Aşk, sırlar, geçmiş

Kitapları 27 ülkede yayınlanan New York Times ve USA Today'in çoksatanlar listesinde hep üst sıralarda yer alan bir yazar Sarah Jio... Modern aşk romanları konusunda şimdilik kimse eline su dökemiyor. Jio'nun başarısının sırrı gözlem yeteneğinde... Kendi yaşadıklarını ve çevresinde olan biteni yalın bir dille kelimelere döken Jio, çok yorulmadan, kafa dağıtmak isteyen okurun vazgeçilmezi. Haliyle bu yaz birçok kişinin elinde bir Sarah Jio kitabı görmeniz olası.
Sahildeki Kulübe, Mart Menekşeleri, Böğürtlen Kışı, Son Kamelya, Gündüzsefası, Agapi, Yeşil Deniz Kabuğu ve Kelebek Adası romanlarından bazıları. Amerika'nın en çok okunan kadın yazarlarından biri olan Sarah Jio aynı zamanda Glamour, The Oprah Magazine, Redbook, Real Simple dergilerinde de yazılar yazıyor.
Jio için ilk romanı Mart Menekşeleri'nin yeri ayrı. Hatta kitabın girişinde bu duygularını şöyle kaleme almış; "Size bir sır vereyim.
Bir bakıma bu yazdıklarım içinde her zaman en sevdiğim hikaye bu olacak. Tüm kitaplarımın kalbimde ayrı yeri olsa da Mart Menekşeleri'nde beni derinden yakalayan büyülü bir şeyler var." Yazarın okura mektubunda bir itirafı da var. Bu romanın yazma biçimini tamamen şekillendirdiğinden söz ediyor, "İlk romanım Mart Menekşeleri yayımlandıktan altı yıl sonra Seattle'daki ofisimde oturuyordum. Biraz yağmur yağıyor ve az önce bir fincan kahve yaptım. Bugün roman dünyasında kariyerimi başlatan hikayeyi düşünüyorum.
Mart Menekşeleri'nden iki yıl önce farklı bir roman yazmıştım ama o romanı yayıncılara kabul ettirememiştim.
Mart Menekşeleri farklıydı. Yazma biçimimi sonsuza kadar değiştirdi. Başka bir yerden değil tamamen kalbimden gelen bir hikayeydi." Mart Menekşeleri'nde eşinden boşanmak üzere olan bir yazarın hikayesi var.
Yaşadığı bunalımlı süreci atlatmak için, Bainbridge Adası'ndaki Bee yengesine kalmaya giden Emily, bu adada aşkla birlikte, aile sırlarını da buluyor.
Sarah Jio'nun bir özelliği de kitaplarındaki kadınların kendinden izler taşıması. Tıpkı Emily'nin Sarah'ya benzemesi gibi. Sarah Jio da tıpkı Emily gibi Amerikan filmlerinde görmeye alışık olduğumuz kusursuz bir hayat kurmaya çalışırken, ani bir boşanma kararıyla hayatı tamamen farklı yöne giden bir kadın. Yeniden aşka tutunup ayakta kalan Jio, hem kitaplarındaki kahramanlarından, hem de okuyucularından çok da farklı değil.
Biraz düşünecek olursak eşinden boşanan ve kitaplarıyla ünlü olan tek kadının Sarah Jio olmadığı fark etmek zor olmayacak. Dünyada büyük yankı uyandıran Gri'nin Elli Tonu serisinin yazarı da, Harry Potter serisinin yazarı da tıpkı Jio gibi boşanmanın ardından kaleme sarılan ve başarılı olan kadınlar...
Mart Menekşeleri'ne dönecek olursak, Emily adaya ayak bastığı gün karşısına çıkan yakışıklı ve gizemli ressam Jack'e âşık oluyor.
Jack gizemli çünkü Emily'nin yengesi Bee ile aralarında anlayamadığı bir gerginlik var. Emily yengesinin evinde kaldığı esnada, komodinin çekmecesinde bulduğu ve kime ait olduğunu bilmediği 1943 tarihli bir günlüğü de okumaya başlıyor.
Ve günlükte yaşananların izini sürüyor.
Günlük onu geçmiş yılların sırlarıyla yüzleştirirken, bir yandan da bugünkü hayatına ışık tutuyor.
Bir kadının kaleminden yazılmış ve sonu acıyla biten bir aşk hikayesini anlatıyor günlük. Yazılanlarda adı geçen iki kadın daha var ve o kadınlar aslında Emily'nin hayatındaki isimler. Emily boşanma sürecini atlatmak için geldiği adada, heyecan dolu bir maceranın içine sürükleniyor.
Daha önce Sarah Jio okuyanlar için, yazarın geçmiş ve günümüzle paralel giden hikayeleri tanıdık. Hatta eleştirel bir bakış açısıyla artık sıkıcı... Ama Jio'yu ilk kez okuyanlar için, bu tarzın eğlenceli ve sürükleyici olduğunu belirtmem gerekir. Mart Menekşeleri iki günde okunacak kadar rahat bir dile sahip, yazının başında da belirttiğim gibi, 'kafa dağıtmak' için birebir.