Cuma 19.08.2016

Bir şehrin dehaları

Joyce biyografisiyle haklı bir ün kazanan Richard Ellmann Dört Dublinli isimli bu kısa ama yoğun kitapta, edebiyatın İrlandalı müthiş dörtlüsünün temel izleklerini karşılaştırmalı olarak ele alıyor. Fakat elimizdeki kitap, bir edebiyat dedikodusu olmaktan öte. Hem metinler arası bir yolculuk, hem de edebiyatın bir dönemine dair ufuk açıcı, belki bir parça da imrendirici bir anlatı

Bazı şehirlerde edebiyat, insanların hayatında önemli bir rol oynar. Dublin bu şehirlerin başında geliyor. Bernard Shaw, W.B Yeats, Seamus Heaney, Samuel Beckett, Bram Stoke, James Joyce, Oscar Wilde, Jonathan Swift şehrin önemli yazarlarından bazıları. Hatta öyle ki Dublin bir gün yıkılacak olsa James Joyce'un kitaplarındaki tarifine göre yeniden inşa edilebilir derler. Dublin, Unesco tarafından "edebiyat başkenti" seçilmiş bir şehir. Dünyaca ünlü yazarlara ev sahipliği yapması ve zengin bir edebiyat mirasına sahip olması nedeniyle bu unvana layık görülmüş. Peki Oscar Wilde, James Joyce, Samuel Beckett ve William Butler Yeats'i bir kitapta buluşturan ne olabilir? Yazınsal akrabalıkları mı, yoksa kişisel yakınlaşmalar mı? Bu dört Dublinli, Wilde, Yeats, Joyce ve Beckett aralarındaki bağlantıların bilinmesi konusunda çok istekli değillerdi. Ama bağlantılar vardı. Yeats 1883 yılında, 18 yaşındayken, Wilde'ın verdiği bir semineri dinlemeye gitmişti. Joyce 1902 yılında, yirmi yaşındayken, artık olgunluk çağında olan Yeats ile ilk kez karşılaşmıştı. Beckett kolayca dost olmayan, ama kendisinden arkadaşlığını esirgemeyecek Joyce'la 1928'de 22 yaşındayken tanıştırılmıştı. Wilde ve Yeats birbirlerinin yapıtlarına karşılıklı saygıyla yaklaşmışlar, zaman zaman aynı izlekleri ele almışlardı. Joyce son dönem yapıtlarında, ondan kahraman bir kurban kimliğiyle birçok kez söz ederek ya da kitaplarından birçok alıntı yaparak ölümsüzleştirmişti Wilde'ı. Bu sayılan yazınsal akrabalıkların ötesinde aralarında kişisel yakınlaşmalar da yaşandı. Wilde, 1888 yılında, Londra'da akrabası bulunmayan Yeats'i Noel yemeğine davet etmiş ve büyük bir incelikle ağırlamıştı. Yeats de buna ahlaka aykırı davranışları nedeniyle Wilde hakkında bir dava açıldığında yazara destek veren tanıklığıyla karşılık vermişti. Birkaç yıl sonra Yeats gündoğumunda kalkıp sabahın altısında Joyce'un trenini karşılamaya Euston garına gidecekti; genç adama kahvaltısını ettirdikten sonra bir hastane odasında Joyce'la Beckett arasında sessiz ama sevgi dolu bir iletişim görüyoruz.
TUHAF BİR TOPLULUK
Richard Ellmann'a göre bu büyük dörtlü başka bağlarla da bağlı birbirine. Bilincimizin birçok alanına dokunuyorlar art arda. Wilde kaygısızca karşılıyor hakkında verilen tutuklama kararını, duyarsız görünerek, kibarlığı iyice bir yana bırakarak avanakça bulduğu yasalarla dalgasını geçiyor. Dördü oldukça tuhaf bir topluluk oluşturuyor aslında. Kendileri farkında olmasa da benzerlikleri çarpıcı. Anavatanlarından uzakta, zeka dolu, karmaşık, yabanıl bir arada dolanıyorlar. Görkemli, gösterişli, boş olduğunun bilincinde olsalar bile çalım ata ata gezinen bu Dublinlilerin, Yeats'in şiirindeki Pisagor gibi altından uylukları var. Kendi önermelerine kafa tutuyorlar; sanatla sanatdışının, hazla dehşetin, sahiplenmeyle yadsımanın arasında gidip geliyorlar. Aynı kentten çıkıp gelmeleri açıklamıyor onları, ama özerklik için sıkı bir mücadele ruhu, dış güçlerin işgaline duyulan tiksinti, iç parçalanmadan nasibini alma hepsinde görülen adalılıklarından gelen asal özellik. Bütünüyle İrlandalılara maledilecek özellikler değilse bile, İrlandalılığın pekiştirdiği şeyler bunlar. Bu dört kentlisi aracılığıyla, bir zamanlar istemeye istemeye bir imparatorluğun merkezi olan Dublin, başka bir imparatorlukla, sanatla, dünyayı etkileme gücünü tekrar kazanıyor. Joyce biyografisiyle haklı bir ün yapan Richard Ellmann Dört Dublinli isimli bu küçük ama yoğun kitapta edebiyatın müthiş dörtlüsünün temel izleklerini karşılaştırmalı olarak ele alıyor. Yani elimizdeki kitap, bir edebiyat dedikodusu olmaktan öte. Hem metinler arası bir yolculuk, hem de edebiyatın bir dönemine dair ufuk açıcı, belki bir parça da imrendirici bir anlatı. Yeri gelmişken Ellmann'ın sadece Joyce değil, bu dörtlünün her biri hakkında yazdığı müstakil biyografi ve incelemeler olduğunu da belirtelim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.