Giriş Tarihi: 14.4.2017

Büyük bir yalanı yaşamak

Yazar Richard Yates, Bağımsızlık Yolu romanında konformizmin Amerika genelinde bir ihtirasa dönüştüğü 1950’li yıllara götürüyor okuru. Hayalleri ile kendilerine dayatılan yaşam tarzı arasında sıkışan bir çiftin çok sıradan ama bir o kadar da sarsıcı hikayesini anlatıyor

Yazar Kurt Vonnegut, Richard Yates'in Bağımsızlık Yolu/Revolutionary Road romanı için şöyle diyor: "Benim zamanımın Muhteşem Gatsby'si... Kuşağıma mensup yazarlardan çıkmış en iyi kitaplardan biri." Yates için ne kadar güzel bir övgü. En sevdiği iki romandan birinin Muhteşem Gatsby olduğu düşünülünce... Diğerinin de Madame Bovary olduğu biliniyor. Sadece Vonnegut'a göre değil, birçok yazar ve eleştirmene göre 20. yüzyıl Amerikan edebiyatının en önemli romanlarından biri Bağımsızlık Yolu. Ama bu övgülere tezat bir şekilde belki de adı en az duyulanlar arasında. Esra Birkan çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan roman 1950'ler Amerikası'nda bir banliyö kasabasında yaşayan, iki çocuklu Frank ve April Wheeler çiftinin hikayesini anlatıyor. Can çekişen bir evlilik onlarınki. İki çocuklarıyla mutlu bir hayat sürüyor gibi görünseler de hayallerini gerçekleştirememiş olmanın bunalımını yaşıyorlar. April oyunculuk eğitimi almış olmasına rağmen oyuncu olma hayallerine veda etmiş. Frank ise babasının işini sürdürüyor. Genç adam roman boyunca sürekli iç sesiyle hesaplaşıyor: "Üstelik ben bebek filan istemiyordum. Toprağı kazmasının ritmine ayak uydurmuş düşünüyordu. En saçması da bu değil mi? O ne kadar istemiyorsa ben de o kadar istemiyordum. O noktadan itibaren hayatındaki her şey gerçekten yapmayı istemediği şeyler silsilesinden ibaret değil miydi? Diğer aile erkekleri kadar sorumluluk sahibi olabileceğini göstermek için öldüresiyle sıkıcı bir işe girmesi; olgun insanlara özgü, düzenli ve sağlıklı bir yaşama olan inancını kanıtlamak için kibar bir mahalledeki yüksek fiyatlı bir daireye taşınmaları; ilkinin bir hata olmadığını kanıtlamak için ikinci çocuğu yapmaları; sonraki en mantıklı adım olduğu ve bu adımı atabileceğini kanıtlamak için de şehir dışında ev satın almaları. Hep ama hep bir şeyleri kanıtlamaya uğraşmıştı; bunun tek sebebi de kendisini her zaman savunmada bırakan bir kadınla evli olmaktı..." Monoton hayatları çiftin önce aralarındaki aşkı sonra da hayata olan tutkularının kaybetmelerine yol açıyor. İkili arasında roman boyunca süren diyaloglar da kaçınılmaz sonun habercisi niteliğinde.
BANLİYÖYE SIKIŞMAK
Wheeler çifti kavgalarında birbirlerini zayıf yönlerinden vurmak için fırsat kolluyor, hassas noktalarını zorluyorlar: "Sonra kavga kontrolden çıktı. Kolları ve bacakları zangır zangır titriyor, yüzleri nefretle kasılıyordu, giderek birbirlerinin en zayıf noktalarını daha çok zorluyor, güçlü oldukları yönlerin etrafından sinsice dolanıyor, taktik değiştirip yeniden vurmaya hazırlanmak için fırsat kolluyorlardı. Derin bir nefes arasında yıllar içinde biriken anılara çabucak dönüp eski yaraların kabuğunu kaldıracak eski silahlar bulup çıkarıyorlardı; kavga böylece sürdükçe sürdü..." Banliyö hayatından sıkılan çift, aslında hiçbir farkları olmamasına rağmen komşularından farklı olduklarına inanıyor. "Bu küçük aptal kasaba tipi insanların arasında yaşamak bile yeterince kötü..." Ve bu yüzden bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar. Frank yaşadığı bunalımı yasak ilişki yaşayarak aşmaya çalışırken April hapsolduğu hayattan kurtulma yolu olarak Paris'e taşınmayı görüyor. April'ın planına göre Paris'te çalışıp ailesine o bakacaktır. Yurtdışındaki hükümet bürolarında sekreterlik imkanı vardır. Ancak Paris planını uygulamaya koyunca Frank ile April'ın farklı düşündüğü ortaya çıkar. Frank kendisine dayatılan Amerikan yaşam tarzını sürdürmeyi tercih eder. Onlarınki hüsranla biten bir Amerikan rüyasıdır.

Roman, 2008'de Sam Mendes yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmış, başrolleri de Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet paylaşmıştı. Bağımsızlık Yolu, iki yıl sonra, 2010'da da Time dergisi tarafından İngilizce Yazılmış En İyi 100 Roman arasında gösterildi.
ZOR BİR HAYATI VARDI
Richard Yates, 1926 yılında Yonkers, New York'ta doğdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusundaydı. Bir süre gazetecilik ve metin yazarlığı yaptı. İlk romanı Bağımsızlık Yolu, 1961 yılında yayımlandı. Hayatı boyunca yedi roman ve iki de öykü kitabı yazdı. Anfizem hastalığı sonucu 1992 yılında aramızdan ayrılan yazarın tıpkı romanlarındaki karakterler gibi zor bir hayatı oldu. Alkolik ve manik depresifti. Geçimini güçlükle sağlıyordu. New York, Iowa, Los Angeles, Boston ve Alabama'da yaşadı. Evleri birbirinden farksızdı. Yazılarını yazdığı bir masa, etrafı hamamböceği ölüleriyle çevrili bir sandalye, sigara dumanından sararmış perdeler, birkaç kitap ve mutfakta kahve fincanları ile içki şişeleri...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.