Cumartesi 08.02.2019

Nesillerdir ABD’de olsak da hep yabancıyız...

Çin’den ABD’ye göçmüş bir ailenin çocuğu olan yazar Lisa Ko, ilk romanı Terk Edenler’de bir anne oğulun kendilerini ve birbirlerini bulma hikayesine odaklanırken, göçmenlerin ABD’de karşılaştıkları ırkçılık, asimilasyon gibi sorunlara da değiniyor. Ko ile konuştuk, yazar “Bize Afrikalılar gibi sistematik bir şiddet uygulanmadı ama nesillerdir Amerikalı olarak görülmedik, hep yabancı sayıldık” diyor

2016 yılında iki senede bir verilen, edebiyat dünyasının prestijli ödüllerinden biri olan PEN/Bellwether Ödülü'nün sahibi. 2017'de ise Amerikan Ulusal Kitap Ödülü Yarışması'nın finalistlerinden biri. Bunlar, Çinli bir göçmen ailenin ilk çocuğu olan ve New York'ta doğup, büyüyüp hâlâ da orada yaşamakta olan Lisa Ko'nun ilk romanı Terk Edenler'in yarattığı etkinin sadece bir iki ufak yansıması...
Ko'nun romanı, Çin'de doğduğu küçük köyden önce büyük bir şehre ardından da ABD'ye göç eden Polly ve ABD'de doğan oğlu Deming'in hikayesini anlatıyor. Deming henüz çok küçük yaştayken annesi Polly onu terk etmek zorunda kalıyor ve annesiz kalan Deming, Amerikalı Wilkinson Ailesi'ne evlatlık veriliyor. İsmi de hemen Daniel olarak değiştiriliyor. Hem annenin hem de oğulun bakış açısıyla ilerleyen hikayede Deming'in annesine ne olduğunu öğrenmeye çalışması esnasında yazar Lisa Ko, bize Asyalıların ABD'de yıllardır yaşadığı zorlukları da aktarıyor, ırkçılık, mültecilik, asimilasyon gibi kavramları da ele alıyor. Üstelik tüm bu hassas meseleleri hiç ajite etmeden tüm gerçekliğiyle ve gayet akıcı bir üslupla anlatmayı başarıyor.
Lisa Ko ile konuştuk. Romandan yola çıkarak terk etmeyi, asimilasyonu, ırkçılığı, Çinlilerin ABD'de nelerle karşılaştıklarını ve daha birçok meseleyi masaya yatırdık.
- Kitabınızın adından başlayalım: Terk Edenler. Hangi terk edişi anlatmaktı önceliğiniz? Memleketi mi çocuğu mu özgürlüğü mü terk etmek?
- Sanırım söylediklerinizin hepsi. Kitabın adından yola çıkarsak Polly ve oğlu Demig'i 'Terk Edenler' çerçevesinin içine yerleştirdim. Bu karakterlerin yolculuklarıyla da iradeni terk etmekle tercihlerini terk etmek arasındaki fark nedir bunu keşfetmek istedim. Bu karakterlerin terk edişlerinde veya öylece bırakılmalarında neydi etkili olan? Aslında görüyoruz ki hem anne hem oğlu bir ev ve aidiyet duygusunun arayışı içindeler...
- Siz de Çinli göçmen bir ailenin çocuğusunuz ve New York'ta doğmuşsunuz. Anlattığınız hikaye ne kadar sizin gözlemlerinize dayanıyor?
- Romandaki karakterler tabii ki de benim bakış açımdan ve gözlemlerimden şekil alıyor. Fakat tamamen de otobiyografik ögeler içerdiğini söylemem mümkün değil. Aksine hikayenin akışına katkı sağlaması için gözlemler kurgu ile içe içe geçti denilebilir. Örneğin Deming'in yaşadığı çocukluk ile benimki çok farklı. Gözlemlerimi aktarmak, sorgulamak istediğim meselelere bir altyapı hazırladı. Bunlar arasında, zorla asimilasyon, kültürel yabancılaşmanın duygusal etkileri, müzik ve sanat yoluyla bir şekilde hayata tutunma isteğini sayabilirim.
AMERİKALILAR EVLAT EDİNDİ
- Romanınızda birçok tema mevcut. Anne-çocuk ilişkisi, göç, ayrımcılık, ırkçılık vesaire... Sizce bunlardan en baskın olanı hangisi?
- En baskın bir tema yok. Bana kalırsa roman tüm bunların kesişimi. Aslında roman ilhamını gerçek hayata dayanan haberlerden alıyor. Belgeleri olmayan göçmen kadınların ABD'de doğmuş çocuklarından zorla ayrılması ile ilgiliydi bu haberler. Çocukları Amerikalı aileler evlat ediniyordu. Bu hikayeler ilgimi çekti. Çünkü kafamda birtakım sorular beraberinde geldi. Mesela, kimlerin Amerika'da asimile olması bekleniyor ya da göç politikamız evlat edinme, cezaevine girme gibi durumlarda ne denli yanıtlara sahip gibi...
İSİMLER KİMLİĞİ ETKİLER
- Kitapta hem Deming'in hem de annesinin bakış açısından olaylara tanık oluyoruz. Öncelikle çoklu anlatım, paralel kurgu tercihiniz yazım sürecinizde size nasıl avantajlar sağladı?
- Doğrusunu söylemek gerekirse romana Polly'nin hikayesi olarak başladım. Başından beri bir noktada oğlundan ayrılacağını biliyordum. Hikayeyi Polly'nin bakış açısından ilerletirken yavaş yavaş oğulun yaşadıklarına doğru çekildiğimi fark ettim. Sahiden bir anda annesi kaybolan daha sonra kendini bambaşka bir ailenin yanında bulan bir çocuk neler hissederdi? Birkaç taslak yazdıktan sonra açıkça görüldü ki en ilgi çekici yol bu hikayeyi iki karakterin bakış açısıyla paralel anlatmak olacaktı. Bir yandan da hikayenin günümüzde geçen kısmında Deming'in annesine ne olduğunun peşine düşmesi kurguya hareket katacaktı ki öyle de oldu.
- Deming'i sahiplenen Wilkinson Ailesi onun ismini değiştirip bir bakıma orta sınıf yaşamına adapte ederek ehlileştirmeye çalışıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Evet, Wilkinson Ailesi Deming'i evlat edindiğinde ilk olarak ismini Daniel olarak değiştiriyor. Araştırmalarıma göre farklı ırklardan evlat edinen ailelerin çokça yaptıkları bir şeydi bu, bir bakıma asimilasyonun bir parçası yani. İsimlerin kimliği ve kişiliği nasıl etkilediğini incelemek ilginç bir yolculuk oldu. Mesela, bir göçmen olarak ABD'ye geldiğinde Peilan isminden vazgeçip Polly olan annenin yanında oğul Deming'in ismi kendi rızası olmadan ondan alınmıştı. Romanda Deming Ridgeborough'ya geldiğinde o kendini Deming olarak görüyor fakat insanlar ona Daniel diye sesleniyor. Tam bu noktada Asyalı Amerikalıların yaşadıkları çifte bilinci aktarmak istedim. Biz kendimizi nasıl görüyoruz, başkaları bizi nasıl görüyor ve bu ikisinin arasındaki fark nedir, hayatımıza ne denli etki ediyor. Mesele biraz bu kimlik çatışması işte.
- Hem Deming de hem de annesinde gördüğümüz yaşadıkları yere adapte olma çabası var. Adapte olmanın yolu asimilasyon mudur sizce?
- Asimilasyon olmaktan kastımız örneğin akıcı bir biçimde İngilizce konuşmaksa bunun adaptasyonu ve oradaki hayatı kolaylaştırdığını söyleyebilirim. Fakat romandaki anne oğulun hayatını, adapte olmalarını zorlaştıran daha birçok etmen söz konusu... Örneğin Polly'nin eksik belgeli statüsünden ötürü yüksek maaşlı işlerde çalışamaması veya fiziksel ve psikolojik olarak sürekli sabit bir noktada duramamaları... Bunlar bire bir gerçekte yaşanan sorunlar.
- ABD'deki ırkçılık tartışmalarında genellikle Afrika ve Latin kökenli insanların yaşadıkları gündeme gelir. Fakat sizin kitabınızla birlikte Asyalıların da ırkçılıkla yüzleştiğini görüyoruz. Asyalıların uğradığı ırkçılığı diğer etnik kesimlerle karşılaştırdığımızda ne dersiniz?
- Birleşik Devletler, siyah halkın köleliği, Amerikan yerlilerinin soykırımı ve yabancı ülkelere karşı emperyalist savaşlar üzerine kurulmuştu. Asyalıların ABD'de karşılaştığı ırkçılık, burada Siyah ve Latinlerin yaşadığı ırkçılıktan farklı. Afro Amerikalıların yaşadıkları gibi sistematik bir şiddetin hedefi olmadık biz. En sık karşılaştığımız şey hiçbir zaman gerçek Amerikalılar olarak görülmeyip hep yabancılar olarak nitelendirilmemiz. Burada doğmuş olsak ya da ailelerimiz nesiller boyunca ABD'de de bulunmuş olsa bile durum böyle... Bundan dolayı da tarih boyunca bu ülkede kültürel ve siyasi anlamda güçten eksik kaldık.
POLLY O KÖYDEKİ KADINLARDAN YALNIZCA BİRİ
- Size sorular hazırlamadan önce kitabınızı Türkçeye çeviren arkadaşımla konuşma şansım oldu. O, Çin'deki kadınlara bakış açısından ve köylerin durumundan çok etkilenmişti. Neler söylemek istersiniz bu konu hakkında?
- Doğrusu Çin'in kültürü, gelenekleri konusunda uzman olduğumu söyleyemem. Fakat romandaki Polly karakteri ile bir şeyler anlatmak istedim. Çin hükümeti kırsal bölgelerden kentlere göçü yasal hale getirdiğinde köyünden göç etmiş ilk kız olan biri Polly... Önce Çin'in büyük bir şehrine daha sonra da ekonomik zorunluluklarından ötürü ABD'ye gidiyor. İşte tüm bu durumlar onun küçük köyünden uzakta bir hayat sürmesine neden olup ailesi ve komşularının beklentilerinden kaçmasını sağlıyor. İşte arkadaşınızın bahsettiği o köylerdeki kadınlardan birinin muhtemel hikayelerinden biridir Polly'ninki.
- ABD'de güncel durum şu anda Çin mahallelerinde nasıldır?
- Çin kökenli Amerikalılar, yüzyıllardır ABD'de bulunuyor, bu yüzden birçok farklı mahallede ve toplulukta yaşıyoruz. Banliyö kasabaları ve çoğunluğunu Çinlilerin oluşturduğu şehirler var. Üstelik yeni gelen ve sadece Çinli göçmenlerden oluşan mahalleler de var. Kısacası buralarda yeni değiliz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.