Giriş Tarihi: 6.11.2017 18:02 Son Güncelleme: 6.11.2017 19:11

İllüstratör Sedat Girgin: Çizgi her yerde olmalı

İllüstratör Sedat Girgin, çizimleriyle çocukların hayallerine dokunuyor. Çizer: “Resim bir kapı açıyor, hayal gücüne giriş anahtarı ya da başlangıç hareketi gibi” diyor. Çocuk edebiyatının Nobel’i sayılan 2018 Hans Christian Andersen Ödülü’ne de aday gösterilen Girgin’le çizgi dünyasını konuştuk

Genç, yetenekli ve yayınevlerinin aradığı bir çizer Sedat Girgin... Çizgileriyle binlerce çocuğa dokunuyor, hayal dünyalarını şekillendiriyor. Sadece çocuk kitapları değil yetişkin kitaplarını da resimliyor, kişisel sergiler düzenliyor, katıldığı yarışmalarda dereceye giriyor. Bugün bulunduğu noktaya kolay gelmemiş Girgin. Henüz ilkokuldayken resim öğretmeni, resimlerini anne babasına çizdirdiği düşüncesiyle zayıf not vermiş. Annesi ödüllerini gösterince yeteneğine inanmış ama yine de notunu çok yükseltmemiş. İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü'nün ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Endüstriyel Ürünler Tasarımı Bölümü'nden mezun olan 32 yaşındaki Girgin'in yolunu çizmesinde babasının etkisi büyük olmuş. Baba Girgin de resim ve müziğe karşı yetenekliymiş. Fakat aile baskısıyla bu konulara olan ilgisini geliştirememiş. Dokuz yıl önce de babasının kaybı Girgin'de dönüm noktası olmuş.

Müzik ve resim yeteneğini babasından aldığını söyleyen çizer, müzik konusunda da iddialı. Öyleki lise arkadaşlarıyla kurduğu kendisinin davul çaldığı Eskiz adlı müzik grubu 2010 yılında Roxy Müzik Günleri'nde birinci oldu. Girgin, resim ve müzikle ilgili olarak "İkisinde de başarılı olup babamı yad etmiş oluyorum" diyor. Girgin'in "Kendimi bildim bileli elime kağıt kalem geçince bir şeyler çizerdim" diyerek anlattığı tutkusu bugün 2018 Hans Christian Andersen ödülüne aday gösterilmesine kadar ulaştı. Girgin'le çizgilerini, yayım dünyasını ve hedeflerini konuştuk...

- Çocuk kitaplarını resimliyorsunuz. Daha çok yazıya göre çizim mi çizime göre mi yazı?

- İkisi de olabiliyor. Çizer, kitapta yazmayanı çiziyor. Mesela yazar "kedi koltuğun üstünden zıpladı" diyor. Ama çizim, kedinin zıpladıktan sonra kuşun peşine düşmesini de gösterebilir. Yazarın bunu yazmasına gerek yok. Resimde bunu zaten görüyoruz. Yazsa çocuk hayal etmiş oluyor ve o zaman resme gerek kalmıyor. Çizer, metne tamamen sadık kalmak zorunda değil. Karakter tasvir ediliyorsa ona uyacak ama ben yazarların çok tasvir etmesinden yana değilim. Resim varsa bunu çizere bırakmalı.

- O zaman sizin hayal dünyanıza da gerek kalmaz değil mi?

- Biz süslemeci değiliz. Bizim de kitaba katkımız var. Resim çocuk için büyük bir değer. Niye fotoğraf kullanmıyoruz? Resimde duygu aktarımı ile çizginin hayal gücünde bir sonsuzluk var. Çizginin sonsuzluğunda isterseniz çocuğu uzaya çıkarır, isterseniz bambaşka bir dünyaya geçirebilirsiniz. Bu da kitaptaki çizerin cümlesi oluyor. Yani resim bir kapı açıyor, hayal gücüne giriş anahtarı ya da başlangıç hareketi gibi. Ondan sonrası size kalmış.

- Kelimelerle duygular sanki daha rahat yansıtılabiliyor. Bu çizgiyle daha mı zor?

- Kelimesiz kendinizi ifade etmeniz güzel zaten. Zaman zaman kelimeler yetmiyor. Yetse de başka anlamlar çıkabiliyor. Mesela ben konuşmayı çok beceremiyorum, o yeti fazla gelişmemiş belki de... Yanlış anlaşılma çok oluyor kelimelerde. Ya da ben öyle düşünüyorum.

TÜRKLER HARİTA OKUYAMIYOR

- Çizgi, resim olmazsa olmaz mıdır?

- Yurtdışındaki çocuklar okuma yazmayla birlikte çizmeyi öğreniyor. Bizde okuma yazma var ama çizmeyi ve çizgiyi okumayı bilmiyoruz. İyi ya da bire bir çizmek, sorun değil. Dert, bir şey çizebilmek... İnsan çizgi okumayı ve çizgiyle ifade edebilme biçimini öğrenmeli. Mesela Türkler harita okuyamıyor. Çizmek, çizgi bir iletişim biçimi. O nedenle okuma yazmayla birlikte çizme öğretilmeli. Resimle hayal gücüne giriş yapıyor. Her çocuk bir ressam aslında. Sonradan köreliyor o çocuklar...

ÇOCUK GİBİ DÜŞÜNMEZSENİZ, ZOR

- Çizgilerinizde belirgin özellikleriniz var mıdır sizi tanımlayan?

- Marmara Üniversitesi'nin yarışmasında, üniversitenin grafik bölüm başkanı Sema Ilgaz Temel, "okulda sen ikinci oldun" dedi ama daha adımı söylememiştim. "İkinci olduğumu nereden anladınız?" diye sorduğumda, "Tipinden. Çizginle tipin benziyor" dedi. Genelde yaptıklarım otoportre gibi oluyor. Abartarak biraz kendimi çizebiliyorum. Ama özel bir kuralım yok. Üslubunuz varsa katalogda ayrı bir renk oluyor. Üslup ve samimiyet değerli bence. Samimi olmak benim için önemli. Aksi halde karşı taraf bunu hissediyor. Çünkü çizginin dili de yaşı da yoktur. Çizerin bir karakteri olduğunda başarı geliyor. Benzer şeyler olunca sanki biraz taklide kaçıyor. Psikolojik açılım gibi aslında çizgi dünyası. Her birinde kendi iç dünyamdan bir yansıma var. Kelimeler tıkanabilir. Dilin yeterliliği kadar konuşabiliyorsunuz ama çizgi sonsuz bir dünya. Çizgimle onun peşindeyim.

- Sizin çizgi kahramanlarınız hangileriydi?

- Tenten ve Red Kit'i çok severdim.

- Bu işin bir hedefi, çıtası var mıdır?

- Rakamsal bir hedef olmaz. Manevi tatmin vardır. Biz hobiden para kazanıyoruz. İşin güzel tarafı bu. Hobinizi meslek haline getirebiliyorsanız ne mutlu. İstediğim alanda ilerliyorum; çocuk kitabı kalıcı, ömürlük bir şey. Çünkü çocuğa, insana dokunmak kalıcı. Çizimiyle içeriğiyle yüzde yüz bir Sedat Girgin kitabı. Tamamen benim dünyam olur. Daha mı iyi daha mı kötü olur bilemiyorum ama istiyorum açıkçası... Bir de herhalde bir retrospektif sergi tatmin eder.

- Çocukları seviyor musunuz?

- Zaten çocuk gibi düşünmezseniz, çocuk kitaplarını resimlemeniz zor. Onlar gibi biraz deli, naif, biraz daha sorgulayan olmak, rahat soru sorabilip, yorumlamadan o duyguyu alabilmek gerekiyor. Yetişkin yorum katabiliyor. Ancak 10 yıldan sonra yani minik okurlar büyüdüğünde çizimlerimin etkisini, yansımasını o zaman göreceğimi düşünüyorum.

- Çizim sırasında ne hissediyorsunuz?

- Çizerken bazı işlerde sıkılıyorum bazı işlerde de o kadar içine giriyorum ki, kağıda burnum değene kadar çalışıyorum; sabah nasıl oluyor anlamıyorum. Çalışmaya çok kaptırdığım zaman uyarı alıyorum yakınlarımdan; kambur kalacaksın diye (gülüyor).

çizgi okumayı bilen nesil

- Yetişkin kitaplarında çizgi olmalı mı?

- Yetişkin kitaplarında çizgi sadece kapakta kalıyor, içe çok geçmiyor. Yani yaş büyüdükçe resim azalıyor. Resim şart değil ama olmalı. Artı bir değer katar. İnsanlar görsel sanata aşina olur. Bence çizgi her yerde olmalı. Ama ben çocuk kitaplarındaki yumuşak, sempatik çizimlere de karşıyım. Küçük yaşlardakilere de karanlık şeyler çizilebilir. Çocuklar biraz korkmayı biraz heyecanlanmayı da seviyorlar. Korku da heyecan da bir eğlence biçimi. Eski masalların hepsinde bir cinayet, bir kurt ya da başka bir kötü karakter var. Günümüz prenses hikayelerinde kötü karakter neredeyse yok, sıfıra iniyor. Çocuklara yumuşak sempatik prenses dünyasından farklı dünyayı da göstermek gerekiyor. Çünkü gerçek hayat öyle değil. Öte yandan aslında büyükler de heyecan peşinde. Ancak hayat derdine düşünce heyecan geride kalabiliyor. Çizgiyi okumak isteyenler hâlâ çizgi roman alıyorlar. Çizgi romanla büyüyen nesil, çizgi okumayı bilen nesil, çizgiyi çok seviyor.

- Çizmek tutku, meslek ama terapi gibi de değil mi?

- Yüzde 100 öyle... Müzik de resim de ibadet gibi. İbadet de öyle değil mi, ne kadar gönlünüzü kaptırırsanız o kadar ruhunuz temizlenmiş hissediyorsunuz. Yani kendinizi daha iyi hissedersiniz. Ruhu beslemek gibi...

- 2018 Hans Christian Andersen ödülüne aday gösterilmenize ne diyorsunuz?

- Ustalar aday gösterilmiş şimdi sıra bana gelmiş diye düşündüm. Daha yolun başındayım gencim ama çok mutlu oldum genç yaşta aday gösterilmeye. Şımarmamam gerektiğini hissettim. Olumsuz etkilenir miyim dedim ama olmadı. Aksine motive ediyor beni.

- Her projeye evet der misiniz?

- Benim dünyama ya da çizgime uyarsa... Aksi halde iş samimi olmuyor. Kendinizi zorladığınızda iş samimiyetten çıkıyor. O zaman maddi açıdan kabul etmişsinizdir.

Günümüz prenses hikayelerinde kötü karakter neredeyse yok, sıfıra iniyor. Çocuklara yumuşak sempatik prenses dünyasından farklı dünyayı da göstermek gerekiyor. Çünkü gerçek hayat öyle değil

Hiç anlamamışsın evladım!

- Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal'in kitaplarını da resimlediniz. Heyecanlandınız mı usta isimlerin kitaplarında?

- Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Yaşar Kemal... Hepsi de usta. Mesela Nazım Hikmet'in Üç Şiir kitap projesi gelince bir yıl kalem oynatamadım. Çünkü, şiirin her kelimesi ayrı bir kapıya açılıyordu benim için. Bir şiir bir öykü gibiydi. Öyküde bir cisim var, çocuktan arabadan bahseder onu çizersiniz. Daha kolaydır. Şiirde bir dünya vardır, o dünya bazen soyutlaşıyor bazen somutlaşabiliyor. Bir sene sonrasında "Yapmayacaksın herhalde" dediler. Hayal ettiğim birçok sahne var ama bir türlü hayalimi kağıda dökemedim... Çünkü kendi kendime beğenemiyordum. Sanki Nazım canlanacak ve "Hiç anlamamışsın evladım" diyecekmiş gibi hissediyordum. Yani onun derinliği karşısında yüzeysel kalabilirim diye düşündüm. Bir korku da oluyordu. Türk yazar ve şairi olarak tatmin edici nokta oldu. Nazım Hikmet'in kitabına çizdim ya başım göğe değdi yani (gülüyor).

Elini taşın altına koyacak yayınevleri gerekiyor

- Çocuk ruhlu musunuz peki?

- Zaten çocuk ruhunu hissettiğim için bu işten keyif alıyorum. Sürekli çocuk kitabı okuyorsunuz bir yandan da. Bazıları sıkıcı olabiliyor, kimisi de çok keyifli. Eğleniyorum. İşim gereği yetişkin kitabından çok çocuk kitabı okuduğum için kafa da çocuk kalıyor.

- O zaman birbirinizi besliyorsunuz?

- Sürekli hayal dünyasında oluyorsunuz. Her şeyden çocuk kitabı sonucunu çıkarabiliyorsunuz. Berlin'de trafik ışıklarında bekleyen tilki gördüm. Allah Allah çok fazla çocuk kitabı okuduğum için galiba dedim. Oysaki orada bir tilki vardı gerçekten.

- Kitap dünyası içindesiniz. Peki iyi bir okur musunuz? Sevdiğiniz kitap türleri nedir?

- İnanılmaz iyi bir okur değilim. Az ama öz okurum. Okuduğumda da onu yaşarım. Daha çok karanlık öyküleri seviyorum. Kafka, Stefan Zweig gibi yazarları da seviyorum.

- Türkiye'de yeterli değeri görüyor mu çizimli kitaplar?

- Türkiye'nin nüfusu çok genç olduğu için çocuk kitabına büyük bir eğilim var. Çok çocuk kitabı yayımlanıyor. Ama yüzde 80'i yurtdışından alınan kitaplar. Taşın altına elini sokup iyi yazar, iyi çizeri buluşturup editörlüğünü, kapak tasarımını yapacak yayınevleri gerekiyor. Ülkenin gelişmesi için daha fazla Türk yazar ve çizerlerin kitapları olmalı. Öğretmenler, okul çevresi, okullardaki resim müzik beden eğitimi öğretmenlerinin en önemli sorumlulukları yetenekli öğrencileri bulup avlamak olmalı. Yani yetenek avcılığı yapmalılar. Yönlendirmeleri şart, aksi halde başka türlü ilerleme olmaz. Çünkü illüstrasyona çok eğilim var. Gençlerden çok mesaj alıyorum. Tek yapabilecekleri ellerine kağıt ve kalemi alıp çizmeye başlamaları.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.