Bir ölüm arayışı: Son Senfoni
Avusturyalı yazar Robert Seethaler’in yeni romanı Son Senfoni, dünyanın en büyük bestecilerinden olan Gustav Mahler’in yaşamından hareketle yola çıkan, bir yanıyla biyografik bir roman
KENDİNE AİT BİR MASA
Son Senfoni'de Robert Seethaler'ın son dönem yapıtlarında göze çarpan ölüm teması, Mahler'in gemi yolculuğuyla başlayıp biten hikayesinde yine vücut buluyor. Yolun, yolculuğun anlık ve aynı zamanda hayat gibi süregelen akışkanlığı onu bir zamanlar Viyana Kraliyet Operası Müdürlüğü'ne yeni atandığı gençlik yıllarına götürüyor. Şatafatlı avizelerin altında sanat üreten genç bir delikanlıdan, dünyaca ünlü bir orkestra şefi olma yolculuğuna, yazarın flashback anlatımıyla dahil oluyoruz. Yazarların nesnelerle olan ilişkisi okuyucunun dikkatini çeker her zaman. Kurmacada kahramanın nesnelerle kurduğu ilişkiyi etkili şekilde yakalıyor Seethaler da. Mahler'in Kraliyet Operası'nda müdürlük yaptığı dönemde bodrumda bulup kullandığı bir kürsü var. Pasaj, elbette güçlü bir anlatım ve kavrayışa sahip. Bu kürsüye ne zaman geçse kendini güvende hissediyor Mahler: "Kart bir eşek kadar sabırlı diye geçirirdi içinden. Çok şey yaşadı ve çok şeye katlandı. Kürsüsünü düşünürken bazen canlıymış gibi gizli bir şefkat duyardı."
FREUD İLE YÜRÜYÜŞ
Tütüncü Çırağı'nda ana karakter Freud'du. Freud ve taşradan gelen tütücü çırağı Son Senfoni'de de görünüyor. Romanda tercih edilen iyi kurgu ürünü bu sıçramalar, okurlar için heyecan uyandırıcı. Kült isimlerin kahramana dönüştüğü romanlar, onların görünen kimliklerinin dışında ve içerisinde anlaşılmaya, çözülmeye dönük bir deneyim, fikir uyandırıyor okuyucuda. Mahler ve Freud'un ormanda yürüyüşü dört saat sürüyor. Yalnızlıktan ve annesinden söz ediyor Freud'a Mahler. Karşısında genç bir Freud görünce şaşırıyor yaşlı birini bekliyor çünkü. Merak uyandıran bir kurmaca örneği. Son Senfoni'de iyi müzisyen Mahler'in uzun bir yolculuğu; yaşamı, ailesi, mesleği, içsel süreci anlatılıyor. Yaşamının son yıllarında kendi hayatının içerisinden de bir yolculuğa çıkan Mahler ile içe dönüyor okuyucu da. Anlatım ve üslup sade ve kuşatıcı. Kitabın Almancadan Türkçeye Ragaip Minareci tarafından çevrildiğini de hatırlatalım son olarak.
EN SON HABERLER
- 1 Kraliçenin dönüşü...
- 2 Paul Auster’a veda ederken
- 3 Değişen dünya ve gelişen MİT
- 4 Kızının gözünden Hasan Âli Yücel
- 5 Oyunbaz bir roman
- 6 Bitmeyen salgınımız: Körlük
- 7 Aşkla tutulan bir ayna
- 8 Kime, hangi kitap hediye edilmeli?
- 9 İlber Hoca’nın kitaplarıyla tarihte yolculuk...
- 10 Cem Sultan’ın öyküsüne farklı bakış