Son Güncelleme: Cuma 12.04.2013
Cahit Koytak'ın şen maneviyatı
Şair Cahit Koytak'ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan son şiir kitabı Ölüme Çare ya da Şen Maneviyat'ı İBRAHİM ALTAY değerlendirdi ve şaire bazı sorular sordu
MEMURUN ÖLÜMÜ
Mehmet Kaplan, siir tahlillerinde yeni edebiyat ekolünün görüslerini benimsedi. Aynı zamanda sıkı bir gelenekçiydi. Tahlil kitabının ilk baskısına Orhan Veli'nin 'Yazık oldu Süleyman Efendi'ye mısrasıyla hatırlayabilecegimiz siirini aldı ve neredeyse acımasızca elestirdi. Kaplan'a göre bu siir köksüzdü ve alısık oldugumuz ölçülü-uyaklı siirlere benzememekteydi. Aradan yıllar geçti. Kaplan kitabına bir ek yaptı ve pismanlıgını bile dile getirdi. Garip akımının geçici ve hercai bir heves olmadıgını ifade etti. Özetle: Bir halk pazarında dolasırken Orhan Veli'nin o siirde anlattıgı Süleyman Efendi'ye rastlamıs ve onun kim oldugunu anlamıstı. Mülkiye'de okudugumuz yıllarda Cahit Koytak hayranı bir arkadasımız vardı. Günün 24 saati Cahit Koytak'ın Ilk Atlas kitabıyla dolasır ve bizi Koytak'ın siirlerini okumaya zorlardı. Rastgele açtıgımız bir sayfada karsımıza çıkan Memurun Ölümü siiri bizi hayli güldürmüs ve eglendirmis, hatta "Böyle de siir olur mu canım!" dedirtmisti. Kendi aramızda "Memurun öldügüne / Saat tam dokuzda / Tam saat dokuzda / Tam dokuzda saat" diyerek sakalasırdık. Birkaç yıl sonra kendimi küçük bir kasabanın askerlik subesinde, yedek subay ve sube reisi olarak buldum. Her sabah saat tam dokuzda mesaiye baslıyor ve adeta ölüp, aksam saat beste, mesai bitince diriliyordum. Aylar böyle geçti. Bir gün ögle yemegi için gittigim bir lokantada gördügüm gazetede Cahit Koytak ismine rastladım. Aklıma Memurun Ölümü siiri geldi. Sanırım kendisi de bir zamanlar memur olan sairi anladım ve siiri hafifsedigim zamanlara hayıflandım.
ÇAĞDAŞ TÜRK ŞİİRİ İÇİN SAPMA
Yeni sanat anlayıslarının türemesinde sapmalar önemli rol oynar. Baslangıçta yadırganan ama zamanla yaygınlasan edim tarzlarıdır bunlar. Servet- i Fünuncular, Yedi Mesaleciler, Anadolucular, Milli Edebiyatçılar, Birinci-Ikinci Yeniler dogdukları zaman hep böyleydiler. Aynı sey Koytak için de söylenebilir. Koytak'ın siiri, çagdas Türk siiri için bir sapmadır. Ama kendi özgünlügü içerisinde bir akıs olusturarak yatagını bulmus ve o yatagı her kitabıyla biraz daha derinlestirmekte ve genisletmektedir. Zaten pespese yayımlanan Yoksulların ve Sairlerin Kitabı, Yeni Baslayanlar Için Metafizik ve Sen Maneviyat, bir nehir özelligi göstermektedir. Süreklilik, 'Güzel Sözlerin Cini', 'a kuzum beyaz fare' gibi deyislerde kendini göstermektedir. Kitaptaki biçimsel bütünlügü saglayan özelliklerden biri de Koytak'ın adeta postmodern bir 'mürettep' divan sairi gibi davranması. Sen Maneviyat, süphesiz isimleri kaside ya da gazel degil ve belli bir alfabetik sırayı takip etmiyor ama dualarla, tabletlerle, sarkılarla, nesidelerle örülü. Kendine özgü ezoterizmi nedeniyle bu siirler için 'tanrıyla konusmalar' tanımını yapanlar olabilir ama bu da tanrıyı dıssallastırmak tehlikesi tasıyan bir tanımlamadır. Bana kalırsa Koytak'ın Ölüme Çare'si, kaçınılmaz olarak ölümlülerin hayatla kurdugu iliski hakkındadır.
SOL ELLE YAZILANLAR
Yazının girişinde ortaya attığım tezle çelişecek ve koca kitabı birkaç cümlede özetlemeye çalışacak değilim. Bunun yerine, Kalemle Kuyu Kazmak bölümündeki Sol Elle Yazılanlar şiirinden bir kesit alacak ve bu kesitin zihnimde uyandırdığı sorulardan söz edeceğim. "tabiatüstünün kendisi/ hayatlarımızın ortasından geçiyor olabilir/ okyanusun ortasından geçen/ ve iklim yaratan sıcak nehirler gibi..." diyor şair ve devamında, tabiatüstü hakkında konuşmak isteyen kişinin bir tanrı gölgesi, bir kral rahip gibi değil, yoksul ve gezgin bir ozan gibi konuşması gerektiğini söylüyor.
BAZI SORULAR
Büyük şaire bugün akşam saatlerinde gerçekleştirmeyi planladığım ziyaretimde ya da bir başka şiirinde cevaplarını alabilmek ümidiyle sormak istediğim sorular şunlar: "Tabiat üstü dediğimiz şey aslında üst-tabiat yani tabiatın kendisi değil midir? Bu ikisini birbirinden ayırmak gerekli midir? Ortasından geçen nehri oluşturan şey de aslında okyanus değil midir? Bir hal ile hemhal olanın, o halini saklamaya çalışması alçak gönüllülüğü aşabilen bir şey iken, hemhal olmayanın olmuş gibi davranması hariçten gazel okumak değil midir? Ve son olarak efendim, insan zaten tanrının bu dünyadaki gölgesi değil midir?"
ÖLÜME ÇARE YA DA ŞEN MANEVİYAT
Cahit Koytak Timaş Yayınevi Şiir, 448 s. 30 TL
EN SON HABERLER
- 1 Kime, hangi kitap hediye edilmeli?
- 2 İlber Hoca’nın kitaplarıyla tarihte yolculuk...
- 3 Cem Sultan’ın öyküsüne farklı bakış
- 4 Açık havada kitap okuma vakti geldi
- 5 İnsan en çok kendine yalan söyler
- 6 Hangi irade terbiyesi?
- 7 Birkaç kişisel keşif yolculuğu
- 8 Oruç mevsimine hoş geldiniz çocuklar
- 9 Anadilin yitirilmesi kişiliğin yıkılmasıdır
- 10 Rüyalardan Cem Sultan devrine açılan kapı