Zengin, hayranlık uyandıran bir maden...
"... Bu defa elimizde İlhan Tekeli'nin, Selim İlkin'le birlikt ekaleme aldığı üç ciltlik anıtsal bir yapıt var: buna ben "Türikye'nin 2. Dünya Savaşı tarihi ve çözümlemesi" demeyi uygun buluyorum..."
2. DÜNYA SAVAŞI OKUMASI
Bu kitaptan sonra elbette başka tarihler yazılacaktır. Zaten kitabın en önemli yanlarından birini de yeni çalışmalara kapı aralayacak özellikleri meydana getiriyor. Bununla birlikte, elimizdeki veriler ışığında bugün için bu konuda söylenebilecek her şeyi dile getiren, son derecede analitik bir yaklaşımla ele alınmış bir 2. Dünya Savaşı incelemesi var önümüzde. Hatta hemen belirtelim, kitap, Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'nı incelemekle birlikte, bizatihi savaşın bütün dinamiklerini ve tarihini de ayrıca en genel planda değerlendiriyor. Doğrudan bir 2. Dünya Savaşı tarihi, hatta konuya yaklaşım itibariyle, hayli ilginç ve özgün bir 2. Dünya Savaşı 'okuması', çözümlemesi olarak rahatlıkla değerlendirilebilir. İlk cilt, uluslararası politika stratejilerini ele alıyor. Eski komutanların yönettiği bir devlet politikası içinde bu alanı, o tarihte, 'askeri stratejilerden' uzak kalarak oluşturmak mümkün değildi. Sübjektif zaman olarak bakılırsa, 2. Dünya Savaşı başladığında Cumhuriyet kurulalı ancak 15 yıl olmuştur. 1. Dünya Savaşı bitiminin üstünden de ancak 20 yıl geçmiştir. Kaldı ki, Türkiye 1912-1922 arasını, 10 yılını, sürekli bir savaşta harcamıştır. Son derece de kritik bir coğrafi lokasyonda, Avrupa ve Rusya'yı bir hilal olarak görürsek, o hilalin iki ucunun ortasındadır. Faşizm/ler ve komünizm ikilemi arasındadır. Şimdi kitap okununca Milli Şef'in çok maharetle 'ikili' bir politika götürdüğü anlaşılıyor.
TÜRKİYE MODERNİZMİ
Bütün mesele buradadır. Savaş boyunca 'Almancı politikasıyla' İnönü, savaşa girmese bile, ülkenin yaşadığı ekonomik yıkımı bir nebze olsun engellemek kaygısındadır. Fakat şimdi Tekeli- İlkin metninin çok somut bir şekilde ortaya koyduğu üzere, bu girişimlerin hiçbiri, ekonomik yıkımı engellemez. 1929 bunalımını iliklerinde hissetmiş ve oradan ancak içe dönük devletçiliği üreterek çıkmış Türkiye'nin otoriter yönetimler döneminde bu anlayışını maksimize etmekten başka yolu kalmamış gibidir. Kitabın 3. cildi bu konuyu tartışıyor. Bir manada politik kurumlar, onların kurucusu ideolojik yapılar irdeleniyor. Ekonomik yıkım, ancak üst düzeyde bir politizasyonla toplumsal tepkiden uzak tutulabilirdi. Tekeli-İlkin dönemin ideolojik kurumlarını teker teker ele alarak bu dinamiği yerli yerine oturtuyor. Kitabın en ilginç yanlarından birini de gene 3. ciltte değerlendirilen ve Türkiye'nin 'geleceğe yönelen' politikaları meydana getiriyor. Öyle anlaşılıyor ki, 1946 yılında çok partili rejime geçiş, 1923 sonrası politikaların ilk kırılma noktasını meydana getirmekle kalmıyor. Bir hesap hatasını da içeriyor. Belki benimki biraz ileri giden bir yorum olacaktır. Ama şimdi elimizdeki bu büyük tarih kitabının bu bölümdeki analizinden ben Tekeli-İlkin ikilisinin, 1950'de, iktidar değişmeseydi İnönü'nün elbette daha liberal bir siyaset ve ekonomi politikası uygulamakla birlikte daha önceki dönemlerden izler taşıyan bir tutum içinde kalacağı (örtülü) anlamını çıkardım. Bu sonucu Tekeli-İlkin'in 2. Dünya Savaşı yıllarını ve o dönemi de mühürlemiş olan 'kurucu ideoloji'yi modernizm planında değerlendirmelerinden türetiyorum. Belli bir modernizm anlayışının bütün kurumları ve hatta bilinciyle Türkiye'de yerleştiği, serpilip geliştiği dönemdir o dönem. Türkiye'de modernizm (belki Batı'daki otoriter modellerinden bile farklı olarak) popülizme kapalı kalmasıyla oluşturmuştur karakterini. 1950 sonrası ise bu kapıyı açıyordu. Büyük, kazmakla bitirilmeyecek, alabildiğine zengin, hayranlık uyandıran bir maden İlhan Tekeli- Selim İlkin'in 2. Dünya Savaşı Türkiye'si... Şimdiden bir klasik!
EN SON HABERLER
- 1 Kime, hangi kitap hediye edilmeli?
- 2 İlber Hoca’nın kitaplarıyla tarihte yolculuk...
- 3 Cem Sultan’ın öyküsüne farklı bakış
- 4 Açık havada kitap okuma vakti geldi
- 5 İnsan en çok kendine yalan söyler
- 6 Hangi irade terbiyesi?
- 7 Birkaç kişisel keşif yolculuğu
- 8 Oruç mevsimine hoş geldiniz çocuklar
- 9 Anadilin yitirilmesi kişiliğin yıkılmasıdır
- 10 Rüyalardan Cem Sultan devrine açılan kapı