Dokuz hikayeyle göçmen krizi

Gözlerinizi kapatın ve her gün yaşadığınız, içinizi sıkan, hakkında konuştuğunuz sorunlarınızı, dertlerinizi, sıkıntılarınızı düşünün... Ve şimdi bir de ailenizin hayatta kalmış fertleriyle birlikte onlarca yıl atalarınıza ev sahipliği yapmış topraklardan ayrılmak zorunda kaldığınızı düşünün...
Cebinizde doğru düzgün paranın olmadığını, bugüne kadar didinip sahip olduğunuz her şeyi kaybettiğinizi, derme çatma koşullarda sadece savaş bölgesine dönen topraklarınızı bırakmak için her şeyi yaptığınızı hayal etmeye çalışın... Nereye gideceğinizi bilemeden, konfor alanınızı tamamen bırakıp, bilmediğiniz topraklarda, bilmediğiniz bir dilde, belki de aşağı görülerek yaşam mücadelesi verdiğinizi düşünün...
Sadece düşüncesi bile kanınınız donmasına, içinizden bildiğiniz tüm duaları etmenize yetti öyle değil mi?
Oysa öyle bir yüzyılda yaşıyoruz ki sınırlar değişiyor, savaşlar ve doğal felaketler nedeniyle milyonlarca insan göç etmek zorunda kalıyor...
Gazetelerde okuduğunuz, TV programlarında izlediğiniz ve belki de sizden çok uzak gördüğünüz için dikkat bile etmediğiniz milyonlarca insana dair tüm bu hikayeler aslına bakarsanız yıllar sonra tarih kitaplarında okunacak günümüzün en büyük gerçekleri...
İşte kendisi de bizzat böyle bir hikayenin baş kahramanı olan Nobel Barış Ödüllü eğitim aktivisti Malala Yusufzay, kısa süre önce raflarda yerini bulan Yersiz Yurtsuz isimli kitabında vatanını terk etmek zorunda kalmış milyonlarca kadını kanlı canlı hikayeleriyle anlatıyor.
Malala'nın kendi yaşam öyküsüyle başlayan bu anlatı silsilesi, yazarın mülteci kampı ziyaretlerinde karşılaştığı diğer kadınların ve kız çocuklarının yaşadığı deneyimlerle devam ediyor. Halklarını, akrabalarını ve belki de kimliklerini yitiren bu kadınlar aracılığıyla dünyamızdaki savaşlara, sınır çatışmalarına ve göçmen krizine ayna tutuyor.
GÖÇMEN KRIZINE AYNA TUTUYOR
Yapılan son çalışmalara göre günümüzde yaklaşık 68.5 milyon insan doğduğu coğrafyayı tark etmek zorunda kalmış. Hepsinin umutları ve hayalleri var. Kitapta babası öldürülünce bir gece vakti yollara düşen Maria'nın, balık istifi bir tekneyle Akdeniz'i aşmaya çalışan Sabrin'in ve yüzyılın en büyük soykırımlarından birini atlatıp, hayata tutunmanın yollarını arayan Ajida'nın hikayelerini okurken nefes almakta zorlanacaksınız.
Yusufzay ve dokuz genç kadının yaşam öyküsü hepimizi dünyada yaşanan felaketler karşısında sessiz kalmamaya davet ediyor. Ama sanmayın ki karşınızda karamsar, ümitsiz, hayattan sizi soğutacak bir kitap var.
Dünyanın en genç Nobel Barış Ödülü sahibi olarak tarihe geçen Yusufzay tüm acı hikayelerin arasında hepimize, tüm insanlığa birbirimize tutunmamız gerektiğinin ve ümitsizliğin asla bizim gerçeğimiz olamayacağının bir kez daha altını çiziyor.