Giriş Tarihi: 12.02.2016

İngilizce romanın kraliçesi

Hilary Mantel'ın Ölüleri Getirin'i Britanya tarihinin en büyüleyici karakterlerinden Thomas Cromwell'in hayatından bir kesiti aktarıyor

Amerikan siyasetinin Hillary Clinton'ı varsa İngilizce edebiyatın da Hilary Mantel'ı var. Clinton'ın siyasetçi olarak geçmişinde kusurlar çok, gençlerin kendisinden aşırı derecede haz etmediği de geçen ayki önseçimlerde ortaya çıktı. Mantel'ın ise her yazdığı kitap Nabokov'un deyişiyle bir kutlama partisini hak ediyor, genç yaşlı demeden edebiyat dünyası bu İngiliz yazarı baş tacı ediyor. Alfa'nın Elif Nihan Akbaş çevirisiyle yayımladığı 2012 tarihli Ölüleri Getirin, Mantel'ın son romanı ve yazdığı en iyi kitaplardan biri. Bilenler bilir, Britanya tarihinin hiç eskimeyen hikayesi VIII. Henry'nin günlerden bir gün karısından ayrılıp Anne Boleyn isimli bir genç kadınla evlenmek istemesinin yarattığı krize dair olanıdır. Boşanmaya karşı olan Katolik Kilisesi'ni isyan ettiren, Thomas More gibi en büyük İngiliz alimlerini çok zor durumda bırakan, sonunda İngiliz Anglikan Kilisesi ile Vatikan arasındaki bağlantıyı koparan bu krizin başrolünde elbette kral VIII. Henry var. Lakin hikayenin perde arkasında duran çok daha ilginç bir başka figür, Thomas Cromwell, uzun bir süredir tarihçiler, yazarlar ve sinemacılar tarafından ihmal edildi. Son bölümü 2010'da yayımlanan ve Henry'nin yaşadıklarına seks dolu, pembe dizi tadında bir bakış atan The Tudors dizisinde bu biraz değişmeye başladı. Ama yoksul bir aileden gelen, babasının döve döve çocukluğunu zehir ettiği, Katoliklikle arası pek iyi olmayan Cromwell'i gerçekten de merkezine yerleştirme fikri, Mantel'ın Cromwell Üçlemesi adını verdiği bu projeyle ortaya çıktı ilk.
POLİTİK BİR ATMOSFER
Üçlemenin ilk bölümü olan Kurtlar Hanedanı Thomas Cromwell'in doğumu öncesinden başlıyordu hikayeye. Bize İngiltere'nin politik atmosferini resmediyor, bizi kahramanımızın çocukluğunda gezdiriyor, ona uyuz olan Thomas More'un idam edildiği günde sona eriyordu. Ölüleri Getirin'de, yine ilk kitaptaki gibi olayları şimdiki zamanda anlatıyor Mantel. Sürekli olarak Cromwell'in kafasının arkasındayız ve her şeyi onun gözlerinden görüyor, onunla deneyimliyoruz.
ANNE BOLEYN HAKKINDA
İş tarihi zamanı biçimlendirmeye geldiğinde ise, Mantel burada daha farklı bir teknik kullanmış. Dokuz aya yayılan olayların merkezinde Anne Boleyn'in başına gelenler var. İlk romanda More'un ve onun Henry ile bozulan siyasi ilişkisinin oynadığı rolü burada Boleyn ve onun Henry ile bozulan aşk ilişkisi oynuyor. Tıpkı More gibi o da Cromwell'le kötü bir ilişki kurmanın cezasını ödüyor. Tudor Hanedanlığı'nın hikayesi, Henry'nin eşinden boşanması, Katolik Kilisesi'yle savaş, nihayetinde bir pembe dizi olarak da anlatılabilir, incelikli bir romancının tekniğiyle de. Tıpkı erken dönem Türkçe romanda birbirine çok benzeyen temalar, karakterler ve mekanlardan Namık Kemal'in çok ideolojik, Halid Ziya Uşaklıgil'in ise çok incelikli bir roman çıkarması gibi, Mantel de başka yazarların entrika ve skandal gördüğü yerde çok daha derinlikli bir şey görmüş. Bir yandan insanın mutsuzlukları, acıları, yaşadığı haksızlıklar nasıl onu hayatı boyunca takip eder, hareketlerine nasıl yön verir, onu nasıl şekillendirir, bunun analizini yapmış. Öte yandan farklı karakterlerin farklı acılarla farklı kararlar aldıklarını bize hissettirerek insanlar arası çatışmanın, anlaşmazlığın, trajedinin kaçınılmazlığını vurgulamış. Ama hepsinden önemlisi, bir tarihsel roman yazarken tıpkı bir edebi roman gibi ayrıntı zenginliği, karakter derinliği, mekan duygusu gibi şeylere yazarın pekala odaklanabileceğini göstermiş. İki bölümü de Man Booker ödülü kazanan Cromwell Üçlemesi'nin yeni bölümü henüz yayımlanmadı. Ama The Tudors dizisini izleyenler ve biraz tarih okumuş olanlar Cromwell'in sonunun nasıl geldiğini biliyorlar. Geçen sene BBC için hazırlanan, senaryosunu bizzat kendisinin yazdığı Wolf Hall uyarlamasında gördüğümüz gibi Hilary Mantel dokunduğu her şeye zenginlik, nüans ve incelik, katan biri. Bu yüzden de beklentiler çok yüksek.
YENİ KİTAP YOLDA
İngiliz yazar Hilary Mantel, 6 Temmuz 1952 doğumlu. Üniversitede hukuk okudu. 2009 ve 2012 yıllarında Booker ödülünü kazanan Mantel'ın ilk romanı Every Day is Mother's Day 1985 yılında yayımlandı ve övgülerle karşılandı. The Spectator'ın sinema eleştirmenliğini yapan Hilary Mantel'ın 1988 tarihli Gazza Sokağında Sekiz Ay kitabı da bu ay Alfa Yayınları etiketiyle raflarda.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.