevrilmiş çok sayıda kitabıyla dolu. Bu kitaplarının bir kısmının burada yazılmış olduğunu bilmek, bu sade ve gösterişsiz odayı nasıl da görkemli kılıyor. Odanın göze çarpan aydınlığının Woolf'u çok mutlu ettiği ise "Bu güneşli evi akıl almaz biçimde neşeli buluyorum," sözlerinden anlaşılıyor. Aradan geçen yıllara, her gün bu odayı gezen ziyaretçilere rağmen, burası hâlâ Virginia Woolf'un kendine ait odası... Yine o muhteşem bahçedeyim. Bahçeyi çok seven Virginia Woolf'a göre, bahçeden en çok hoşlanan, "Bahçe gururdur," diyen eşi Leonard'dı. Bahçede, çok sayıda farklı ağaç ve bitkinin yanı sıra, heykeller, banklar ve süs havuzları var. Bir köşesinde Virginia ve Leonard Woolf'un büstleri bulunuyor. Bahçede yürürken, birbirine yakın iki farklı yerde, çimlerin üzerinde boşluklar olduğunu fark ediyorum. O boşluklar; ilki fırtınada devrilen, ikincisi ise hastalık sonucu ölen iki karaağaca aitmiş. Virginia ve Leonard'ın külleri, bu ağaçların diplerine serpilmiş.
ÇAĞLAR YERLİKAYA, yazar Virginia Woolf'un İngiltere Sussex'teki evini, Monks House'u ziyaret etti

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.