Rüzgar’ın çocuk kitaplığı yine dopdolu İster uç, ister yaprak topla

ELVEDA BAY MUFFİN
Bay Muffin yedi yıllık uzun ömrünün son günlerini yaşayan, tüylerine aklar düşmüş, yorgun bir kobay. Hikâye, fare Bay Muffin'in yedinci yaşını doldurmasına sayılı günler kala başlıyor ve tüm canlıların yaşayacak olduğu mutlak son olan ölümüne kadar geçen süreyi anlatıyor. Bay Muffin'in küçük sahibinin her gün ona yazdığı duygusal mektuplar, okurken bizi de hüzünlendirdi. Bu duygusal kitap, sevdiğimiz bir evcil hayvanı kaybetmenin öyküsünü anlatıyor. Ama çok güzel mesajlar da veriyor. Kitabın sonunda, Bay Muffin en sevdiği eşyalarıyla, şefkatle yatırıldığı bir karton kutunun içinde en uzun yolculuğuna çıkıyor. Öykünün çizimleri de çok güzel. Konusundaki hüzün sanki resimlerdeki renklerle daha etkileyici hale gelmiş. Okurken biraz hüzünlendik ama bütün arkadaşlara mutlaka tavsiye ederim. (Elveda Bay Muffin, Can Çocuk)

SÖYLESENE RÜZGAR, BEN KİMİM?
Siyah, sıradan, küçük bir noktaydı. Kendini çok yalnız ve anlamsız hissediyordu. Arkadaşı Rüzgar'a sordu: "Söylesene Rüzgar, ben kimim? Bir kuş muyum, bir balık mı, yoksa bir taş mı? Yoksa sadece basit bir nokta mı?" Küçük nokta, arkadaşı Rüzgar'ın da yardımıyla dünyayı gezmeye başlıyor. Önce balıklarla, sonra kuşlarla, daha sonra kaplumbağa ile tanışıyor. En son çiçeklerle karşılaşıyor. Çiçek bizim siyah noktanın kim olduğunu biliyor, "Sen bir tohumsun" diyor. "Tıpkı benim gibi büyüyüp çiçek olacaksın." Sonunda bizim nokta kim olduğunu buluyor. Hemen toprağa yerleşiyor, bol su ve çok güneş göreceği bir yer buluyor. Ne de olsa yazın başlamasına şunun şurasında ne kalmış ki... Okuduğumuz kitaptaki tüm görseller doğadan toplanan yapraklarla hazırlanmış. O yüzden çok eğlenceli bir kitap olmuş. Balık da kuş da kaplumbağa da çeşitli yaprakların bir araya getirilmesiyle ortaya çıkmış. Biz de hafta sonu bir sürü yaprak topladık ve kendi tasarımımız olan hayvanlar yaptık. İnanılmaz eğlendik. (Noktacık, Timaş Çocuk)

UÇMANIN EN GÜZEL YOLU
Siz uçmak için doğduğunuza inandınız mı hiç? Kitaptaki Lukas buna inanıyor. Tüm zamanını kuşları ve uçakları inceleyerek geçiriyor. Tek istediği uçmak. Yılbaşında ve doğum günlerinde kendisine hediye edilen işe yaramaz kanatlar hiçbir işe yaramıyor. O gerçekten uçmak istiyor. Annesinin ona bir kitap hediye etmesiyle işler değişmeye başlıyor. Okuduğu kitabı o kadar çok beğeniyor ki hemen bir yenisini okuyor, sonra bir yenisini, sonra başka kitapları... Onu artık hiçbir şey durduramaz oluyor. Sürekli okuyor, okuyor, okuyor... Kitapları koyacak yer bulamıyor, üst üste koyup kule yapıp okumaya devam ediyor. Kitap dağı o kadar yükseliyor ki artık televizyonlara çıkıyor. Dünyanın dört bir yanından onu görmeye gelenler oluyor. Derken Lukas fark ediyor ki, okuduğu ilk kitaptan itibaren uçuyordu zaten. Ama hayal gücüyle... Kitabı bitirdiğimde babama şöyle söyledim: Benim en güçlü yanım zaten hayal gücüm. Onu da belli ki her akşam okuduğumuz kitaplara borçluyum... (Dünyanın En Yüksek Kitap Dağı, Günışığı Kitaplığı)

AYICIK BOBBO İLE KARDİNAL KUŞU
Ormanda yaşayan sevimli bir ayıcık sıradaki kitabımızın kahramanı. Adı Bobbo. Gezmeyi, keşfetmeyi ve öğrenmeyi çok seviyor. Bir gün ormanda yaprakların arasında küçük bir top buluyor. Daha doğrusu top gibi bir şey. Ağaçtan gelen ses "Lütfen onu götürme" deyince durumu fark ediyor. Ağaçtaki kuşun düşürdüğü yumurtasıymış meğer. Bu kitap sayesinde ilk kez adını duyduğum bir kuşla tanışmış oldum: Kardinal kuşu... Daha sonra internetten başka kardinal kuşu resimlerine de baktık. Kitapta Bobo'nun başka maceraları da var. Herbirinde yeni bir şey öğreniyor, bu sayede ben de öğrenmiş oluyorum. (Ayıcık Bobbo ile Dostları, Can Çocuk)