Bu soylu eylem adamını çok özleyeceğiz
Rasim Özdenören, ömrü boyunca öykü sanatına sadık kalsa da bazı zamanlarda düşünce kitapları öne geçer, bazı zamanlarda da öyküleri... Denemedeki ustalığı da tartışılmazdır, hatta birçok zor meseleyi kıvrak Türkçesi ile anlatmayı başarmıştır. Onun eksikliğini fazlasıyla hissedeceğiz
YERLİ DAMARINA DİKKAT ÇEKTİ
Özdenören'in düşünceleriyle öykülerinin bazı benzerlikler hatta bütünlükler taşıdığını söylemiştim. Bu anlamda en büyük meselelerinden birisi "modernlik"tir. Hatta Türkiye'nin "çarpık" modernleşmesiyle ilgili kapsamlı fikirler üreten ilk isimlerden birisidir. Özellikle Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler kitabında, dindarların gündelik hayatta yaşadıkları bazı zorlukları yine Kuran ve Sünnet üzerinden bir okumayla çözmeye çalışır. Gündelik hayatın sosyolojisini yaparak bazı çıkış kapıları arar ve bulur. Aynı durum öykü sanatındaki çabası için de geçerlidir. İlk kitabı Hastalar ve Işıklar Sezai Karakoç'un dikkatini çekecek, hakkında bir de yazı yazacaktır. Kimlik ve yabancılaşma, Anadolu'nun hızlı değişimi, Müslümanların modernlik karşısındaki hayretleri; yalnızlık, benlik arayışı gibi konu başlıkları temel ilgileri arasındadır Özdenören'in. Zaten öykü kitaplarına seçtiği isimler de bu kavramlar üzerindeki sıkı düşüncelerinin birer kanıtıdır neredeyse: "Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpılmışlar, Denize Açılan Kapı, Kuyu, Hışırtı, Ansızın Yola Çıkmak, Toz, İmkânsız Öyküler, Uyumsuzlar, Kör Pencere." Faulkner, Kafka, Passos gibi modern yazarlara çeker dikkatleri. Kendi coğrafyaları içinde de bir tür "yabancılaşma" yaşayan bu yazarları yeniden okumak ister her keresinde. Büyük Doğu, Diriliş, Mavera ve Edebiyat dergilerinde başlayan denemeci kimliğinde de önceleri edebiyat meseleleri ve kuram üzerine yazılar üretirken sonralara doğru siyasete de yaklaşacaktır yazdıkları. Ruhun Malzemeleri'nde topladığı yazıları yayımlandığı dönemde çok ilgi görür. Özellikle İslami Edebiyat kavramını ilk kullananlardan biridir ve önemli bir tartışmanın da kapısının aralanmasına sebep olmuştur bu yazıları. Müslümanca düşünme nasıl olmalıdır, Müslümanca yaşama pratikleri nelerdir, modern çağın saldırılarına karşı nasıl ayakta kalınabilir, Müslümanlar bu savaşım karşısında tavırlarını korurken nelere dikkat etmelidirler? Sorduğu soruları cevaplamaya çalışırken, özellikle Nuri Pakdil'le birlikte gelişen "duruş" kelimesine atıf yapar ve yazılarıyla da duruşu artık kavram düzeyinde düşünmeye çalışır. Müslümanların kimliklerine karşı yapılan saldırıların arttığı zamanlarda yazılan denemeler, düşüncesinin geçtiği aşamaları da haber verir bize. Bu kitapları da şöyle sıralamak mümkün: Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler, Müslümanca Yaşamak, Yeniden İnanmak, Yaşadığımız Günler, Kafa Karıştıran Kelimeler, Red Yazıları, Eşikte Duran İnsan, Düşünsel Duruş, Hadislerin Işığında Hz. Muhammed, İki Dünya, Çapraz İlişkiler, Ben ve Hayat ve Ölüm. Özdenören hem fikir yazılarında hem de öykülerinde kendimize ait bir dilimizin olmasını, kavramlarımızı yeni baştan üstelik yerlilik damarına sadık kalarak üretmemiz gerektiğini, Müslümanca tavrı hayatımızın her aşamasında da göstermemiz gerektiğini söyler hep. Kimlik ve aidiyet kavramlarına onun kadar kafa yoran başka bir yazarımız neredeyse yok gibidir. Bütün eserleri okunduğunda görülecektir ki, edebiyatla felsefeyi birbirine yakın tutup, oradan yepyeni düşünme pratikleri bulmuş ve geliştirmiştir. Şaşkın vadilerde gezinen yazarlar gibi yapmamıştır, her eylemi, günümüz Müslümanları için yeni düşünme alanları açmıştır. Büyük bir öykücü, büyük bir yazar, soylu bir eylem adamıdır. Tekrar tekrar rahmet olsun. Mekanı cennet, makamı âli olsun.
EN SON HABERLER
- 1 Kraliçenin dönüşü...
- 2 Paul Auster’a veda ederken
- 3 Değişen dünya ve gelişen MİT
- 4 Kızının gözünden Hasan Âli Yücel
- 5 Oyunbaz bir roman
- 6 Bitmeyen salgınımız: Körlük
- 7 Aşkla tutulan bir ayna
- 8 Kime, hangi kitap hediye edilmeli?
- 9 İlber Hoca’nın kitaplarıyla tarihte yolculuk...
- 10 Cem Sultan’ın öyküsüne farklı bakış