Cuma 11.12.2020

Geçmişi bilip tetikte olmak

Gazeteci-yazar Selim Atalay’ın kılı kırk yararak, titiz bir araştırmayla kaleme aldığı Hedefteki Osmanlı: 100 Yıllık Komplo, okuru Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına götürüp, Türkiye'ye kurulan büyük komplonun bugünkü sürümüyle tanıştırıyor. Ve en önemlisi "Geçmişi bilip tetikte olun" diyor

Elimizde öyle bir araştırma kitabı var ki, geçmişi anlamanın yanında tam da bugünümüze, bugünün dünyasının siyasi atmosferine, ülkelerin çıkar hesaplarına, bitmeyen ve görünen görünmeyen savaşlarına ışık tutuyor. TRT World Kanal Koordinatörü, tecrübeli gazeteci-yazar Selim Atalay'ın pek çok yerli yabancı kaynağı tarayıp, zarif, akıcı bir üslupla kaleme aldığı Hedefteki Osmanlı: 100 Yıllık Komplo bizi Birinci Dünya Savaşı'nın en başına götürüyor... Savaşın niyetini, sırlarını, bugüne dek uzanan meselelerini enine boyuna ele alıyor. Turkuvaz Kitap etiketiyle yayımlanan kitap, uzun yıllar geçmişi ve bugünü anlamak için değerli bir kaynak olacağa benziyor...
Atalay kitapta, Birinci Dünya Savaşı'nın halen sürmekte olduğunu da söylüyor: "Dış dünyada Birinci Dünya Savaşı hâlâ sürmektedir. Balkanlar'da, Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da, yani Osmanlı'nın bıraktığı vilayetlerde bugünün ve yakın geleceğin sorunları, 1914-1919 dünyasının sorunlarıdır. Çünkü 1919 sonrası dönem, etkileri günümüze dek uzanan haksızlıkların ve adaletsizliklerin başlangıcıdır. Ve bu coğrafyaların sorunları, bugün dalga dalga dünyaya yayılıp Birinci Dünya Savaşı'nın galiplerini rahatsız etmektedir. Yüz yıl öncesi hâlen kapımızdadır ve bütün coğrafyamızdaki hesaplaşmaları yeniden tetiklemektedir. Türkiye Cumhuriyeti tarihsel bir istisnadır. Belgeler gösteriyor ki, Osmanlı'yı parçalayanlar, Türklere bir vatan ayırmayı düşünmemişlerdi. Anadolu bir rıza sonucu değil, can havliyle çırpınarak kurtarılmıştır. Türklere Anadolu da garanti değildi ve Millî Mücadele'nin başarı garantisi yoktu."
Ama işler 'onlar'ın planladığı gibi gitmedi. Türkiye yoluna devam etti… Bin bir mücadeleyle, insan üstü bin bir zorlukla… Osmanlı'nın savaşa girişi ve savaş boyunca yaşadıkları da kitabın omurgalarından birini oluşturuyor. Avrupa'nın önce Hasta Adam adını takıp, sonra gerçekten hasta ettiği Osmanlı'yı bölüşme planları, bu planların ardındaki gizli ihanetler, planlar bir bir ortaya dökülüyor.
Selim Atalay, aslında şunu da anlatıyor: O dönem Avrupa, şimdi küresel emperyalizm, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda niyet edilen paylaşımı bozan Türkiye'den o zaman da haz etmiyordu, şimdi de etmiyor. O zaman donanmasını kim daha önce kömürden petrole çevirecek diye yarışan İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı'ya karşı tuzaklarını, komplolarını, bugün hâlâ devam ettirmek isteyen bir Fransa var. Misakı Millî'nin her bir ilkesini gerileterek, Türkleri, bin yıllık vatanlarından mahrum bırakma planı, yenilenmiş yüzüyle yine gösterimde. O zaman düştüğü tuzağın, geldiği oyunun ve sonunda barış masasına bile oturtulmayarak aşağılanmış olduğunu çoktan unutmuş olan Yunan komşularımızın, yine aynı Avrupalıların oyununa gelmeye neredeyse can attığını görüyoruz.
Ama aradan çok sular aktı. Artık Dağlık Karabağ'daki 40 yıllık Ermeni İşgalini, ABD ve Fransa güdümündeki Minsk Üçlüsünü yenen bir Türkiye var. Türkiye her yerde, hakkını yedirmiyor, hakkını arıyor… Bağımsızım diyor.
İşte Selim Atalay'ın da kitabında en büyük derdi bu aslında. Birinci Dünya Savaşı hâlâ devam ediyor. Türkiye de geçmişi iyi analiz edip, bu savaşta saflarını sıkı tutuyor… Baş eğmiyor.
Osmanlı'yı parçalayanların hala pusuda beklediklerini anlamak, görmek için artık alim olmaya gerek yok. Her şey o kadar aşikar ve ortada ki… Mühim olan bunun farkında ve tetikte olmak. İşte Selim Atalay bize 100 yıllık bu mühim komplonun tüm detaylarını, sırlarını vererek müthiş bir farkındalık ve cesaret veriyor.
OSMANLI SAVAŞA GİRMESEYDİ
Bir teze göre, Osmanlı savaşa girene kadar "Dünya Savaşı" yoktu: Osmanlı girdikten sonra "Dünya" savaşa girdi. Çünkü o zamana dek, çatışmalar Avrupa'yla sınırlı kalmış, Almanya'nın Avrupa dışındaki askerî varlığı kuşatılmış, gemilerinin çoğu da batırılmıştı. Dünya denizlerinde İngiltere, Fransa ve onların müttefikleri, ticareti ve nakliyeyi rahatça sürdürüyordu.
Müttefikler, Osmanlı'yla savaşmak için sömürgelerden asker toplamaya başlayınca savaş, "Dünya Savaşı" oldu. Selanik'te Vietnam yüzlü, Fransız üniformalı askerler, Yunanlara destek vermişti. Japonya Akdeniz'e savaş gemisi yollamıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun girmesiyle savaşın uzamasına gelince: Osmanlı'yı vurmak için savaşı Kuzey Afrika'ya ve Güney Vilayetleri'ne yaydılar. 1918 itibarıyla Mısır ve Bağdat-Basra'da 500'er binden, 1 milyon İngiliz askeri vardı. 1 milyon asker Avrupa'da kalsaydı, Almanya daha çabuk yenilir, savaş daha çabuk biterdi. Osmanlı savaşa girmese, bir "Osmanlı reform hareketi" yaşanacağını, Karadeniz'den Hint Okyanusu'na uzanan tek parça bir İslam devletinin kalacağını savunan tarihçiler de vardır. Öte yanda sömürgecilerin Osmanlı'yı parçalama niyetlerinin savaşın çok öncesine dayandığını hatırlamak gerekiyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.