Giriş Tarihi: 10.05.2019

Cennetin çocuklarından mektup var!

Bu dünyadan erken ayrılan çocuklardan aldığı ilhamla, içinden bolca şiir geçen denemelerini Cennet Mektupları kitabında topladı gazeteci Hakkı Yalçın. “Hayat büyüyecek kadar zaman tanımadı bana” diyen çocukların mektupları bize çok şey söylüyor...

Gazetecilik aleminin tavrıyla, kalemiyle 'son mohikan'larından Hakkı Yalçın, nam-ı diğer Hakkı Baba. Duyguyu, sezgiyi baş tacı etmiş bir yazar, bir gazeteci. Gazeteciliğin yanı sıra şarkı sözü yazarlığı da var şairliği de... Hem de en hasından! Yıllardır Takvim gazetesindeki köşesinde, insanı, insan kalmanın erdemini, günlük, siyasal refleksler, gündemler nedeniyle gözardı edilen insani halleri yazıyor. Acıyı, merhameti, sevinci, doğumu, ölümü, çileyi, sevdayı, hüznü, coşkuyu kaleme alıyor...
Yıllar önce, depremde hayatını kaybeden çocuklardan esinlenerek ve onlarla 'irtibat'ını koparmayarak "cennetten gelen mektuplar" yayımlardı köşesinde... Onun ruh alemine görünmez bağlarla, bilinmez, duyulmaz; ancak bir yazarın sezebileceği iletişim kanallarıyla gelen mektuplardı bunlar... Bu mektuplar, tertemiz çocuk ruhunun, aslında insan denen yapının özünün, aslının, saflığın mektuplarıydı... İşte o mektuplardan hareketle, ilhamla ve onları genişletip, geliştirerek bir kitap yazdı Yalçın: Cennet Mektupları...
Şiirle düz yazının, denemenin iç içe geçtiği mektuplar bunlar... Kısa ama öz, vurucu mu vurucu! Sarsıcı mı sarsıcı!
Hakkı Yalçın'ı bilen biliyor... Okuyan tiryakisi oluyor. Ama bilmeyenler için, o uzun yazar biyografileri yerine, sadece şu kadarıyla özetlemiş kim olduğunu, kimlerden olduğunu: "Eski Türk filmlerinde bir sarılma sahnesinde ağlayan mahallelerde büyüdü. 40 yıldır gazetecilik yapıyor, şiir ve şarkı sözü yazıyor. Yazmasa ölür."
Kitabın kapağında ise şu ibareyi not düşmüş: "Bir kızım olsaydı adını Su koyardım. Ateşten bile korkmayacağı için." Su, saflık, insanın mayası... Ve çocuk, çocukluk. O yüzden bu mektuplar çocuklardan, o yüzden Yalçın, çocuk muhayyilesine sızarak, oradan bildiriyor. Erken gitmek zorunda kalan çocukların dünyasından: "Düşünüyorum da hayat büyüyecek kadar zaman tanımadı bana. Ben de hayatı tanıyamadım, iki yabancı kaldık. O yüzden mi acaba diyorum, hayat beni yarı yolda bıraktı? (...) Sönen yıldızlarla sohbet ettik de çok güzel şeyler söylediler. Gitmek zorunla olanlar asla geri dönmez. Sen hâlâ gidenlerin ardından yas tutmuyorsun değil mi?"
KUŞLARI KİM ÜRKÜTTÜ
Dedik ya, Yalçın dünyanın yarı yolda bıraktığı çocuklarla iletişimde... Görünmez kanallarla. Kendini onların yerine koyarak, belki de kendi çocukluğuna attığı demiri hiç kıpırdatmayarak... İşte o yüzden mi bilinmez, bazen kendi çocukluğundan bugününe, yetişkin alemine sesleniyor sanki: "Bir kitapta okumuştum. 'Köleler ölürken acıklıdır' diye. Dilim varmıyor ama sizin hayatınız dram. Yüzündeki çizgilerin çoğaldığını, saçındaki siyahların aklara yenildiğini tahmin ediyorum. Benden gizlesen de zaman zaman boğulduğunu hissediyorum. (...) Hayatın sobelediği çocuklar cennette ebe olmuyor merak etme. Her çocuğun kendine açılan bir kapısı var. O çocuklar uzak oldukları hayata inat, cennetteki yaşamı süslüyor. Aslolan sevgi. Birinin kalbine girdiğin zaman cennetin de kapısını aralıyorsun, sonsuzluğun da."
ÇOCUK DUYARLILIĞI
Yalçın, Cennet Mektupları'nda okuru dünyaya, dünya hayatına uzaktan bakan çocuk duyarlılığıyla kendimize getiriyor aslında... Olmamız, durmamız gereken yere. Dünyanın efendisi gibi davrandıkça, o meşhur reklam sloganındaki gibi 'hep daha fazlasını istedikçe' ruhunu modern zamanların ardiyesinde rehin tutan günümüz insanına çok kıymetli sırlar fısıldıyor: "Kuşlar da okula gidiyor cennette. Her şeyi öğreniyorlar. Yüzmeyi, gökyüzünde hizaya girmeyi, göç ederken gösteri yapmayı. Geçenlerde hayat bilgisi derslerine katıldım. 'Bir kuşun göç ederken asla adres sormaması gerektiğini' orada öğrendim. 'Peki' dedim öğretmene, 'Kuşları kim ürküttü? 'İnsanlar' dedi, öğretmen. 'Yoksa kuşların yaradılışında bu kadar ürkeklik yoktu.'"
Kitaptan
Kalbi kırık mi kafiyelerinin?
Sen de yaşlandın mı Hakkı Baba?
Kemik erimelerin yavaşladı mı?
Mide ilaçlarını kullanıyor musun?
Çabuk mu sinirleniyorsun yine?
Doğmamış çocuklarına isimler arıyor musun?
Sana, şarkı yazmanın hazzını hiçbir şey veremez.
Şimdi kimlere yazıyorsun şiirlerini?
Kalbi kırık mı kafiyelerinin?
Kibritçi kızlar ömrünü yakıyor mu yine?
Kalan ömrünü kendine bağla e mi?
Başkaları için çok yaşadın!
***
Bugün aynaya baktığımda benim yüzümü göreceksin.
Sihirbaz Mandrake öğretti.
Sevdiklerine ayna olmayı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.