Cuma 08.06.2018

Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil*

Tarihçilerin şeyhi Halil İnalcık ölümünden sonra bile aydınlatmaya ve cesaret kaynağı olmaya devam ediyor. Osmanlı İmparatorluğu başlıklı iki ciltlik kitabı ufuk açıp, ilham veriyor

Halil Hoca bir derya, öğreneceğimiz daha çok şey var...
2017'nin Şubat ayı kitap ekinde Halil İnalcık'ın Osmanlı ve Avrupa (Osmanlı Devleti'nin Avrupa Tarihindeki Yeri) kitabını tanıtırken sözlerimi böyle bağlamışım.
Çok geçmedi, iki ciltlik muhteşem bir külliyatla yine sökün etti. Halil Hoca, "Durun daha bildikleriniz bir şey değil, anlatacaklarım bitmedi" der gibi...
Osmanlı İmparatorluğu başlığıyla kutu halinde Kronik Kitap'tan satışa sunulan iki ciltlik eserin ilki, Toplum ve Ekonomi, ikinci cildi ise Sultan ve Siyaset adını taşıyor.
Tarihçilerin şeyhi, kutbu olarak anılan Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı konusunda dünyada önemli bir yere sahip. Bazı konularda tek dense yeridir.
Okuma ve öğrenmeye inancı öyle bir tutkudur ki hayatı boyunca onu terk etmemiştir.
Üç yıl önce iki ciltlik Tarihe Düşülen Notlar kitabında yer alan genç bir tarihçiyken yaşadığı olay her şeyin özeti gibidir.
1956'da İspanya'daki V. Beynelmilel Onomastik (İsim Bilimleri) İlimler Kongresi'ne katılan İnalcık "Yer adları kaynağı olarak Osmanlı Tahrir Defterleri" tebliğini okuyor.
Kongre kapandıktan sonra herkes gezerken o bir hafta boyunca İspanyol arşivlerine girip Türkçe, Arapça vesikaları inceliyor.
Yeni kitabına dönersek sunuş yazısında "Osmanlı Devleti'nin iktisadi, toplumsal ve idari mekanizmalarının temellerinin anlaşılmasına yetecek yoğunlukta araştırmalar" olduğu bilgisi veriliyor. Toplum ve Ekonomi adıyla sunulan ilk ciltte yer alan 14 makale, 1943-1992 yılları arasında çeşitli yerlerde yayımlanan çalışmalardan oluşuyor.
Osmanlı toplumunun asli unsurlarından sipahiler ve köylülerinden İslam arazi ve vergi sistemine, 15. yüzyılda Rumeli topraklarındaki Hıristiyan sipahilerinden Fatih devrinden önceki tımar sistemine, Osmanlı'nın kuruluş ve inkişaf devrinden 15. yüzyıla kadar Türk topraklarındaki iktisadi vaziyete, Bursa'nın sanayi ve ticaretine dair vesikalara kadar birçok konu yer alıyor.
15 ÇALIŞMA YER ALIYOR
Sultan ve Siyaset adıyla sunulan ikinci cilt ise İnalcık'ın 1960-1994 yılları arasında yayımlanmış erken Osmanlı tarihi, tarih yazımı, Osmanlı şehir ve hukuk tarihi ile ilgili 15 çalışmasını bir araya getiriyor.
Fatih Sultan Mehmed hakkındaki en ünlü kitaplardan birisi Alman oryantalist Babinger'e aittir. Halil İnalcık, Babinger'in çalışmasını ele alarak zaman, mekan ve isimler konusundaki eksiklikleri tespit ediyor.
Osmanlı idaresindeki Rum Ortodoks Patriği'nin statüsü başlıklı makalenin ekinde ise Kanuni Süleyman'ın dönemin patriğinin Rumeli'deki gezisi için yönetici ve kadılara gönderdiği emrin orjinali yer alıyor. Devamında ise Hoca'nın muhteşem yorumu.
Bizans İstanbulu'nun İslam şehrine dönüşümü, Galata'nın durumu ile Osmanlı'nın Karadeniz ve Boğazlar üzerindeki kontrolüne yönelik çalışmalar da ilgiyle okunacak bölümler olarak öne çıkıyor.
TÜRKÇE'NİN EVRİMİ
Halil Hoca'nın en çok yakındığı konulardan biri de Türkçe'nin geçirdiği evrim.
Önsözünde, eski tarihli makalelerdeki ağır Türkçenin özellikle genç okurlar tarafından yadırganacağını belirtiyor ancak dildeki üslup değişikliğinin de ibretle incelenmesi gerektiğini vurguluyor.
Bir röportajında, "Türkçemiz memleketimizin siyasal ve kültürel gelişimleri dolayısıyla son yüzyıl içinde derin değişimler geçirmiştir.
1947'de kullandığım Türkçe ile 2014'te kullandığım Türkçenin ne kadar esaslı farklılıklar gösterdiğini okuyucu görecektir" diyordu.
Halit Ziya Uşaklıgil, Peyami Safa, Refik Halid gibi romancıların kullandığı Türkçenin korunması gerektiğini, konuşurken yabancı kelimeler kullanmanın Türk kültürü ve diline ihanet olduğuna da dikkat çekiyordu.
"Memlekete ve geleceğine güvenerek çok çalışmalıyız. Esas mesele fikir zenginliğidir" diyen Halil Hoca iki yıl önce 100 yaşında bu dünyaya veda ederken bile zihni pırıl pırıldı.
Hâlâ, dünyayı zenginleştirmeye, ufuk açmaya, cesaret ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Ne mutlu bize ki onu tanıdık.
*(Yunus Emre)
Semavi Hoca'ya veda
Halil İnalcık'ın kitabını okurken bir büyük tarihçiyi daha kaybettik. Türk arkeolojisi ve özellikle de Bizans sanat tarihinin sayılı uzmanlarından dünyaca ünlü bir değerimiz Prof. Semavi Eyice de sessizce bu dünyaya veda etti. Cenazesi Fatih Camisi haziresinde Halil İnalcık'ın yanına defnedildi. Son yıllarında yanlış tedavi yüzünden görme yetisini kaybeden Eyice Hoca müthiş belleğiyle özellikle İstanbul'un canlı bir hafızasıydı. Kitapları, öğrencileri, makaleleri, söyleşileriyle Türk kültür ve sanat tarihine katkıları unutulmazdır. Ancak bir köşede unutulmaktan ve tarihi eser muamelesi görmekten yakınıyordu.
4 yıl önce Semavi Eyice Kitabı: İstanbul'un Yaşayan Efsanesi kitabını yazarken onunla söyleşiyi yapan Selim Efe'ye "Ayrıntıları verirken bir yardım aldı mı?" diye sormuştum.
"Hayır, her biri hafızasında sanki dün yaşanmış gibi duruyordu" demişti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.