Gençlik başımda duman

Ülkemizde gençlik edebiyatının öncüleri arasında sayılır İpek Ongun. Genelde yetişkinlere yönelik olduğu düşünülen edebiyatın kapılarını gençlere açtığı en önemli külliyat da onun Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisidir. Artemis Yayınları'ndan çıkan Yeni Bir Aşk romanıyla toplamda 13 kitaba ulaşan seriye noktayı koyuyor yazar.
Bu seri ilk başladığında ana karakterimiz Serra idi. 15'inde hayatımıza giren Serra'nın büyüme sancılarını, ailesi ve arkadaşlarıyla yaşadıklarını okumuştuk. Orta sınıf bir ailenin kızının, yaşadıkları karşısında onun duygularını öğrenmemizi sağlamıştı bu romanlar. Ergenlik sancıları, özgüven meselesi, ebeveynlerle ilişki, arkadaşlık ve aşk hikayeleri derken Serra büyüdü ve bir yetişkin olarak hayata karıştı. Sonrasında kızı Selin'in maceralarını okur olduk. Böylece Ongun 13 kitaplık seride bize iki kuşağın öyküsünü anlatmış oldu. Ki bu iki kuşak da kaç kuşağı büyüttü...
Selin bir lise öğrencisi olarak karşımıza çıkıyor son romanda. Yaz tatilinin ardından liseye başlamasıyla yeni bir arkadaş grubu içine giriyor. Doğa dostu, hayvansever olan Selin başka insanlara fayda sağlayacak işler yapmanın da peşine düşüyor. Tabii arada hayal kırıklıkları, kalp çarpıntıları ve gelecek planları her genç kız gibi onun da kafasını karıştırıyor.
Ongun'un, gençleri kitap okumaya yönlendirmek için başladığı maceradan böylesi bir külliyat çıkması aslında ilginç bir durum. Ama gençlerin, kahramanı kendilerinden biri olan bir hikayeye ne kadar ihtiyaç duyduklarının da göstergesi aslında bu maceranın bir külliyata dönüşmesi.
GÜNDELİK YAŞAMA DAİR
Ülkemizde gençlere yüklenen sorumluluklar, her kuşağın yaşadığı farklı sorunlar, eski kuşakların yeni kuşakları hor görme refleksleri düşünüldüğünde Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinde anlatılanlar hafif şeylermiş gibi kalabilir. Neticede bir genç kızın gündelik yaşamına dair yaşadıkları anlatılıyor romanlarda. Ama tam da bu noktada okurunu yakalıyor gibi geliyor bana İpek Ongun. Gençler kendilerine büyük sorumluluklar yüklenmeden, büyük girdaplara düşmeden, büyük sınavlara girmeden de bir hayatın yaşanabileceğini görüp ona sığınıyorlar sanki. Ongun'un genel olarak diyaloglara yaslanan, yalın ve akıcı üslubunun da bu sığınmada etkili olduğunu düşünmüyor değilim.
Bir Genç Kızın Gizli Defteri'ni okuyan nesillerin bu romanlara yaklaşımı farklı farklıdır. İlk gençlik yıllarında okuyup sonra eleştirenler olduğu gibi, her daim okumayı sevenler arasındaki bir hatta gidip gelir eleştiriler. Ama naçizane bu roman serisinin, gençleri, büyüme sancıları çekerken hissettikleri duyguları net bir şekilde ifade etmeye yönelttiği gerçeğini es geçmemek de gerekir. Ki bu azbuz bir şey de değildir.