Karanlık yapıların dehlizlerinde bir kadın FBI ajanı

ABD'nin en tanınan romancılarından Den Koontz, Türkiye'de kemik bir okuyucu kitlesi olsa da popüler bir isim değil. Kitapları 38 dilde yayımlanmış ve bugüne kadar 500 milyondan fazla satmış, Stephen King ile mukayese edilen, son derece üretken bir yazar. Üstelik çok satanlar listelerinin de müdavimlerinden, romanlarından 14'ü New York Times'da uzun süreler birinci sırayı kimselere kaptırmadı. Üretken dedik ya boşuna değil, çünkü Koontz'un şimdiye dek yayımlanmış 100'e yakın kitabı bulunmakta. Ağırlıklı olarak korku, gizem ve gerilim sularında gezinen yazarın dünya çapında tanınmasına yol açan başlıca eserleri ise şüphesiz yedi kitaptan oluşan Frankenstein ve 13 kitaptan oluşan Odd Thomas serileri... Bilhassa genç okuyucuların büyük bir ilgiyle takip ettiği ABD'li romancı Koontz, işte şimdi bu halkaya bir yenisini daha ekleyip Jane Hawk'ın serüvenleri ile okuyucularıyla yeniden buluşuyor. Sessiz Köşe Jane Hawk serisinin ilk kitabı olarak karşımızda... Kitabın konusundan kısaca bahsetmek gerekirse... Alanında önde gelen, çok iyi mevkilere gelmiş, iş ve aile yaşamlarında fazlasıyla mutlu ve zengin insanlar esrarengiz bir biçimde intihar etmekte ve bu durum yakın çevreleri arasında oldukça büyük bir şaşkınlığa yol açmaktadır. Başarılı bir FBI ajanı olan Jane Hawk'ın kocası da intihar edenlerden birisidir. Bu intihara dair ciddi şüpheleri olan Jane kocasının ölümünün ardında birtakım komplolar olabileceğini düşünür. Deniz kuvvetlerinde albay olan Nick'in ölümünün ardındaki sır perdesinin aralanmaya başlamasıyla intiharlardaki rahatsız edici artış ortaya çıkar ve ajan Jane bir nevi karanlık yapıların dehlizlerinde dolaşmaya başlar. Dolayısıyla birtakım güçler de Jane'in bu soruşturmasından huzursuzlanır.
ESASLI BİR İYİ-KÖTÜ ÇATIŞMASI
Mutlak güce ulaşma arzusuyla, kendi ütopyasını kurma hayalinde olan bir yapının olanca parasını, bağlantısını ve hatta bilimi kullanmasıyla bu amaca ulaşma isteği romanın ana omurgasını oluşturmakta. Bu noktada belirtmek gerekiyor ki kitabın alt metninde esaslı bir iyi-kötü çatışması mevcut. Kılık değiştirme, farklı şehirlere yolculuk, kaçma kovalama, silahlı çatışmalar, maceraya farklı insanların dahil olması... Kısacası Dean Koontz'un romanında ortalama üstü bir aksiyon ve gerilim öyküsünde karşılaşabileceğiniz her türlü unsur mevcut. Üstelik çevirdiğiniz her bir sayfada katlanarak artan merak ve çok katmanlı kurgu da cabası... Bilim, aksiyon, aşk ve trajedinin ustaca harmanlandığı roman akıcı ve olaya konsantre olmuş üslubuyla da okuyucusuyla didişmeyip keyifli bir okuma aktivitesi yaratıyor. Yine böylesi romanların en önemli sacayaklarından birisi olan ana karakterin inşası da hayli başarılı görünüyor. Genç, akıllı, güzel ve bir o kadar da kabiliyetli kadın ajan profilinde karşımıza çıkan Jane Hawk, yaşadığı tüm travmalara karşın ayakta kalıp inandığı gerçekler uğruna mücadele etmekten bir an için bile imtina etmiyor. Açıkçası biz okurlar için kocasını kaybetmiş bir FBI ajanının ruh halini iyi derecede özümseyebilmek çok kolay değil. Fakat Koontz bu durumu da ustalıkla kotarıp bir an olsun Jane'in motivasyonuna dair bizi düşündürmüyor bile... Ortaya çıkardığı ana karakter Jane Hawk yazar Dean Koontz'u da hayli keyiflendirmiş olmalı ki daha birinci kitabın mürekkebi kurumamışken serinin ikinci ve üçüncü kitabının hazırlıkları başlamış. Keza Sessiz Köşe'yi bitirdiğimiz vakit kitabın sonunda bizi tatlı bir sürpriz de bekliyor. İkinci bölümün, yani Fısıldayan Oda'nın ilk bölümünün ön okuması... Yeri gelmişken ikinci kitabın Türkçe baskısının da 2018'in sonbaharında okuyucularla buluşacağını meraklısına müjdeleyelim... Çoğunlukla korku türünde çıkardığı romanlarıyla tanınıp sevilen Dean Koontz yeni serisinde de popüler edebiyat dünyasına nitelikli bir eser armağan ediyor. Geçmişte birçok eseri sinemaya uyarlanan Koontz'un şimdiki gözdesi Jane Hawk'ı da bir gün beyazperdede görür müyüz bilinmez ama insan, Sessiz Köşe'yi okuduktan sonra bu ihtimalin gerçekleşmesini de şiddetle arzulamıyor değil...