Cuma 10.08.2018

Sabah okumaları

Askeri tarihçi Philip Jowett, Kurtuluş Savaşı’nda Ordular başlıklı kısa ama özlü kitabında, 1919-1922 arasında kapışan Türk ve Yunan güçlerini, asker tipolojisi, strateji, siyasetin etkisi, silah, taçhizat açısından inceliyor

Gezdim, Gördüm, Yazdım
BANU ÇARMIKLI (DOĞAN KİTAP)

Banu Çarmıklı, Vatan gazetesinde küçük sergi tanıtma yazıları yayımlıyor. Blogunda da okura tanıtma yazılarını ve söyleşilerini aktarıyor. Onları güzel bir kitapta topladı. Kapsamlı, ayrıntılı bir eleştirel metin değil bu kitap. Olması da gerekmiyor. Ama bir dönemin dökümü, güncel sanatın Türkiye'deki izleklerini irdeleyen önemli bir çalışma. Bu yapıtı okuyarak Türkiye'deki güncel sanatı kat etmek mümkün. Öte yanda Türkiye'de ve yurt dışında açılmış sergileriyle bazı yabancı sanatçılar da ele alınıyor. Kitap 2013-17 arasındaki kesiti kapsıyor. Bunlar Türkiye'de güncel sanatın çok önem taşıdığı yıllar ve ne yazık ki 'belgelemeyen' bir ulus olarak Çarmıklı'nın kitabı bu yönden de önemli. Bu kitabı okuyarak insanlar rahatlıkla bu alana kendilerini taşıyabilirler. Kitabın baskısındaki güzelliği ayrıca belirtmek gerekir.
Bu dünyadan Nazım Geçti
VALA NUREDDİN (KIRMIZIKEDİ)

Madem Nazım Hikmet'in 55. ölüm yılıdır o zaman Türkçenin en ilginç biyografi kitaplarından birisini de analım. Va-Nu diye bilinen ve Haldun Taner'e yazı yazmaktan ötürü nasır tutmuş sağ elinin serçe parmağını gösteren bu gazeteci ve yazar Nazım Hikmet'le birlikte 1921'de önce Ankara'ya sonra yürüyerek Bolu'ya oradan Moskova'ya gitti. KUTV'da öğrenci oldu. Evlendi bir çocuğu dünyaya geldi. Türkiye'ye döndü. Aralarına kopukluk girdiyse de Nazım Hikmet'in tamamen unutulduğu hapishane yıllarında eşsiz bir dostluk anlayışıyla ona karısı Müzehher Va-Nu ile sahip çıktı. Nazım Hikmet serbest bırakıldığında onların evine geldi. Va-Nu'lar hapishaneden kaçırdıkları ve Vala Bey'in bir büyük teneke bisküvi kutusu içinde bahçeye gömdüğü şiirlerini okudu. Sonra kendi yoluna gitti. Bu kitabın önemi sadece Nazım Hikmet'i anlatması değildir. Aynı zamanda o yılların Anadolu'sunu, Moskova'sını, her iki devrimin ilk yıllarını anlatmasıdır. Her zaman söylerim. Türkiye'den çıkan ve bu türden evrensel olaylara tanıklıkları işleyen kitap çok azdır. O nedenle okumak gerek bu güzel isimli kitabı. Ama aynı minval üzere yazılmış, aynı yıllarda aynı yerlerde bulunan Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam'ıyla birlikte.
Portnoy'un Feryadı
PHILIP ROTH (AYRINTI)

Başka bir Roth kitabı da olabilirdi. Amerika'nın yaşayan en yaşlı yazarlarından, çok ilginç romanların müellifi bu yıl aramızdan ayrıldı. Yazmayı bırakmıştı. Anısına insan birkaç Roth romanı okumalı. Ben ilk kez Ankara Koleji'ndeyken okuduğumda altüst olduğum bu kitabı seçtim. Romancılığını son metinlerinde epey değiştirmişti. Daha sade, yalın, düz metinlere geçmişti. Dilerseniz onlardan birini de (Hayalet Yazar, Öfke, Ve Yazar Sahneden Çekilir) okuyabilirsiniz; gene de Portnoy'u okuyun derim.
Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik
JULIA KRISTEVA-PHILIPPE SOLLERS (YAPI KREDİ YAYINLARI)

Kitabı ilk kez okuduğumda şaşırmıştım. Dünyaca ünlü bir psikanalist ve düşünür Kristeva'yla kocası, gene Fransa'nın en dikkat çekici, en etkili, ünlü aydın ve romancılarından Sollers, oturup Lorna Scott Fox isimli bir mülakatçının sorularını yanıtlayarak evliliklerini ve evlilik kurumunu çözümlüyorlardı. Nasıl ilgi çekmez böyle bir kitap? Bir yayınevine önermiştim hemen çevirsinler diye. Onlar basmadı ama şimdi Türkçesi elimizde. Fazla bir şey söylemeyeceğim. Herkesin, evli olsun-olmasın, evlilikle bir sorunu var. Onlar da kendi tecrübeleriyle bu kurumu ve kendilerini sorguluyor. Mahalle kahvesi sohbeti değil elbette. Çok zevkli, insanı düşünmeye iten bir metin. Onu da belirteyim: kitabın adı 18. yüzyıl İngiliz yazarlarından Thomas de Quincey'nin Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet (İletişimYayınları) isimli denemesine telmih. Eh, evlikle cinayetin bu şekilde birleştirilmesi kitabı ayrıca çekici kılıyor.
Edebiyat Anılarda Yaşar
REFİK DURBAŞ (DOĞAN KİTAP)

Refik Durbaş çok önemli şairlerimizden. Şiirleri çok sevildi. Bestelendiler. Dillerde dolaştılar. Her zaman sakin, içli, duygulu bir şiir yazdı. Son yıllarda gazetelerde edebiyatçılara ait anıları (kendi anılarından çok edebiyatçıların birbirleri hakkındaki anıları) yayımlıyor. Fırsat bulup okuyanlar büyük haz duyuyordu. Şimdi o yazılardan bir kısmı kitap. Nefis bir kitap. Neler neler yaşanmış. Durbaş da kendi sakin tavrıyla onları kaynaklardan derliyor, kayda geçiriyor. Herkes bu kitapta kendisine özgü, kendi sevdiği bir şairle, yazarla ilgili bir şey bulacaktır. Nefis bir okuma.
Nuri Bilge Ceylan Sineması: Türkiyeli Bir Sinemacının Küresel Hayal Gücü
BÜLENT DİKEN, GRAEME GLLOCH VE CRAİG HAMMOND (METİS)

Bir de kuramsal kitap. Nuri Bilge Ceylan çok önemli bir sinemacı. Önemi artık evrensel olarak da 'tescil' edildi. Bu yıl gene çok uzun bir filmi Ahlat Ağacı gösterime girdi. Bülent Diken'in diğer iki yazarla birlikte İngilizce yayımlanan ve şimdi çevirisini okuduğumuz kitabı Ceylan'ın sinemasını ilk yapıtlarından başlayarak teker teker irdeliyor. Temel bir savı var. Apolitik olduğu düşünülen veya öne sürülen bu sinemanın politik olduğunu belirtiyor. Son derecede ilginç, değerli ve önemli bir çalışma.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.