Cuma 10.12.2021

Yedi ötekinin romanı

Usta yazar Nazan Bekiroğlu, sekiz yıl sonra yeni romanı Kehribar Geçidi ile okurlarının karşısında

"Bir 'yazar' artık 'yazmaz' olduysa, bilin ki ya sahiden yaşıyordur ya da sahiden ölüyordur" diye not düşmüştü Nazan Bekiroğlu sosyal medyaya 2017 senesinde... Masasının üstündeki kitap tamamlanmayı bekliyordu ve evet yazar yaşıyordu. Usta yazar, yeni romanı Kehribar Geçidi'nde toplumda ötekileştirilenlerin öyküsünü, Roma'nın zulmünden kaçan yedi ötekiyle anlatıyor. Azatlı köle Vitalis, yazıcı köle Simonides, tapınak kandilcisi Feliks, lâhit kopyacısı Efesli Linus, uykusuz çoban Fazelis, gezgin Al-Mina ve barbar yüzbaşı Geta... Hepsinin birbirinden ilginç, iç içe geçmiş yedi uyurun öykülerini romana nakşeden yazar, bizi Roma'nın acımasızlığıyla yüzleştiriyor. Colosseum'da vücut bulan zulmün çelişkisini gözler önüne seriyor. Din düşmanlığı ya da tersine koyu sofuluğa değil asıl insanın kötü olmasına dikkat çekiyor. Kitabın ilk kısımlarında yer alan söz mü, yazı mı karşılaştırmasında ise sözün tarafını tutuyor yazar: "Sözdü kadim geleneklerin yelkeni. Dilin bekçileri söz söyleyenlerdi. Söz evveldi yazı sonradan gelmişti. Söz tanrıların armanığıydı, yazı insan aklının icadı."
Romanda köleyle senatörün felsefe sohbetlerine dikkat kesiliyoruz. Azatlı Köle, "Ne insandan ne hayvandan henüz ilk kanın akmadığı bir zaman. Yoksa da bunun böyle olduğu bir
dünya vardır" der. Efendi de, "Umarım vardır. Varsa çok daha mükemmeldir" der. "Sunaktaki Ateş" bölümünde ise bu kez atışırlar. Efendi, "Arenadakiler cezaları kesilmiş hükümlüler, zaten ölecekler, işkenceden geçecekler" deyince kölenin, "Böyle bir şeyi zevkle izleyen ruh bundan yara almaksızın nasıl kurtulabilir?" diyerek bugün de maruz kaldığımız şiddet görüntülerinden nasıl etkilendiğimizi anlatıyor.
HAKİKATİ ARAYAN YALNIZ KALIR
Kitaba adını veren Kehribar'a bir parantez açalım. Mağara yolcularını toplarken yaşadıklarının anlatıldığı kısımlar romanın en keyifli yerleri olabilir. Kehribar ile dere tepe dört nala koşuyorsunuz desem mübalağa etmiş olmam, Nazan Bekiroğlu'nun kaleminin sihridir derim. Bekiroğlu'nun kelimelerle oynaması, cümlelerinin büyüleyici etkileri zaman zaman tekrar tekrar okuma arzusu uyandırıyor. Kolay değil bir yazarın sekiz yıllık içinde yaşatarak yazıya döktüğü satırlara veda etmesi. Bekiroğlu da kitabını baskıya yollamasını, "Artık yoklar, ürpertici bir duygu" sözleriyle anlatıyor. Yedi uyurlar bugün de bir yerlerde var mutlaka. Hakikatin peşinde olanlar, hiç bir zaman kalabalıklar arasında olmaz zira.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.