Cuma 14.09.2018

Tevazuyu soyadı bilen bir halk kahramanı Mehmet Akif

İstiklal Marşı’nın büyük şairi Mehmet Akif Ersoy’un yakın dostlarından Mithat Cemal Kuntay’ın kaleme aldığı Mehmet Akif Ersoy/Hayatı-Seciyesi-Sanatı Alfa Yayınları tarafından özenli bir baskıyla yeniden yayımlandı. Kitap, alışıldık, düz biyografilerden ziyade, yazarının Akif’e olan yakınlığıyla büyük şairin iç dünyasına da ışık tutuyor...

Biyografi yazmak, başka birinin hayatında kazılar, derin yolculuklar yapmak iğneyle kuyu kazmaya benzer... Meşakkatli ve yorucudur. Zor ilerleyebildiğiniz bir hayat dehlizi, eğer işinin ehliyseniz bambaşka koridorlara açılır. "Şu tarihte doğdu, bu tarihte öldü"den öteye geçer iş. Mevzubahis olan kişinin ruhuyla hemhal olup, onun gibi görüp, onun gibi düşünmeye başlayıverirsiniz. İşte, İstiklal Marşı'nın büyük şairi Mehmet Akif Ersoy'u hayatının, hayata bakışının her cihetiyle en iyi anlatan kitaplardan, Mithat Cemal Kuntay imzalı Mehmet Akif Ersoy / Hayatı-Seciyesi- Sanatı adlı eser de böyle bir çalışma. Mehmet Akif Ersoy'un yakın dostu, dava arkadaşı yazar-şair Kuntay'ın ilk kez 1939 yılında yayımlanan çalışması geçtiğimiz günlerde Alfa Yayınları tarafından yeniden basıldı. Mithat Cemal Kuntay, Akif'le 1903 yılında tanışır. Tam da o dönemler ilk şiirlerinin dergi ve gazetelerde yayımlandığı günlerdir. Bu tanışmadan sonra Kuntay'ın fikri hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Artık, Akif kendisinin fikir ve sanatta yol göstericisidir. 1906'da, o dönemin pek çok yazar-çizer vakasında olduğu gibi padişaha jurnal edildiği için bir dönem tutuklu kalır. Akif'in II. Meşrutiyet'ten sonra yazdığı İstibdat adlı şiiri, bu olayın hatırasına Mithat Cemal Kuntay'a ithaf edilmiştir.
RAHAT ETMEYİ BİLMEZDİ
Kitabın yazarı Kuntay için, Akif bir dosttan da öte bir hocadır, bir rehberdir. Hayatının pek çok anına tanıklık ettiğinden, pek çok fikir, edebiyat ve vatan sohbetinde bulunduğundan, kendisinde mevcut olan bu bilgi ve anılar, kitabı kuru bir biyografi çalışması olmaktan ayrı bir yerde tutuyor. Hemen her yerde bulabileceğiniz düz biyografilerinde bulamayacağınız pek çok detayı bulabiliyorsunuz kitapta. Mesela, Akif'in Abbas Halim Paşa'nın davetiyle Mısır'da bulunduğu yıllara ait düşüncelerinin karakteri hakkında ne kadar derin ipuçları verdiğini şu satırlardan anlıyoruz: "Rahat etmek hakkında bir ufacık fikri olsaydı Mısır'da ne kadar rahat edecekti. Su, ışık, sıcak, serin... İstanbul'da bıraktığı bu itaatsiz şeyler Halvan'daki kasırda onun bir düğmeye basmasını; Frenk yemekler siyah uşakların ellerinde onun acıkmasını bekliyorlardı. Yalnız yaşamak hakkında biraz hüsnüniyeti olsaydı! Fakat ne güneşin kahkahaları ne altın tavanların avizeleri, göğsünün içindeki karanlığı sarsamıyordu; ve güneşe dargın bir adam, önüne eğilmiş düşünüyordu: İçinden vatanı sökülüp koparılan toprak yığını gibi kapkaranlık bir Akif!" Önce davetli olarak, sonra da 'gönüllü sürgün' olarak gittiği Mısır günlerindeki vatan özlemi ve endişesi Akif'in mektuplarına yansır. Asım Şakir'e yazdığı mektubun şu bölümü, bu hissiyatı en iyi nakleden bölümlerdendir: "İstanbul soğuk gidiyormuş, bugün Mısır bile soğuk. Sabahleyin adeta üşüdüm. Ama benim sabah sabah dediğim alafranga saat dörttür ki, mutadım o saatte kalkmaktır. Düğmeye basınca tavandaki avizeden bir ziya tufanıdır boşanıyor, ne fayda ki göğsümdeki düğmelere basmak değil, ya yumrukla vursam iç tarafımdaki bir kıvılcım kadar ilham zuhur etmiyor." Kitaptan öğreniyoruz ki, Akif kendisine Şerif Muhiddin'den duyduğu "Sanatın yüzde doksan dokuzu terdir, yüzde bir ilham" sözünü şiar edinmiş. O yüzden bütün şiir ve yazılarında büyük bir dil işçiliği yapmış. İşini ahlakı, vatanı bilmiş. Vatanını şairliği, şairliği vatanı kadar sevmiş ve çok ter dökmüş bu yolda: "Tebrik ve takdire şayan olan, muvaffakiyetten ziyade kemal-i ihlasla çalışmaktır" demiş bu yüzden de. Akif'in ahlak anlayışı demişken, yine Kuntay'ın konuyla ilgili yaptığı tespitlere değinmekte fayda var. Özellikle Akif'in en şöhretli dönemlerinde bile bir dirhem elden ve gönülden kaçırmadığı tevazuyu anlamak adına... "Otuz beş sene, onun yanından her çıkışımda, kendime hep bu sualleri sordum: Bu tevazu kendi kendini inkar etmek derecesine nasıl çıkıyordu? Mahrumiyetlerin yılmayan seciyesiyle kendisini nasıl kahraman sanmıyordu? Onu yakından tanıyanlar için, her geçen gün nasıl onun lehine geçen bir gün oluyordu? Onun temizliği yanında, insan günahlarından mustarip olurken, o, kendisinin sizden başka olduğunu nasıl görmüyordu? Ve bir sanat kadar güzel olan bu mahviyet, bir taraftan da bir sanat kadar nasıl çirkin değildi?" Özetle, bu kitap, hayat yolculuğuna, Fatih'te başlayıp, İstiklal Marşı'nın büyük ozanı olarak Türk ve dünya tarihine geçen, kahramanlığı kağıt üzerinde bırakmayıp Kurtuluş Savaşı'nda bir aktivist olarak da saf tutan, "iman dolu bir göğsü" bütün dünya değerlerinin üstünde tutan Akif'in iç dünyasını anlamak isteyenlere, eseri henüz okumamış olanlara güzel bir fırsat...
AKİF'İN 7 SÜKUTU
Mithat Cemal Kuntay "Akif sessiz yaşadı" diyor. Müteaddit Sükûtlar adlı bölümde, Kuntay , Akif'in yedi türlü sükûtunu şöyle tasnif ediyor:
Bitmeyen sükût. (Kendisine takdim edilen adamdan hazzetmemişse.)
Hakaret olan sükût. (İnandığı şeylere uymayan bir sözün karşısında.)
Sevimli sükût. (Bir eserinizi okuduğunuz zaman.)
İbadetli sükût. (Bir musiki parçasını dinlerken)
Zeki sükût. (Bir şey anlattığınız vakit.)
İstiskal (soğuk davranış) eden sükût. (Birini çekiştiriyorsanız,)
Utanan sükût. (Bilen bir tavırla bilmediğimiz şeyleri anlatıyorsak.)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.