Cumartesi 16.02.2013

Böyledir bizim sevdamız!

Uygar Şirin üçüncü romanı Karışık Kaset'te yıllara yayılan bir aşk öyküsü ele alsa da aslında büyüyemiş erkeklerin dünyasında aşkın ne ifade ettiğini anlatıyor: Kırılgan, çoğu zaman tek taraflı yaşanan, melankolik, yer yer arabesk. Romanı OLKAN ÖZYURT inceledi

Bir romanın ilk cümlesi önemlidir. O cümledir biraz da sizi kitaba baglayan ya da kitapla aranıza mesafe koymanızı saglayan. Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan, Uygar Sirin'in Karısık Kaset romanı da "Her seyi hatırlıyorum," cümlesiyle baslıyor. Iddialı bir cümle! Ama kitabı okuyunca romanın bu iddiayı karsıladıgını görüyorsunuz. Çünkü kitabın kahramanı Ulas, gerçekten her seyi hatırlıyor. Ama onun hatırladıkları, aslında bizim yani 'karısık kasetin' ne oldugunu bilenlerin yasadıkları biraz da. 1990'da açılıyor roman. Kahramanımız 13 yasındaki Ulas. Mahalleden, görür görmez asık oldugu, yasıtı Irem'e olan duyguları onu hayat boyu rahat bırakmıyor. Irem, Ulas'ın hayatının askı oluyor... Biz de bu askın seyrini okuyoruz. 1990'dan sonra bir kere 2000 yılında bir de 2010'da karsılasıyorlar... Ögretmen çocugu, müzige meraklı bir ergen olarak tanısıyoruz Ulas'la. Ulas da, bilgili, kendini tanıyan zaaflarını içten içe bilen, çevresiyle ilgili yargıları olan, yeri geldiginde kuyrugu da dik tutan bir karakter. Uygar Sirin, kitabın üçte birlik bölümünde, Ulas'ın aska tutulmasını ve Irem'le olan iliskisin anlatırken aslında, 90'ların basında Türkiye'deki orta sınıf bir aileden bir kesit sunuyor bize. Ve bu ailelerdeki ebeveyn iliskilerini, aileler arası iliski biçimlerini ve bu ailelerdeki çocukların nasıl bir dünyada yetistirildiklerini anlatıyor. Karısık kasetlerin yapıldıgı, serinlemek için meybuzların yenildigi, sise çevirmece oynandıgı, bele asılan walkman'lerden müzik dinlendigi, Emek Sineması'nda konserlerin düzenlendigi, Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Magic Box efsanesinin basladıgı bir dönemin ustaca islendigini söylemek gerek. Ergen gözlemlerinin iyi islendigi zaman, yazarlar için iyi bir malzeme olduguna (Alper Canıgüz'ün Ogullar ve Rencide Ruhlar romanındaki Alper Kamu'yu, Emrah Serbes'in Erken Kaybedenler öykü kitabındaki ergenleri de anmadan geçmeyelim) bir kez daha sahit oluyoruz.
YILLAR GEÇSE DE YİNE ESKİSİ GİBİ
Bu cografyada çocukların ruhen neden olgunlasamadıgının daha dogrusu büyüyemediginin, hep ergen kaldıklarının izdüsümleri de yine bu bölümde saklı... Çünkü diger iki bölümde, ki bunlar Ulas'ın Irem'le 10 yıl aralıklarla karsılastıgı birkaç günün öyküsü, Ulas o 13 yasındaki halinden çok da sıyrılmıs gözükmüyor. Böylece Karısık Kaset, büyüyemis erkeklerin dünyasında, askın ne ifade ettigini anlatan bir roman haline bürünüyor: Naif, çogu zaman tek taraflı yasanan, melankolik, yer yer arabesk. Roman boyunca karsımıza çıkan müzikler de bu ruh halinin tezahürü gibi adeta... Romanın ince isçiligi de burada. Büyümemis çocukların her türlü duygusuna karsılık gelebilecek bir müzik endüstrimizin oldugu ortaya çıkıyor. Müzisyenlerimizin, anlasılmama haline de, yanlıs anlasılma haline de, acı çekme ve yalnızlıgı kabullenme duygusuna da karsılık gelecek iyi sarkıların ürettigini görüyorsunuz. Sezen Aksu'dan Ajda Pekkan'a, Mazhar Fuat Özkan'dan Levent Yüksel'e, Orhan Gencebay'dan Bülent Ortaçgil'e genis bir yelpazede aska ne kadar kırılgan, melankolik ve arabeskvari yaklastıklarını, bunu dillendirdiklerini anlıyorsunuz.
BİR KISIR DÖNGÜNÜN RESMİ
Irem'e gelirsek bir kez dısında hep onu Ulas'ın gözünden okuyoruz. O, büyüyor büyümesine, farklılasabiliyor. Duygusal olarak hayatı daha derinlemesine kavrayabiliyor. Ama sahici olanın pesinde oldugu için, Ulas'ı seviyor. Çünkü Ulas büyümeyen bir erkek olsa da Irem'e, gittikçe karmasıklasan dünyada samimi geliyor. Böylece Ulas ile Irem'in yasadıkları bu topraklardaki kadın erkek iliskilerine dair genel bir çerçeve çizme konusunda iyi bir durum tespiti yapmamıza olanak tanıyor. Büyümeyen erkeklerle, büyüyen ama hep çocuk erkekleri seven kadınların iliskisi, popüler kültürün de bu iliskiyi sürekli yeniden üretmesi. Böylece Uygar Sirin, basit bir 'hayatımın askı' metaforundan yola çıkarak, karakterleri dolu dolu kavramamıza olanak saglayıp, 30 yıllık keskin Türkiye gözlemleriyle son derece akıcı bir kurgu ve Türkçe ile anlattıgı ask, gelip çatıp bir kısır döngünün resmi oluyor zihinlerde. Belki de dert etmeye gerek yok, Zülfü Livaneli'nin de yazıp besteledigi sarkı gibi 'Böyledir Bizim Sevdamız.' Okura not: Sinema yazarı olmanın yanı sıra senarist ve yazar olarak da (Karısık Kaset üçüncü romanı) farklı sapkalar giyebilen Uygar Sirin'in, kitabını okurken bol bol kitapta geçen parçaları dinleyesiniz geliyor. http://uygarsirinyazihane.wordpress. com sitesinde sarkılar mevcut, haberiniz ola.
KARIŞIK KASET'İN AŞK ŞARKILARI
A Yüzü Yalnızlık Ömür Boyu (MFÖ) Yalnızlar Garı (MFÖ) Olmuyor Olamıyor (MFÖ) Göz Yaşların Bitti Mi Sandın (MFÖ) Uç Oldum (MFÖ)
B Yüzü Sevecekmiş Gibisin (Orhan Gencebay) Ayrılanlar İçin (Timur Selçuk) Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş (Üç Hürel) Geri Dön (Sezen Aksu) Her Şey Seninle Güzel (Zerrin Özer)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.