Cuma 08.06.2018

Kin yoksa umut vardır

Alan Paton’ın Ağla Sevgili Yurdum romanı, siyahi bir rahip ve varlıklı beyaz bir adamın oğulları ile kuramadıkları ilişkiler üzerinden 1930’ların Güney Afrikası’na odaklanıyor. Yazar, tüm çatışmaların kin tutulmadan çözülebileceği mesajını veriyor

Güney Afrikalı yazar Alan Paton 1903'te Natal'de doğar. Fen fakültesinden mezun olur, öğretmenlik yapar. Doğumundan 45 yıl sonra ise dünya edebiyatına büyük bir armağan bırakır; ilk romanı Ağla Sevgili Yurdum. Ömrü boyunca birçok roman yazan, bir dönem Güney Afrika Liberal Parti'nin başkanlığını da yapan yazar buna karşın 1988'deki ölümüne dek ilk romanında gördüğü ilgiyi bir daha kolay kolay bulamaz.
Öyle ya Ağla Sevgili Yurdum, The New Republic tarafından Güney Afrika trajedisini gözler önüne seren zamanın en büyük romanlarından biri olarak tanımlanır ve kitap 1995'te Richard Harris ve James Earl Jones gibi önemli isimlerin başrolünü üstlendiği bir filmle aynı adla beyazperdeye aktarılır. Kısacası zaman içinde ziyadesiyle hakkı verilir bu kıymetli eserin. Bu romanın bir büyüsü olduğu gerçek, peki ama ne? Kısaca kitabın konusundan bahsederek başlayalım dilerseniz.
Hikayenin iki ana kahramandan biri olan siyahi Rahip Stephen Kumalo'nun kilisenin yanındaki küçük evine bir mektup gelir. Mektuptan uzun zaman önce Johannesburg'a giden ve bir daha haber alamadığı kızkardeşi Gertrude'nin ağır hasta olduğunu öğrenir Rahip Kumalo. Üstelik ülkenin en büyük şehri ve başkenti Johannesburg'a tek giden ve haber alınamayan kişi rahibin kız kardeşi de değildir.
Aynı zamanda Komolo, uzun zamandır oğlundan da haber alamamaktadır.
Bu mektubun üzerine biriktirdiği tüm parasını yanına alır ve Johannesburg yollarına düşer. Johannesburg, kendi küçük köyü Ndotsheni'den epeyce farklı, hareketli ve korkutucudur. Bu kalabalık şehirde bir şekilde kız kardeşini bulsa da oğlunun izini sürmek rahip için daha zor olur. Nihayetinde oğlunu da bulur. Kamulo'nun oğlu, hırsızlık amacıyla girdiği bir evde paniğe kapılarak siyahi haklarının amansız savunucusu bir beyaz olan Arthur Jarvis'i öldürmüştür ve hapistedir. İşte tüm düğüm de burada başlar.
BİR BABALAR VE OĞULLARI ROMANI
Fakat öykü tek bir akstan ilerlemez.
Bu esnada paralel bir kurguyla Arthur'un babası yani romanın diğer ana kahramanı James Jarvis olaya dahil olur. Oğlunun ani ve beklenmedik ölümü sonrası James bu cinayetin peşini bırakmaz ve nedenlerini sorgulamaya başlar. Olaylar da onu, bir mahkeme sürecine ve uzaktan tanıdığı, komşusu sayılan katilin babası Rahip Kamulo'ya götürür. Katilin ve maktülün babaları birbirileri ile yakınlaşır ve bir nevi Güney Afrika'nın yaşadığı trajedinin iki safını temsil ederek birbirlerini anlamaya başlarlar.
Ağla Sevgili Yurdum farklı perspektiflerden okumaya açık bir roman.
Büyük çerçevede Güney Afrika'da yaşanan ırk eşitsizliği, sömürücülük ve tarih boyu süregelmiş adaletsizlik varken küçük ölçekte ise evlatlarını tanıyamamış babaların birbirleriyle kurduğu yakınlık yatıyor. Evet, aslında bu kitap esaslı bir baba-oğul romanı olarak görülebilir ki romana bu açıdan yaklaşmak daha kapsamlı analizler yapmamıza fayda sağlayabilir. Yani, varlıklı ve çiftlik sahibi bir beyaz olan James Jarvis'in kendisiyle tamamen zıt düşüncelere sahip siyahların haklarını savunan oğlu Arthur ile kuramadığı ilişki ve doğrunun, iyiliğin sembolü olarak görülen siyahi Rahip Kamulo'nun yine kendiyle zıt karakterdeki hırsız ve katil olmuş oğlu ile kuramadığı ilişki bire bir aynıdır. Bu yüzden hikayenin ilerleyen kısımlarında iki babanın da birbirine yakınlık duyup empati kurabildiğini görürüz ve bu çok değerli olur. Çünkü yazar Paton, tüm dünyada, çatışmaların kaynağı ne olursa olsun, ırkçılık, adaletsizlik veya yoksulluk, herkesin ten rengi fark etmeksizin aynı insani duygulara ve sorunlara sahip olduğunu sahici ve kuvvetli bir biçimde okura babalar üzerinden hissettirir.
Roman son derece akıcı ve yalın bir üsluba sahip. Bununla birlikte Güney Afrika'daki siyah-beyaz çatışmasına dair sadece sebepleri belirtmekle kalmayıp satır aralarında kimi karakterlerine çözüm önerilerini sıralatmasıyla da hayli anlamlı.
Korku, yoksulluk, ayrımcılık, suç, kin, eşitsizlik...
Fakat tüm bunlara rağmen de umut, inadına umut. İşte Alan Paton'ın 1948 yılında yazdığı, ona dünyaca ün kazandırmış olan ilk romanı Ağla Sevgili Yurdum'un alamet-i farikası bu olsa gerek. Tüm kötülüklerin ve yanlışların karşısına inanarak konulan naiflik, samimi bir çaba ve sürekli korunan umut... İşte o umut da siyahi bir rahip ile beyaz bir çiftlik sahibi iki babayı bir araya getirir ve kinin asla çözüm olmadığını okuruna söyletir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.