Cuma 24.02.2017
Son Güncelleme: Pazartesi 03.04.2017

Bir şiir: Zweig

Stefan Zweig, “Koşun bakalım adlar, ne kadar koşarsanız koşun, ölümsüzlüğe kavuşamayacaksınız” derken, birbirinden başarılı eserleriyle dünya edebiyatında yıllar boyu ne fiyakalı rüzgarlar estirdiğini bilmeyecekti. Anonim bir şiirin beş dizesi, çoğu isimden uzun yaşadı belki evet; ancak ölümünün üstünden 75 yıl geçmiş olan Zweig’tan daha çok değil

Sanki dogarken her seyi biliyor gibiydi yüz hatları... Alnının açıklıgı, barısçıl kisiligiyle basından iki dünya savası geçmis olan birinin, 'kendimi korudum' deme sekliydi adeta. Gözlerindeki dakik bakıslar, dâhiyane insanların hayatlarını ustalıkla kaleme alırken, onlardan kendine pay çıkarmıs gibiydi sanki. Saçlarını biraz fazlaca saga ayırıp, bıyıklarında tercih ettigi biçimin, söyle ucundan bucagından hayatında en nefret ettigi isim olan Adolf Hitler'i andırmasının belki de hiç farkında degildi. Ya da farkındaydı, ama insanlıgın anasını aglatmıs bu diktatöre, tamamen kendi elinde olan tercihlerini teslim etmek istemiyordu..." diye beceriksiz bir dil ile mi baslardım acaba Stefan Zweig'in biyografisini yazmaya kalksam? Tabii yine bu usta isimden etkilenmis olurdum; çünkü kendisi karsılastıgı her insanın fiziksel hatlarını, bir cerrah edasıyla öyle iyi tanıtıyor ve bu hatların üstüne öyle ruhlar giydiriyordu ki... Kendisinin nasıl bu kadar iyi bir biyografi yazarı olduguna sasmamak gerek. Romanları, denemeleri, siirleri, oyunlarıyla da usta olan Stefan Zweig'in hiç kuskusuz kendisini en çok var ettigi alan biyografik metinler... Kendi Hayatının Siirini Yazanlar'da Zweig bize Tolstoy'un 'kendi hayatı basında nöbet tutmasından' bahsediyor, bu Tolstoy'un kendi ifadesidir. Zweig da bize bu deyimi aklımızdan çıkarmama önerisinde bulunuyor ve biz kendisindeki bu güçlü varolusun kaynagını görebiliyoruz.
DETAYCI, SORGULAYICI
Zweig'in detaycı, sorgulayıcı, kafasında ince ince örüp birlestirdigi, her biri gerçek ya da hayal ürünü olan hikayeler, kendi hayatının basında nöbet tutmasından kaynaklanıyor olmalı ve tıpkı özümsedigi Stendhal gibi Zweig da insan kalbinin gözlemcisidir. Insanlıgın Yıldızının Parladıgı Anlar kitabında Fatih Sultan Mehmet ve Istanbul'un fethine dair bir kesit dahi bulunmustur: "...insanoglunun deneyimlerine göre gemiler yalnızca denizde hareket edebilmektedir, bir donanmanın tepeyi asması olanaksızdır. Ancak olmazı olur yapmanın, Mehmet gibi hırslı ve üstün zekâlı devlet adamlarının elinde oldugunu tarih bize göstermistir." Biyografilerin en saglam kaynagı olan hatıratlarda, bilhassa kisinin kendisini açıga vurdugu, kendine en cesur, en sasırtıcı bir sekilde saldırdıgı parçalara güvenmekten kaçınıyor Stefan Usta. Kendisiyle ilgili yazdıgı hiçbir bilginin ne öyle çok sasırtıcı, ne de cesurca olmadıgını görmemiz de, onun dedektifliginden kaynaklanıyor. Basından koskoca iki dünya savası geçen usta yazar, bugünlerini atlatırken cesaretini kırmayan, tam aksine kıskırtan Shakespeare'e tutunuyor, aralarında bir asır olan Balzac'la sakin aksamlar geçirmeye çalısıyor, Tolstoy'un Savas ve Barıs'ını kendi içinde yeniden ve yeniden yorumluyor.

BİR GÖLGE HAYAT
Tiyatrolar, sinemalar, müzayedeler, sergiler, aksam yemekleri Zweig'in bir parçası; ancak savasın siddetini artırmasıyla duygusal olarak kabul edemeyecegi bir isyana dönüsüyor bu etkinlikler: "Tiyatrolar da lokantalar da dolup tasıyor, bir keyif ki kasılmaya dönüsmüs çünkü içinde huzurlu bir sevinç yok. Ben neredeyse hiç dısarı çıkmıyorum, çıkarsam yanımda tiksintiden baska bir sey getirmiyorum eve." Hayatı anılar ve beklentiler arasında bir gölge gibi gidip gelen Stefan için dünya daha az uyunur bir hale geliyor; geceler kısalmıyor, ama hayallerle dolu günler gittikçe uzuyor... "Basına bir sey gelmeyen insan, nasıl insan olabilir?" diye düsünen Zweig 12 Kasım 1914'te Viyana'da, 33 yasında askere alınıyor. En azından silah kullanmak zorunda kalmayacagı bir göreve, savas arsivine... Sanat serüveni, araya savasın ve askerligin girmesiyle bile bitmiyor Zweig için; ama aradaki bu esler, siddetin buz kesen gerçekliginden ayıramıyor onu. Bir Avusturyalı olarak kendini asla Almanların yanında görmüyor ve kendini ne kadar yoklarsa, o kadar az onaylayabiliyor olanları. Insan kayıplarının çıg gibi büyüdügü o günlerde, kendini sürekli okuma ve yazmayla mesgul ediyor usta yazar. Böylece dünyayı kendinden uzaklastırıyor, konusuyorsa da yalnızca kendisini açıklıga kavusturmak için konusuyor. Özel bir yasam tarzına sahip olan ve sayısı pek fazla olmayan insanlardan oldugunu düsündügü sair Rainer Maria Rilke ile olan arkadaslıgı Stefan Zweig'in hayatında önemli bir yer kaplıyor. O zamanlar henüz yayınlanmamıs, simdiki adıyla Rilke'nin Genç Bir Saire Mektuplar kitabında geçen diyaloglara olan hayranlıgını da gizlemiyor. "Sizinle insanlar arasında bir ortaklık kurulamıyor mu, nesnelere yakın olmayı deneyin. Nesneler sizi terk etmeyecektir. Henüz geceler durmaktadır yerinde; agaçlarda esen, bir sürü ülkeyi gezip dolasan rüzgârlar yerinde durmaktadır" gibi tavsiyeleriyle genç bir sair adayına mektup yollayan Rilke'ye... I. Dünya Savası'ndan sonra 20 yılını Salzburg'da mutlulukla geçiren Zweig için, daha büyük felaket kapıdaydı: II. Dünya Savası. Nazilerin çılgınca yaktıgı kitaplar arasında Stefan Zweig'inkiler de vardı ve yazarın Ingiltere'ye yerlesme fikri Gestapo'nun evini basarak, silah aramasıyla basladı. Ancak II. Dünya Savası'yla birlikte Ingiliz hükümetinin Avusturya'nın Almanya'yla birlesmesini sessizce tanıması ve Avusturyalıları Hitler safından ayırmamasıyla kâbus günler geri dönmüstü. Büyük usta, ilk savasta kaçtıgı Hitler'e ikinci savasta yakalanmıstı.

DÜZENE GİRMEYEN HAYAT
Bu hayatın asla düzene girmeyecegi konusunda da haklıydı Stefan Zweig, çünkü evet bu hayat, kendisinden baska seyleri de kendine dert edinenler için bir türlü düzene girmiyor. "Edebiyat konusunda yapabilecegim her sey de, dikkatimi toplayamamam yüzünden, yıllarca yapılamadan kalacak" derken de haklı olmasını istiyorum aslında. Hitler'in yarattıgı kaosun kalıcı olacagına inanarak hayatına son verdigini unutmak ve bize kazandırdıgı onca güzel eserin yanında, yarım kalanları da düsünürsek bir dehayı dünyamıza katmanın güzelligini hissetmek istiyorum sadece.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.