50 yıldır New York Review of Books
İlk sayısı 1963'te yayımlanan ve o günden beri kültür dünyasına damgasını vuran The New York Review of Books, geçen ay yarım asırlık yayın hayatını bir partiyle kutladı. 50 yıl içinde çok şey değişti, derginin editörü Robert Silvers hariç.
GREV GÜNLERİNDE DOĞAN DERGİ
1929 yılında dogmus Silvers. Chicago Üniversitesi'nde okuduktan sonra Paris'e gitmis. Bir dönem Amerika'nın en önemli edebiyat dergilerinden Paris Review'ın bu sehirdeki editörlügünü üstlenmis, ayrıca bir süre Harpers dergisinde çalısmıs. Ülkesine geri döndügünde ise Silvers karmasık bir dünyayla karsılasmıs. Matbaacıların genel grev yaptıgı, gazetelerin basılmadıgı günlermis bunlar. Böyle bir atmosferde yedi kisilik arkadas grubu, Hardwick ve Lowell'ın evlerinde bulusmus. Yemek masasının çevresine oturmus, yeni bir dergi çıkarmayı hayal etmisler. "Bizim gibi insanları mutlu edecek bir dergi yapmalıyız," diyerek çıkmıslar yola. Insanların matbaacılar grevi yüzünden gazete okuyamadıgı o günlerde Amerikan halkına farklı bir sey sunacak, kitaplardan bahsedeceklermis. Böylece ortaya New Yorker dergisinin "Tarihte bir derginin çıkardıgı en iyi ilk sayı" olarak tarif ettigi bir dergi çıkmıs. Ilk sayının yazarları arasında Susan Sontag, W.H. Auden, Norman Mailer, Gore Vidal, Adrianne Rich, William Styron gibi dönemin en yaratıcı düsünür ve sanatçılarından bazıları varmıs. Yüz bin basılan ilk sayının ardından Kasım ayından itibaren dergi on bes günde bir yayımlanmaya baslamıs. NYRB'nin partisine bilet parası olan 20 doları veren herkes katılabiliyordu. Üstelik ortalıkta John Banville gibi derginin düzenli yazarları dolasmıyordu yalnızca, ekibiyle çekim yapan tanıdık bir yönetmen, Martin Scorsese de müdavimi oldugu bir derginin tarihindeki bu önemli anı belgeliyordu. Daha önce bir Rolling Stones belgeseli çekmisti Scorsese. Zaten yalnızca bu bile hikayeyi güzelce özetliyor: Rolling Stones müzik dünyası için neyse, New York Review of Books da dergi dünyası için o.
TİRYAKİSİYİM, ÇANTAMDAN AYIRMIYORUM
TARİHÇİ HALİL BERKTAY: "Galiba 1997'den beri, yani şöyle böyle 15 yıldır, artık düzenli okuyucusuyum. Mesleki yayınlar dışında (veya belki onlar da dahil) en çok sevdiğim dergi diyebilirim. Bir yandan, dar anlamıyla akademik-profesyonel değil; dolayısıyla sınırlı bir uzmanlığa hitap etmiyor. Diğer yandan, üst düzey, kültürlü ve entelektüel bir 'genel (?) okuyucu' için, çeşitli alanlara ilişkin, zihinsel içeriği çok yüksek, kapsayıcı ve derinlikli bilgi, analiz ve eleştiriler, daha doğrusu 'bilgi taramaları' sunuyor. Böylece, sanat ve edebiyat, insan ve toplum bilimleri ön planda olmakla beraber, kâh doğa bilimlerine kâh hukuka doğru da genişleyen bir ortak alan yaratıyor. Tiryakisiyim. Sabah ve akşam servislerinde üniversiteye gidip gelirken de çantamdan hiç ayırmıyorum. Ama tabii asıl daha uzun yolculuklar için ideal. Bir İstanbul-New York veya İstanbul- Boston uçuşu, genellikle iki-üç sayı ediyor."
30 YILDIR OKUMAYA DEVAM EDİYORUM
SABAH YAZARI HASAN BÜLENT KAHRAMAN: "NY Review of Books ile ilk kez ne zaman karşılaştım, aklımda berrak bir anı olarak mevcut. Başka bir çok şey gibi onu da Ankara'daki Amerikan Kütüphanesi'nde görmüştüm ilk kez. Ne yalan söyleyeyim, o ilk buluşmada ilgimi öyle pek de fazla çekmedi. Derginin değerini, anlamını önemsemesine önemsedim ama o dönemde benim dünyaya baktığım pencereyle derginin perspektifi tam manasıyla uyuşmuyordu. Fakat sonradan hem ben New York'a gidip oradaki entelektüel çevrelerle temas edince hem kişisel tercihlerim daha kapsamlı, analitik, kuramsal ve uzun yazılara dönünce, dergi gözdelerim arasına girdi. Şimdi kutlanılan 50 yılın hiç değilse 30 yılı bende saklıdır. Bugün dünyayı izlemenin en önemli araçlarından biridir NY Review of Books. Bir yazıyı okuyup bitirince insan bilmesi gereken neredeyse her şeyi öğrenir. Tabii, bunu sağlayan derginin arka planında yer alan müthiş editoryal çabadır. Bir yazı gönderilince öyle hemen çıkmaz o dergide. Fakat yayınlandığı gün, konunun en temel metinleri arasında yer alacaktır. Çok yaşasın!"
TİRAJI 150 BİN, BLOG'U DA ÇOK POPÜLER
Orhan Pamuk, NYRB'ye kütüphanesi, Avrupa hayalleri ve 11 Eylül saldırıları hakkındaki fikirlerini anlatan üç farklı yazı yazmıştı. Derginin 2010 yılında açılan blog'u ise Zadie Smith gibi ünlü yazarların çalışmalarına yer veriyor. 150 binlik tirajıyla dergi hem basılı ortamda hem de internette saygınlığını ve popülerliğini koruyor. NYRB'nin başarısının sırrı, yazıların uzunluk ve zaman sınırlaması olmadan yazılması olabilir; sayfalarında 17 bin kelime uzunluğunda bir makaleye veya yazılması bir seneden fazla sürmüş bir denemeye yer verebiliyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kime, hangi kitap hediye edilmeli?
- 2 İlber Hoca’nın kitaplarıyla tarihte yolculuk...
- 3 Cem Sultan’ın öyküsüne farklı bakış
- 4 Açık havada kitap okuma vakti geldi
- 5 İnsan en çok kendine yalan söyler
- 6 Hangi irade terbiyesi?
- 7 Birkaç kişisel keşif yolculuğu
- 8 Oruç mevsimine hoş geldiniz çocuklar
- 9 Anadilin yitirilmesi kişiliğin yıkılmasıdır
- 10 Rüyalardan Cem Sultan devrine açılan kapı