Giriş Tarihi: 7.11.2014

Tek kelimelik öyküler

Yazar Doğan Yarıcı, Her Aşk Gibi Yarım romanından sonra tekrar öyküyle okuyucunun karşısına çıkıyor. Hem eski hem de yeni öyküleri Kav adlı kitapta toplandı

Doğan Yarıcı ilk öykü kitabı Evlâ'yı 1993'te çıkardığında henüz 19 yaşındaydı. Hemen ertesi yıl da Kemik öyküsü yayımlamış, Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'nü almıştı. Yarıcı, çok uzun bir aradan sonra, Gece Kelebekleri ile tekrardan öyküye geri döndü. Evla, Kemik ve kısa öykülerinden oluşan Gece Kelebekleri, şimdi Yapı Kredi Yayınları tarafından Kav ismiyle bir kitapta toplandı. Evlâ'yı okumaya başladığımda imgelerle dolu, çok kısa cümlelerin art arda sıralandığı ve okuru sürekli canlı tutan hikâyelerle karşılaştım. Öykülerin bir ucunu kaçırmamaya özen gösterdim çünkü karşımda bulanık hikâyeler, kesik tümceler vardı. Yazar farkında olmadan yaptığımız günlük ritüellerimizi sisli bir pencereden sunarken zaman zaman şiirsel bir anlatıma başvuruyordu. Sıkı sıkıya tuttuğum bu öyküleri belki de tek seferde anlayabilmek güçtü. Bu kısa cümleleri okurken rahatsız olduğum zamanlar da oldu. Belki bu genellemeden ayrı tutulabilecek öyküler de vardı, Zamankâr gibi... "Hayat üzerine konuşmazdı. Nesneler vardı. O ve nesneler, birlikte, sessizce yaşıyordu. İri parmakları cımbız olurdu, küt tırnakları tornavida. 'Zamanı onarırım,' diye mırıldanırdı keyiflendiğinde, 'eskiyen hatırayı, yaşlanan eşyayı.' Bir bakışı aynı anda zırıldamalarına yeterdi saatlerinin. Bu evde zaman, onun bakışlarındaydı. 'Artık elime pandül alıyorum' diye yazmıştı, 'Okumuyorum. Dinliyorum. Kuruyan hurma ağaçlarını, körelen makas şıkırtılarını, duymadığın radyo cızırtılarını, unuttuğun zamanı." Doğan Yarıcı'yı klasik günce mantığından farklı olarak kaleme aldığı O Boşluk kitabıyla tanımıştım. Ezber bozan bir romandı. Şimdi karşımda duran öyküleri de öyle. Aslında Doğan Yarıcı'nın hemen hemen tüm eserlerinden sonra bunlar söylendi. Nitekim Her Aşk Gibi Yarım romanında da böyle oldu; romanın anlatıcısı Sadri Alışık'tı. Şöyle diyordu; "Bakalım bu kibar görünüşlü beyefendi kim, yaklaşalım ve kulağımızı açalım. İnce bıyıklı, briyantinli saçlı, orta yaşa dayanmış, sandalyelerden birine ilişmiş de konuşan bu kibar bey..." Gece Kelebekleri', Evlâ ve Kemik'e göre daha kısa hikâyelerden oluşuyor, öyle ki bazıları tek cümlelik; "Kimileri elleri cebinde kendine tutunur." Hatta tek kelimelik öyküler bile var; Uçtu gibi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.